Ted Hughes, İngiliz şiirinin devlerinden biri. Yalın ve sert anlatımıyla dünya edebiyatına adını yazdırmış güçlü bir kalem.Amerikalı şair eşi Sylvia Plath ile trajik yaşamı kitaplara ve filmlere konu oldu.İki şairin fırtınalı beraberlikleri boyunca, Ted sanat basamaklarında yükseldikçe, Sylvia düşüş yaşadı.Hughes başarılı yapıtlar ortaya koydukça, davetkar ve güzel hayranlarla doldu taştı çevresi. Ted’in baba olması, çocuklarına zaman ayırması anlamına gelmiyordu. Evliliklerinin yedinci yılında ayrılmalarının ardından Silvia Plath, çocuklarına rağmen gitmesi gerektiğine inanmıştı.Çocuklarını odalarına kilitledi ve onları gidişini sağlayacak gazdan korumak amacı ile çocuk odasının kapısının altını sıkıca kapadı havlularla. Ertesi gün eve gelen arkadaşı hemşire Myra , çocukları kilitli kapının ardında ağlarken buldu. Hughes bu olayın ardından çocuklarını yanına aldı ve kendini çocuk kitaplarına adadı. Kısacası, Hughes eşinin ölümünden sonra yakın bir arkadaşına şu sözleri söylemiştir:’’Ona yardımcı olabilecek tek kişi bendim. Bense buna ihtiyacı olduğunu anlamayan tek kişi olabildim’’
Bu sert dilli, sıcak hiçbir duyguya yer vermeyen, şiirleri ile tamamen dondurucu bir etki bırakan şair, İngiliz ve dünya edebiyatının unutulmazları arasındadır.
ÇIĞLIK
Çocukluk odamın duvarında bir resim gibi duran
Güneş vardı. Ve mezar taşım vardı,
Düşlerimi paylaşan, gülerek yeyip içen benimle.
Günboyu ustalığını ilerletirdi doğan
Ve gece bile sürerdi bu büyülü uğraş.
Tembel tembel yatardı dağlar bulutlu kamplarında
Ve bir güzel aktarırdı toprağı solucanlar.
Tunç et tunç bir susuzlukla kıpırdardı,
Ana kucağında yeni doğmuş bir bebek gibi
Yatardı elinin altında güneşin.
Ve o anlamsız demir ağırlıklar
Birdenbire küt diye düşen insanın üstüne
Bir yiğitlik ve yerini bilme duygusu verirdi bana salt.
Başları ezilmiş tavşanlar gördüğümde yollarda
Bilirdim Samanyolu'nun büyük çarkıyla döndüğümü.
Üstlerinde çiy gibi kan damlalarıyla dana başları sırıtırdı
Maskeler gibi tezgâhlarda ve dans ederlerdi güneş ve ay.
Sonra arkadaşım, içinden bir şey çıkarmak için
Kestikleri yüzü dikişler içinde,
Kaldırdı elini,
Gülümsedi bir yarı-komanın içinden,
Taştan bir tapınak gülümsemesi.
Ve ben de açtım ağzımı kutsamak için -
Ama sessizlik tıkandı boğazıma bir yumruk gibi.
Taştan bir hançer gibi, sert, kenarları çentikli,
Donup camlaşmış dilsiz bir lav topu:
Çığlık
Kendini kustu.
Ted HUGHES