30 Ekim 2011 Pazar
Kurbanlıklara Yapılan Eziyetler!
Kurban Bayramı yaklaştıkça, kurbanlıklara çektirilen çileler tv haberlerinde gösterilmeye başlandı.
İçimi dağlayan görüntüler kurban anlayışımızın ne kadar sığ, insanlarımızın ne kadar bilinçsiz olduğunun kanıtı.
Amaç belli de uygulamalar insanlık dışı.
Dün bir röportajda, ağır çeksinler diye çimentolu su içirilen danalardan söz ediyordu, tüylerim diken diken oldu..Zaten aşırı dozda hormon iğneleri yapıldığı bilinen bir gerçek.
Bu sabahsa yeni asfaltlanmış bir yolda yürütülmek zorunda bırakılmış koyunların nasıl perişan oldukları gösterildi. Koyunlar asfalta bulanmış olarak birbirlerinin üzerinde yığınlar halinde yarı baygın kurtarılmayı bekliyorlardı. Üzerlerine benzin dökülerek kurtarılmalarından söz edildi.
Geçen yıl Sakarya'da bir kamyonetin arkasına iple bağlanıp sürüklenen iki dananın görüntüleri hala gözümün önündedir.
Zaten işinin ehli olmayanların kasaplığa soyunmaları nedeni ile vahşice boğazlanan hayvanlar ayrı bir üzüntü konusu.. Yol kenarlarına atılan işkembe, barsak görüntüleri de cabası.
Bunca olumsuzlukları gördükçe Kurban Bayramı'nı bayram değil acımasızlıklar seramonisi olarak algılıyorum.
Oysa biraz duyarlı davranılsa bu üzücü durumlar yaşanmaz..
Etiketler:
Özel Günler,
Yaşamdan
Bu Ne Saçma Bir Uygulama!
Anlaşılır gibi değil!!
Baloların falan iptali tamam da Cumhuriyet Bayramı Törenleri'nin iptalini doğru bulmuyorum.
Biz ulusça acılara duyarlı insanlarız. Acımızı yaşıyoruz, gerekeni de yapmak için çabalıyoruz ama birlik ve beraberlik ruhumuzu besleyen ulusal bayramlarımız hiç bir nedenle iptal edilmemeli..
Baloların falan iptali tamam da Cumhuriyet Bayramı Törenleri'nin iptalini doğru bulmuyorum.
Biz ulusça acılara duyarlı insanlarız. Acımızı yaşıyoruz, gerekeni de yapmak için çabalıyoruz ama birlik ve beraberlik ruhumuzu besleyen ulusal bayramlarımız hiç bir nedenle iptal edilmemeli..
Etiketler:
Türkiye
Evimiz İçin / Hoş Tasarımlar
Bunlar tam benlik!
Basit ama hoş, ilginç ve işlevsel tasarımlar
Tığ işinin en basit uygulaması trabzanla örülmüş çok sade bir çalışma. Ancak sıcak renkler odaya olağanüstü bir canlılık veriyor. Çok dekoratif buldum bu battaniyeyi.
Gözden çıkardığınız eski şemsiyeniz böyle dekoratif bir öğeye dönüşebilir.
Atılacak kavanozlara tığ işi giysiler örüp dekoratif ve işlevsel objelere dönüştürmeyi denediniz mi? Ben bunlardan esinlenip bir kaç tane yaptım.
Hafta sonu pikniğinde ya da yürüyüşünüzde toplayacağınız çalıları yılbaşı sofranızda hoş bir dekora dönüştürmek için bir kaç parlak top ve öreceğiniz motifleri kullanabilirsiniz. Ben bu motifleri jelatin ile kolalamayı düşünüyorum.
Örgü sepetleri denemedim ama kalın yünler var elimde, denemek istiyorum.
Yine yılbaşı sofrası için şık bir tasarım daha. Mazı yaprakları yapıştırılarak hazırlanmış.
Çok beğendiğim tasarımlardan biri daha.. Eski bir kazak köpeğiniz ya da kediniz için yatağa dönüştürülmüş. Bunu mutlaka deneyeceğim. Yıkanabilir elyaf kullanmayı düşünüyorum.
Not: Minik, Jane ve Colette'in sayfalarında, ''kedi ve köpek yatakları'' adlı yeni coleksiyonumuza fotoğraf ekleyebilirsiniz. Kendi ürününüz olsun ya da olmasın, beğendiğiniz kedi ve köpek yatakları resimlerinizi bekliyorum.Herkese güzel bir pazar diliyorum.
