24 Ağustos 2014 Pazar
(Pek de güzel olmayan) Bir Köy Masalı
Bir varmış bir yokmuş.. Her sabah güne başlarken yalnızca kendine ve sevdiklerine değil tüm iyi, merhametli insanlara iyilikler ve güzellikler dileyen biri varmış. Diğerlerine de akıl fikir dilermiş. Dünya daha yaşanılası olsun, insanlar kadir kıymet bilsin, yaratılan her şeyi sevip saysın, her canlıya, her varlığa yaşam hakkı tanısın, güzellikler korunsun, çoğaltılsın, kötülükler yok edilsin diye dua eder, hep bu ilkeleri doğrultusunda yaşarmış. Emeğe saygı duyulsun, insanlar varsıllıkları ile değil ruh güzellikleri ve erdemleri ile baş tacı edilsin, anne babalar çocuklarını çok sevsin, onları dürüst, güzel insanlar olarak yetiştirsin, hırsların ve kötülüklerin cehenneme çeviremeyeceği bir toplum düzeni olsun istermiş. Var gücü ile uğraşmış; kendince iyilikler, güzellikler oluşturmaya çabalamış. Bu arada nelerle savaşmak zorunda kaldığı yazılara sığmazmış..
Bir gün gelmiş bu hatun kişi yorulduğunu anlamış. Biraz da hasta olmuş, bitip tükenmeyen dünyevi işlerden.. Peki ne yapmış? Vaz mı geçmiş. Hayır! Nefes aldığı sürece doğru bildiğini yapacağını, tek başına olsa dahi bu yolda yürüyeceğini biliyormuş.
Not: Bir süredir köyün biraz ilerisinde çalıntı kabloları yakıp içindeki bakırı çıkaran bir takım karanlık tiplerle uğraşıyorum. Burası ormanlarla çevrili bir köy. Gerekli şikayetleri yaptım. Daha önce büyük yangınlar atlatmış köyde ne yazık ki bu tür olaylara tepki gösteren yok. Yetmezmiş gibi çevreyi kirleten, ormana acımasızca zarar veren, üreme zamanında kuşları vuran, yavru tilkileri öldüren insanlar var:((
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
begonvilli evin sahibesi...
YanıtlaSilkeyifle o koyde tadini cikararak yasa insallah..
kendini yormadan!hem ruhunun hemde bedeninin kiymetini bilerek..
seni tanimiyorum ama sanki daha dun kahvelerimizi yudumlamisiz gibi ,,geliyor
koyune selam ve sevgiler..
Biliyor musun, köy yaşamı konusunda hiç bir deneyimi olmayan kent soylu bir ailede yetiştim. Doğaya ve özellikle hayvanlara olan tutkum yüzümden Antalya'nın göbeğindeki evimi bırakıp buraya yerleştim. Ne var ki buradaki çarpıklıklar bir başka:((( Doğası güzel ama insanlar hiç bir şeyin kıymetini bilmiyorlar.Şahane dereleri çöplük yapıp tarihi eserlerin canına okuyorlar. Ormanı kesip, yakıp hayvanlara da son derece acımasızca davranıyorlar. Birbirleri ile de devamlı hır gür içinde yaşıyorlar. Gün geçmiyor ki jandarma gelmesin. İşte durum bu.
SilSevgili komşum ,insan her yerde aynı maalesef:(
YanıtlaSilGeçende bir arkadaşımla aynı konudan konuşuyorduk ve dedik ki " cahilin vicdanı da olmuyor!" . Bu ülkede insanlar üç kuruş için onurlarını ,evlatlarının geleceğini satmıyor mu? Bakır telin lafı mı olacak onların nezdinde? İnsan boğazlayacak kadar gözü dönen canilerin hayvanlara merhamet etmesi beklenebilir mi?
Daha önce de yazdım biliyorsunuz. Bizim sitenin sakinlerinin neredeyse yarısı doktor,veteriner hekim; diğer yarısı da eğitimci ve hukukçu... Öğrenim tamam da eğitim sıfır ,insanlık hiç yok !
