26 Mayıs 2013 Pazar

Tığ İşi Hanım Dilendi Motifli Battaniye

Ellerimdeki rahatsızlıktan dolayı tığ işlerini bırakmıştım.

Yardımcım bu  battaniyeye başladı, bitirmek de anneme  kısmet oldu.
Her ikisinin de ellerine sağlık!










Not:Kampanyamız sürüyor.

Sadece İyi İnsanlar Kahraman Olur!(Tık)

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Baykuş Desenli Aplike Yastıklar

Bu sevimli yastıkları eşimin yakaları eprimiş eski gömleklerini kullanarak yaptım.


Not:Kampanyamız sürüyor.

Sadece İyi İnsanlar Kahraman Olur!(Tık)

24 Mayıs 2013 Cuma

Sadece İyi İnsanlar Kahraman Olur!

Kutup ayılarının yuvası petrol şirketlerinin tehdidi altında. Kuzey Kutbu eriyor ve şirketlerin tek derdi, eriyen sulardan petrol çıkarmak. Bölgeyi korumak için 1 milyon kahraman arıyorum. Biri de sen olur musun? Hep beraber Kuzey Kutbu'nu kurtarılmış bölge ilan ettirebiliriz!

23 Mayıs 2013 Perşembe

Begonvilli Ev Halleri ( Bir İmza Kampanyası, Bir İntihal Olayı ve ..)

Sevgili dostlar,
gönül istiyor ki, buradan hep güzellikler paylaşayım, mutluluk  verici olayları  ve durumları anlatayım..

Ne yazık ki öyle çok olumsuzluklarla  iç içe yaşıyoruz ki, bunların hiç sözünü etmeden yaşamak  olası değil. İstemesem de farkındalıklarımızın artması umudu ile zaman zaman paylaşmak zorunda kalıyorum..
Örneğin, Antalya'da yaşanan ve basında yer alan, Duacı Köyü'nde bulunan bir  köpek eğitim merkezinde, eğitim ve pansiyon hizmeti amaçlı kendilerine bırakılan köpeklere yapılan işkence  olayı..
Videolarla kanıtlanan bu insanlık dışı duruma nasıl seyirci kalınabilir? En azından  suçluların cezalandırılması ve benzer yerlere örnek olması  için imza kampanyasına katılımı yürekten destekliyorum. Aşağıdaki linki tıklayıp ayrıntılara ulaşabilirsiniz.
http://www.change.org/tr/kampanyalar/antalya-duaci-k%C3%B6y%C3%BC-e%C4%9Fitim-merkezi-cezalandirilsin-gerekli-cezanin-almasini-istiyoruz?utm_campaign=twitter_link_action_box&utm_medium=twitter&utm_source=share_petition

Sözünü edeceğim diğer konu da bir intihal olayı. Yani çalıntı yazı.

Dün farkettim; okumakta olduğum Yrd. Doç. Kahraman Arslan'ın ''Hayata Yön Veren Hikayeler '' adlı kitabında, 204. sayfada  ''Gözyaşı'' adlı bir öykü var. Bu öykü kadınları anlatan  hoş bir hikayecik. Bu kitaptaki her öykü alıntı ve tek tek kaynaklar belirtilmiş. Web sayfalarında yer almış mı? diye araştırırken bir de ne göreyim; köşe yazarı Nazlı Ilıcak bu öyküyü, 13 Mayıs tarihli Sabah Gazetesi'ndeki  kendi köşesinde, Anneler Günü nedeni ile ''Anneler ve Çocuklar''  başlığı ile  kendi  yazısı gibi  paylaşmış. Yazının kaynağı da belirtilmemiş.  http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2012/05/13/anneler-ve-cocuklar Bir de aynı sayfada yasal uyarı var: ''Yazarın yazılarının  kopyalanması, paylaşılması yasaktır!'' diye. Kendin çal ama  öyle bir sahiplen ki, kimse şüphelenmesin! Ne kadar ironik değil mi?  Biz  toplum olarak  fazla okuyan insanlar değiliz ya; yuttururuz  sanmış sözde yazar.. Nazlı Ilıcak'ı  ve o yazının yayımlanmasından sorumlu  tüm gazete görevlilerini kınıyorum.

Hep olumsuzluklardan söz edip canınızı sıkmak istemezdim ama  bunlar da bilinmeli ve Begonvilli Ev'de kafa yorulan, gündemde olan konular.