Basit ama hoş, ilginç ve işlevsel tasarımlar
Tığ işinin en basit uygulaması trabzanla örülmüş çok sade bir çalışma. Ancak sıcak renkler odaya olağanüstü bir canlılık veriyor. Çok dekoratif buldum bu battaniyeyi.
Gözden çıkardığınız eski şemsiyeniz böyle dekoratif bir öğeye dönüşebilir.
Atılacak kavanozlara tığ işi giysiler örüp dekoratif ve işlevsel objelere dönüştürmeyi denediniz mi? Ben bunlardan esinlenip bir kaç tane yaptım.
Hafta sonu pikniğinde ya da yürüyüşünüzde toplayacağınız çalıları yılbaşı sofranızda hoş bir dekora dönüştürmek için bir kaç parlak top ve öreceğiniz motifleri kullanabilirsiniz. Ben bu motifleri jelatin ile kolalamayı düşünüyorum.
Örgü sepetleri denemedim ama kalın yünler var elimde, denemek istiyorum.
Yine yılbaşı sofrası için şık bir tasarım daha. Mazı yaprakları yapıştırılarak hazırlanmış.
Çok beğendiğim tasarımlardan biri daha.. Eski bir kazak köpeğiniz ya da kediniz için yatağa dönüştürülmüş. Bunu mutlaka deneyeceğim. Yıkanabilir elyaf kullanmayı düşünüyorum.
Not: Minik, Jane ve Colette'in sayfalarında, ''kedi ve köpek yatakları'' adlı yeni coleksiyonumuza fotoğraf ekleyebilirsiniz. Kendi ürününüz olsun ya da olmasın, beğendiğiniz kedi ve köpek yatakları resimlerinizi bekliyorum.Herkese güzel bir pazar diliyorum.
Etiketler:
Dekorasyon,
Hobilerim,
İlginç Tasarımlar
28 Ekim 2011 Cuma
27 Ekim 2011 Perşembe
26 Ekim 2011 Çarşamba
Minik patili ve kuyruklu dostları olan arkadaşlarımızın dikkatine!
Onlar bizim can dostlarımız. Çoğunu tanıyorum zaten. Jale, Badem, Şanslı, Keşkül, Küdük, Tagatti, Behlül, Aşkım, Balım, Minnoş ve diğerleri:))
Hadi bakalım, Minik, Jane ve Colette sizleri sayfalarında bekliyor!
En cici resimlerinizle sayfamızı şenlendirin lütfen..
İnlinkz ile fotoğraflarınızı kolaylıkla gönderebilirsiniz ve bu fotoğraflara tıklanınca sizin sayfanız açılacak.
Not:: Minik, Jane ve Colettenin sayfasına gidip Add your link butonunu tıklayın. Gerekli bilgileri doldurunca petinizin resmi eklenir.
crochet at Begonvilliev'e tığ işi battaniyelerinizin resimlerini göndermeyi unutmayın lütfen..
Sevgiler, selamlar herkese...
25 Ekim 2011 Salı
Crochet at Begonvilliev'de Yeni Koleksiyon
Diğer bloğum Crochet at Begonvilliev'de , tığ işi çalışmalarınızla oluşturduğumuz ilk koleksiyonumuzu tamamladık.
Çalışmalarını bizimle paylaşan katılımcı arkadaşlara teşekkürler.
İkinci koleksiyonumuzu oluşturmak için paylaşımlarınızı bekliyorum. Bu kez bir konu belirledim; tığ işi ya da örgü battaniyelerinize ait bir koleksiyon oluşturacağız.
Şimdiden teşekkür ediyor, güzel çalışmalarınız için hepinizi kutluyorum.
Kurulum tamamlanmıştır.Tığ işi battaniyelerinize ait resimleri bekliyorum.
Etiketler:
Crochet
Yaşam Devam Ediyor
Ulusça çok zor günler yaşıyoruz.
Blog sayfalarına şöyle bir göz atınca hemen hemen tüm bloggerlarda moralsizlik, yazma konusunda isteksizlik ve keyifsizlik bariz olarak farkediliyor. Elbette bu zor günlerde içimizden gelmiyor neşeli paylaşımlar yapmak. Çevremizdeki insanlar da aynı durumda. Taştan birer yüreğimiz olmadığına göre bu çok doğal..