Üç-beş kediyi sığdıramadılar yaşadıkları alana. Çöplerini toplama vaktinden önce kapıya çıkarmamalarını öğrenemediler de kediler poşetleri eşeliyor diye şikayet ediyorlar. Kullandıkları havuzu nasıl pislettiklerini görüp yaklaşık 4 yıldır semtine uğramadım ama aidatlarımı tıkır tıkır ödüyorum. Daha neler neler... Sıkmayın canınızı ,ben sıkmamayı öğrendim. Duvar gibiyim artık. Hayatımda zaten olmadılar çıkıp gitsinler temelli... Siz onurunuzla yaşayıp güzelliklere atıyorsunuz imzanızı . Huzur ve sağlık olsun ,gerisi boş.
Öpüyorum sizi,mutlu pazarlar !
Yine ''bir dokun bin ah işit''diyebileceğimiz bir konuyu yazmışım. Benim blog iç açıcı konulara hasret kalacak bu gidişle:)
SilAynen dediğiniz gibi komşucuğum. Biliyorsunuz biz de anlattığınız gibi bir siteden geldik. Site sakinlerinin büyük çoğunluğu dr, diş hekimi, pilot vs idi. Sitenin adı da Hekimköy Sitesi. Orada hala görüştüğümüz bir kaç değerli komşum dışında sizin anlattıklarınızı birebir yaşadık.Köyde daha doğal, daha insancıl ilişkiler olur umudumuz vardı. Gerçi fazla beklentiye girmemiştik ama bu kadar acımasız ve doğa düşmanı olabildiklerine inanamıyorum. Her olayı her durumu öz çıkarları çerçevesinde değerlendiriyorlar. Şu kablo yakma meselesinde beni en çok ürküten ormanların risk altında olması. Adam akşama yakın gelip çam ağaçlarının, fundalıkların yakınında çuvallar dolusu kabloyu yakıyor. Hem çevre kirliliğine neden oluyor hem de yangın çıkma tehlikesi var. Bu köyde bir kaç yıl önce hektarlarca orman yanmış. Evler boşaltılmış. Yine de kimse müdahale etmiyor.İşte beni üzen bu.İşin hırsızlık boyutu da ayrı bir dert. Normal karşılanıyor.
Size de mutlu pazarlar.
İnanın köy, kasaba,şehir hiç fark etmiyor biz de bu cehalet oldukça bir arpa boyu yol alamayız. Ben de bu konularda bu kadar duyarlıyım diye bir de aman boşver diyorlar. Ama gücümün yettiğince kendi çapımda yapabileceğim şeyleri yapacağım.İnsanlarımız kadar görevlilerde salla baş al maaş deyince sonuç bu.(Tabi ki duyarlı,işini hakkıyla yapanları tenzih ediyorum maalesef azınlıktalar.) Sonra bu Ülke yabancıların elinde olsa süper olurdu deyince adımız yabancı hayranı oluyor:Evet aynen öyleyim benim insanımda yabancıların örnek alınacak konularını örnek alsınlar onlara da hayran olayım.Yine de herşey bir yere kadar siz önce sağlığınızı düşünün vicdanen rahat olmak en güzel duygu zaten sevgiler Türkan.
YanıtlaSilBeni anladığınızı görüyorum sevgili Türkan. Emin olun, her şeyden şikayetçi olan, sorun üreten bir insan değilim. Tam tersi ufacık bir güzel davranışı ve olumlu yaklaşımı takdir edip destek olurum. Burada çok belirgin sosyal sorunlar var. İnsanların psikolojileri de bir tuhaf. İnsan-doğa, insan-insan ilişkileri hiç iç açıcı değil. Çok ama çok üzgünüm..
Silbegonvıllere bayıldımmmm harika görünüyorlar evde yetiştirmeyi denedim ama olmadı bende sıteme beklıyorum bakalım benım kuçuk bahcemı begenecekmısınız
YanıtlaSil