Acımızı yaşıyor olmamız yaşamdan kopmamıza neden olmamalı. Elimizden ne geliyorsa yapacağız, yapıyoruz da zaten. Böyle durumlarda dayanışma ruhu fazlaca gelişmiş bir toplumuz. Biraz duyguları gel-geç insanlar olsak da gereken neyse yapılır bizim toplumuzda.
Yaşanan acılar, adına yaşamak dediğimiz süreçte yanlışlarımızı, ihmallerimizi, eksiklerimizi gösteren en gerçek göstergeler aslında. Keşke bunları yaşadıktan sonra gerekli önlemleri eksiksiz alabilsek, lafta kalmasa yanlışların düzeltilmesi, eksiklerin giderilmesi... Önüne geçilmez olgular yaşamın büyük bir parçası olsa da insana yaraşır bir dünya için çabalamak hepimizin görevi.
Zorlukları aşabilmek, geleceğe daha umutlu bakabilmek için moral kaynaklarımızı kurutmamalıyız. Yaşam devam ediyor, etmeli de..
Etiketler:
Yaşamdan
Tüm Türkiye gibi Antalya da Elinden Geleni Yapıyor
Van'da yaşanan depremin ardından Antalya'da, toptancı hali esnafı da yardım için harekete geçti.
DEPREM BÖLGESİNE 13 TON SEBZE VE MEYVE
Van'da yaşanan depremin ardından Antalya'da, toptancı hali esnafı da yardım için harekete geçti. Domates, biber, patlıcan, patates, soğan, mandalina, elma, pırasa gibi çeşitli yaş meyve ve sebze ürünlerinden oluşan toplam 13 tonluk ürün, dün kamyonlarla Van'a gönderildi. Antalya Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği halinde yürütülen yardım kampanyasında ihtiyaç doğrultusunda yardımların sürekli yapılacağı açıklandı.
24 Ekim 2011 Pazartesi
Zor Günlerde Ulusça Elele!
Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız..Bizler ulus olarak dayanışmaya eğilimliyiz. Zor günlerde birlik olabiliyoruz.
Yine de fırsatçılar çıkabilir. Bence Kızılay ve Akut güvenilir kuruluşlar.
Böyle bir durumda bile halkın iyi niyetini kullanmak isteyenlere dikkat!
Not:Dün Antalya'da şehitlerimiz için yürüyüş vardı. Adım başı gördüğüm bayrak satıcıları fırsatı hiç kaçırmamışlar. Her şeyi ve her durumu kar aracı olarak gören zihniyetten nefret ediyorum.
23 Ekim 2011 Pazar
Umarım İşe Yarar! / Deprem Bölgesindeki Yakınlarınıza Ulaşmanız İçin
Yine acı, yine gözyaşı. Tv'den soluksuz izliyor, orada yaşanan acıları tahmin edebiliyoruz.
Bir de Van'da yakınları olup da haber alamayanları düşününce daha da üzülüyorum.
Van Depreminde Yakınlarına Ulaşmaya Çalışanlar için Google Kişi Bulucu (Person Finder) Hizmeti Turkçe Olarak Devrede!
Etiketler:
Yaşamdan
Elişi seven ve üreten arkadaşların dikkatine!
Sadece elişi paylaşımlarımın olduğu diğer bloğum, Crochet at Begonvilliev 'de yaptığınız elişlerini ve kendi blog sayfalarınızı tanıtmak istiyorsanız, sayfamdaki inlinkz aracılığı ile paylaşım yapabilirsiniz. Bunun için Add your link butununa tıklayın, gerekli yönlendirme yapılacaktır.
İlk olarak '' tığ işleri '' konulu bir koleksiyon oluşturmak istedim. Bunun için tığ işlerinizin resimlerini bekliyorum. Resminize tıklanınca sizin sayfanız açılacak.
Etiketler:
Blog Dünyası,
Crochet,
Elişleri
22 Ekim 2011 Cumartesi
Siyasi görüşümüz farklı olabilir
Siyasi görüşleri bir kenara bırakalım . Dinleyin ve öyle yorum yapın!
21 Ekim 2011 Cuma
Söz Bitti!
''Sözlerin bittiği yerdeyiz!'' diye yazdık pek çoğumuz. Çünkü duygularımızı, içimize işleyen acımızı anlatacak sözler tükenmişti gerçekten..
Binbir zorlukla büyütülen, anaların yüreğinin sızısı evlatlar, gencecik fidanlar haince katlediliyordu.. Her birerini ayrı ayrı tanıyınca dramın altında yatan başka dramlar gözler önüne seriliyordu. Kimi anasız babasız büyüyen, kimi asker olmadan önce asgari ücretle çalışan, kimi nişanlı, kimi evli, kiminin eşi hamile, hayatının baharında genç insanlar... Vatan borcu diye uğurlanıp davullarla zurnalarla gönderilmişlerdi. ''Üşüyorum, giysi gönder anne!'' diyen şehidimizin giysileri ulaşmamıştı bile, o şehit olmuştu. Canı gibi sevdiği çocuklarına kavuşmasına az kalmıştı uzman çavuşumuzun. Anneler, babalar, eşler, nişanlılar, sevgililer, çocuklar, kardeşler bekliyordu onları.. ''Şu kadar askerimiz şehit oldu'' bir haber değil, yaşamın çok acı bir kesitiydi; içinde nice acılar, özlemler barındıran. Yok olan umutların paramparça olan ailelerin gerçeği. Bu dramın derinliklerinde daha ne dramlar vardı kim bilir? Geride kalanlar, yaralılar, sakat kalan askerlerimiz.. Sivil yaşama dönünce bin beter acılarla boğuşan gazilerin durumunu yakından bilen var mı?
Ağlıyoruz, içimiz yanıyor, her birimiz kendimizce ifade etmeye çalışıyoruz acımızı.Yine de sözlerin yetersiz kaldığını, aczimizi dağ gibi bir yük olarak hissederek...Ve nihayet bu sabah haberlerde '' Söz bitti, harekat başlatıldı!! diyor haber spikeri.
Ülkelerin tarihinde, terör örgütleri silah bırakmadan, gelip teslim olmadan açılımlar yaparak barışın getirildiğini gösteren bir tek örnek yazmıyor.
Sınırdan sızıp 50 kiloluk bombalar koyan, mayın pusuları kuran, vali, kaymakam, öğretmen kaçıran, 24 erimizi şehit edebilecek güce ulaşan PKK’nın merkez üs yaptığı Kandil benzeri dağları haritandan silecek harakatı yapmak için şehit sayımızın bu kadar artması ve halkın bıçak kemiğe dayandı durumuna düşüp çığlıklar atması mı gerekiyordu?
Kandil haritadan silinmeden ve “Bu bir savaş,50 kiloluk patlayıcıları Türkiye’nin şehirlerine taşırız” tehdidini savuranlar, bütün militanlarıyla yakalanıp teslim olmadan “Kardeşlik ve Birliktelik Projesi” lafta kalmağa mahkum. Dahası böyle lafta kalan projeler terörü besliyor.
''Daha çok kan akacak, bu bir savaş!'' diye haykıran yani askerimizin katledilmesini gayet doğal karşılayan BDP milletvekilinin şirret sesi kulaklarımda yankılanıyor. Bunca acının içinde meclisimizden çıkan bu sesler dayanılmaz geliyor bana. Halkların seçtiği vekillerin kökeni değil beni rahatsız eden. O kişilerin terör örgütünün çığırtkanlığını yapmasını hazmedemiyorum. Demokrasi gereği seçilip milletin vekili ünvanı ile orada olan insanların bölücübaşı katili kahraman, terör örgütünü, Kürt Halkı'nın hakları için savaşan ordu olarak görmelerine dayanamıyorum. Daha dün, Türk Kürt ayrımı yapmadan on yaşındaki çocuğu, genç kızları öldüren bu gözü dönmüşler nasıl hak aramak için savaşıyor olabilir?
Meclisimizdeki işbirlikçileri orada görmek istemiyorum.
Oysa tüm halkların ulusça, eşitlik ilkesi ile herkesin görev ve sorumluklarını yaparak, yasalar çerçevesinde yaşaması gerektiğini düşünenledenim.
Daha sayfalar dolusu yazabilirim, yine de sözcükler yetersiz kalacak. Taa ki akan masum kanı tamamen duruncaya dek..
Etiketler:
Ülkemin halleri,
Yaşamdan
19 Ekim 2011 Çarşamba
Büyük Acımız
Acı haberi şimdi duydum. Bugün hiç tv açmamıştım. Şoke oldum..
Evet, ulusça bir şeyler yapmalıyız ama ne?
Etiketler:
Yaşamdan
İtiraf Ediyorum, ben bir ayakkabı alma hastasıyım
Birko yazmış;
''Ayakkabı aşktır'' diye...
Katılıyorum ve itiraf ediyorum, ben bu aşktan muzdaripim... Evet, itiraf ediyorum, ben bir ayakkabı alma hastasıyım..
Ama kararlıyım, bu bağımlılığımdan kurtulacağım. En azından durumumun farkındayım, neler yapmam gerektiğini biliyorum..
Ne zaman başladı tam bilmiyorum. Sanırım ilkokulun ortalarındaydım, bir gün okul bahçesinde oynarken ayakkabımın altı çıkmıştı. Nasıl panik olduğumu anımsıyorum. Eve koşup ağlamıştım. Belki de ilk o olayla başladı ayakkabı düşkünlüğüm. Hep çok sayıda, hem de hatırı sayılır kadar çok sayıda ayakkabım oldu. Başka ihtiyaçlarımdan kısar illa ki ayakkabı alırdım..Onlara çok iyi bakıp kağıttan kalıplar koyar, boyar, renklerine göre dizerdim. Annem babam kaygı ile bakarlar, '' bu kadarı da fazla ama'' derlerdi. Eşim de ilk önceleri şaşırıp sonra söylenmekten bıkanlardan. Her zaman ayakkabılarımı koyacak yer sorunum olmuştur. Doğal olarak pek çoğunu hemen hiç giymiyorum. Rüyalarımda bile ayakkabımı kaybeder, sık sık ayakkabı ile ilgili rüyalar görürüm. Öyle alışveriş düşkünü müsrif insanlardan da değilim. Ne var ki ayakkabı zaafım hala sürüyor(du). Geçen gün yazlıkları kaldırırken elbise dolabının bir gözünde, kutularından çıkmamış ve etiketleri üzerinde dört çift ayakkabı bulunca durumumun vahim olduğunu bir kez daha anlayıp utanma ve üzülme duygularının dayanılmaz ağırlığını hissettim. Çünkü reklamı olmasın diye markasını vermeyeceğim ayakkabıların toplam değeri bin liranın üzerinde. Yüksek sesle kendime söylendim. ''ayıp ve günah bu senin yaptığın. Yazıklar olsun!''
Zaman zaman stokları eritme, bir daha da çok gerekli olmadıkça almama çabalarım oldu. Ne yazık ki 35-36 numara olan ayakkabılarımı verecek kimse bulamıyorum.
Şimdi geldiğim nokta şu; hemen her giysimle giyebileceğim giysi başına iki ya da üç uyumlu ayakkabım olduğuna göre asla sırf beğendiğim için ayakkabı almayacağım. Bot, çizme türü üç çift demode olmayacak tarzda ekstra kışlığım olduğu için onlardan da almam kesinlikle yasak. Sürekli eskiyen spor ayakkabılarımı ise üç çiftle sınırladım. Dördüncü olmayacak. Abiye tarzı olanlardan, çok özel günlerde giyebileceğim iki kokteyl elbisem için iki çift ayakkabımı saklayacağım. Diğerlerinden bir şekilde kurtulacağım.
Ve sizlere söz veriyorum dostlar, artık ayakkabı ölçüm değişmedikçe yakın zamanda asla yenilerini almayacağım. Verdiği sözü mutlaka tutanlardanım..
''Ayakkabı aşktır'' diye...
Katılıyorum ve itiraf ediyorum, ben bu aşktan muzdaripim... Evet, itiraf ediyorum, ben bir ayakkabı alma hastasıyım..
Ama kararlıyım, bu bağımlılığımdan kurtulacağım. En azından durumumun farkındayım, neler yapmam gerektiğini biliyorum..
Ne zaman başladı tam bilmiyorum. Sanırım ilkokulun ortalarındaydım, bir gün okul bahçesinde oynarken ayakkabımın altı çıkmıştı. Nasıl panik olduğumu anımsıyorum. Eve koşup ağlamıştım. Belki de ilk o olayla başladı ayakkabı düşkünlüğüm. Hep çok sayıda, hem de hatırı sayılır kadar çok sayıda ayakkabım oldu. Başka ihtiyaçlarımdan kısar illa ki ayakkabı alırdım..Onlara çok iyi bakıp kağıttan kalıplar koyar, boyar, renklerine göre dizerdim. Annem babam kaygı ile bakarlar, '' bu kadarı da fazla ama'' derlerdi. Eşim de ilk önceleri şaşırıp sonra söylenmekten bıkanlardan. Her zaman ayakkabılarımı koyacak yer sorunum olmuştur. Doğal olarak pek çoğunu hemen hiç giymiyorum. Rüyalarımda bile ayakkabımı kaybeder, sık sık ayakkabı ile ilgili rüyalar görürüm. Öyle alışveriş düşkünü müsrif insanlardan da değilim. Ne var ki ayakkabı zaafım hala sürüyor(du). Geçen gün yazlıkları kaldırırken elbise dolabının bir gözünde, kutularından çıkmamış ve etiketleri üzerinde dört çift ayakkabı bulunca durumumun vahim olduğunu bir kez daha anlayıp utanma ve üzülme duygularının dayanılmaz ağırlığını hissettim. Çünkü reklamı olmasın diye markasını vermeyeceğim ayakkabıların toplam değeri bin liranın üzerinde. Yüksek sesle kendime söylendim. ''ayıp ve günah bu senin yaptığın. Yazıklar olsun!''
Zaman zaman stokları eritme, bir daha da çok gerekli olmadıkça almama çabalarım oldu. Ne yazık ki 35-36 numara olan ayakkabılarımı verecek kimse bulamıyorum.
Şimdi geldiğim nokta şu; hemen her giysimle giyebileceğim giysi başına iki ya da üç uyumlu ayakkabım olduğuna göre asla sırf beğendiğim için ayakkabı almayacağım. Bot, çizme türü üç çift demode olmayacak tarzda ekstra kışlığım olduğu için onlardan da almam kesinlikle yasak. Sürekli eskiyen spor ayakkabılarımı ise üç çiftle sınırladım. Dördüncü olmayacak. Abiye tarzı olanlardan, çok özel günlerde giyebileceğim iki kokteyl elbisem için iki çift ayakkabımı saklayacağım. Diğerlerinden bir şekilde kurtulacağım.
Ve sizlere söz veriyorum dostlar, artık ayakkabı ölçüm değişmedikçe yakın zamanda asla yenilerini almayacağım. Verdiği sözü mutlaka tutanlardanım..
Etiketler:
Alışveriş,
Ruh ve Beden Sağlığı,
Yaşamdan
18 Ekim 2011 Salı
Meme Kanseri
Ünlü, ünsüz, yaşlı genç, tüm kadınlar risk altında. Hatta nadiren erkeklerde bile görülebiliyormuş.
Önce Vahide Gördüm, şimdi de Nilüfer'in meme kanseri olduğunu öğrenmek üzdü beni. Benim tanıdığım onlarca kadın bu hastalıkla savaşıyor.. Kim bilir tanımadığım kaç insan daha var.. Bana olmaz diye bir şey yok. Hepimizin başına gelebilir.. Bu rahatsızlığa yakalanmış olan tüm kadınlara geçmiş olsun diyor, acil şifalar diliyorum..
Lütfen Bu Sayfaya Bakın
Hepimiz dikkatli olmalı, öncelikle kendimizden sorumlu olduğumuzu unutmamalıyız. Elbette hepiniz biliyorsunuz ama yine de kendime ve sizlere bir kez daha hatırlatmak istedim.. Şöyle ki; kendi muayenemizi yapıp en ufak bir şişlik ya da tuhaflık görünce mutlaka bir doktora görünmeliyiz.
Ayda En Az Bir Kere Meme Muayenesi Yapın!
Unutmayın, 40 yaşından sonra iki yılda bir, 50'den sonra ise yılda bir mamografi öneriliyor..Yine de öncelikli tanı için kendimizi kontrol etmeyi unutmamalıyız. Metastas olayından sonra işler zorlaşıyor sevgili dostlar. Yani kanserli hücreler yayılmaya başlarsa tedavi zor ve eziyetli.. Erken tanı çok ama çok önemli. Lütfen kendinize gerekli önemi verin. Yakınınızdaki tüm kadınları da uyarmak çok işe yarayacaktır. Hadi bakalım, siz değerlisiniz, hepimiz değerliyiz ve sağlığımız ihmale gelmez..
Etiketler:
Sağlık
Begonvilli Ev Halleri
Üçü bir arada..
Kızların uykuları ise seyirlik:)
Ablaya bakın:))
Jane'in tatlılığı bir başka..
Bu da yaramazım, Colette'im
Ve Minik'im...
Yazın çöl sıcaklarında kavrulan çiçeklerimiz yeni yeni kendilerine gelmeye başladılar. Bazıları da yeni katıldılar balkon halkına..
Nanemiz bile var.
Begonvilli Ev'de bu kitabı okuyor, bu müziği dinliyoruz.
Popüler, fazlaca reklamı yapılan kitapları okumuyorum şimdilik. Klasikler her zaman baş tacım..
Sürekli aynı müziği dinlemiyorum ama ağırlıklı olarak bu albüm dinleniyor evde bu günlerde.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü bu kapları sokaktaki canlar için yaptırmış. Bana da ulaştırdılar.
Teşekkürler!!!
Örmeye, üretmeye devam. Ne olacağını bitince diğer bloğumda (Crochet at Home) paylaşacağım.
Ekim kasım ayları gelir de Akdenizli bir mutfakta ev yapımı zeytin olmaz mı.. Pazardan alınır, güzelce çizilir, suya bırakılır, her gün suyu değiştirilir. Tatlanınca tuzlu su hazırlanmış kavanozlarda saklanır. Afiyet olsun!
Etiketler:
Botanik,
Hayvan Sevgisi ve Hayvan Hakları,
Kitap,
Müzik,
Yaşamdan
17 Ekim 2011 Pazartesi
Biraz Gülmece Biraz İroni
Vardır ya öyle tipler; kazık kadar olan çocuğuna hala bebekmiş gibi davranan...
Eleştirmek kolay da bazen kendimiz de yaparız. Yok, ben öyle değilim. Öyle her daim yanımda olsun da istemem. Kendi hayatını yaşamalı doya doya..
Değilim ama özlüyorum işte, her ayrı kalan anne gibi..Sevdiği yemekleri yapmıyorum, o gelince yaparım diye.. Sağlığını ihmal ettiğini düşünüyorum sık sık, içim acıyor..Örneğin bir diş sorunu vardı, ne yaptı acaba. Sorunca geçiştiriyor.
Bu gece oğluşumu gördüm rüyamda. Dün gece de görmüştüm. Biraz sıkıntılı gibiydi.
Acaba iş güç peşinde koşarken çok yorulup strese mi yenik düşüyor diye kurmaya başladım. İki haftadır görmüyorum. Gerçi sesini duyorum her gün ama, kokusunu özledim. Rüyalarıma geldiği ondandır...
Eleştirmek kolay da bazen kendimiz de yaparız. Yok, ben öyle değilim. Öyle her daim yanımda olsun da istemem. Kendi hayatını yaşamalı doya doya..
Değilim ama özlüyorum işte, her ayrı kalan anne gibi..Sevdiği yemekleri yapmıyorum, o gelince yaparım diye.. Sağlığını ihmal ettiğini düşünüyorum sık sık, içim acıyor..Örneğin bir diş sorunu vardı, ne yaptı acaba. Sorunca geçiştiriyor.
Bu gece oğluşumu gördüm rüyamda. Dün gece de görmüştüm. Biraz sıkıntılı gibiydi.
Acaba iş güç peşinde koşarken çok yorulup strese mi yenik düşüyor diye kurmaya başladım. İki haftadır görmüyorum. Gerçi sesini duyorum her gün ama, kokusunu özledim. Rüyalarıma geldiği ondandır...
15 Ekim 2011 Cumartesi
Kemanı Ağlatan Adam / Farid Farjad
Fars asıllı ABD vatandaşı keman virtüözü... "Kemanı ağlatan adam" olarak bilinir kendileri ve dünyanın en iyi keman virtüözlerinden birisi olarak kabul edilir.
Farid Farjad resmî sitesi burada
Eşi Mitra Tavakkoli Farjad piyano virtüözüdür.
Albümleri olan Anroozha serisinin ilk dördünde Farjad'a Abdi Yamini, beşinci albümde ise eşi Mitra Tavakkoli Farjad piyano ile eşlik etmiştir.
Etiketler:
Müzik
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)