Hadi bağışlatmak için  dün  yaptığım  baykuşlu yastığı paylaşayım;
Eşimin  yakası eprimiş gömleğini kullanarak yaptım bu yastığı. Çok şirin oldu.


20 Mayıs 2013 Pazartesi

Bebekler Sarmaş Dolaş:)

Küçük Anne Pofuduk'un bebekleri çoook tatlılar, öyle değil mi?:)))

Tam dört taneler. Bu miniklere onları çok sevecek aileler arıyoruz.





19 Mayıs 2013 Pazar

Can'dan Haber Var!

Takip eden dostlar biliyor; Geçtiğimiz günlerde  yuvasına kavuşan  bebeğimiz Can, dünyalar tatlısı annesi ile çok mutlu.

Nereden mi biliyorum?

Bu sözlerden ve bu görüntülerden:
''Öyle çok seviyorum ki; en susadığım anda kana kana geldin, " Can Suyum " ..! — ..ve Can'la hAyaT yeniden başlar ! (10 fotoğraf)''





Bir de  diğer beş kardeşinin ve annelerinin çilesi bitse.... Anneyi kısırlaştırıp  olabildiğince sitede  tutmaya çaba göstereceğim.  Can'ın kardeşlerinin meleği olabilirsiniz.

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Tahammülsüz Bir Toplum Olduk!

Ama nelere?

Bir kaç gün önce bir komşum sızlanıyordu; her sabah sesleri ile uyanınca kendimi cennette  sandığım kuşlardan şikayet ediyordu. Terasını, balkonunu kirletiyorlarmış!

Şaşkınlık içinde kaldım. Bir diğeri de köpek havlamalarından rahatsızmış! 

Şehrin gürültüsünden, karmaşasından kaçıp adeta cennetin son kırıntıları dediğim ve ne yazık ki etrafın yavaş yavaş yüksek  apartmanlarla çevrilmeye başlaması ile kaybetmekten kaygı duyduğum bu yerde bunları işitmek ne üzücü... 

Oysa ki;
Nelere tahamül ediyoruz şu ülkede:

Kötü yönetilmeye, çevrenin  kirletilip talan edilmesine,  bedelini ödediğimiz halde  hak edilen hizmetlerin alınamamasına, adaletsiz adalet sistemine, kötü eğitim koşullarına, haksız kazançlara, emeğin sömürülmesine, iğrenç popüler kültür dayatmalarına, etik olmayan reklamlara, insanlara ve hayvanlara yapılan işkence ve kötü muameleye, doğanın katledilmesine  vs. vs. 

Yaşam halkasının en zayıf zincirleri olan,  gözümüz gibi korumamız gereken korunmasız hayvanlara tahammülümüz yok. En zayıf halka olmaları  önemsiz olmaları anlamına  gelmez. Çünkü bir halka  koparsa zincir  işlevini yitirir.  Ey insan oğlu, nelere tahammül edip  nelere edemeyeceğine  iyi düşünerek karar ver! Zincirler kırılıyor..

!9 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun!


ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞI'NDABir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası,
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil
Sarılan anayurda
Kemâl Paşa'nın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına 
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz'in hâlini görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemâl Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi 
Erzurum'a kadar.
Cahit KÜLEBİ

Taze Kayısılı Kağıtlı Kek





Tv'de  ''Kek Savaşları''  adlı eğlenceli yarışmayı izleyince ve Pinterest com. 'daki  göz alıcı kağıtlı kek  resimlerini gördükçe, ben de heveslendim kağıtlı kek pişirmeye.
Havuçlu, çikolatalı, vanilyalı tarifler denedim. Bu tarifleri yabancı sitelerden buldum ama  kendimce değişiklikler yapmaktan  geri kalmadım.  Bazıları vasat  olsa da  harika lezzetler yakaladım. Deneyimli arkadaşlar bilirler; bu işlerde beceri zamanla gelişiyor ve bir de bakıyorsunuz o   göz alıcı görüntüleri, harika lezzetleri olan kekleri siz de yapabiliyorsunuz:)
Daha önce kepekli unla, bol ceviz, fındık, badem ve çeşitli baharatlarla  aromalandırılmış dokulu kekleri  severek pişirmiştim.  Bu kez  kekimin meyve aromalı ve ipeksi dokulu, yumuşak olmasını istedim. Hayal ettiğim rengi, lezzeti ve ipeksi  dokuyu tutturabilmeyi
umarak işe giriştim.
İşte sizlerle  gururla paylaşabileceğim  çok güzel bir tarif:
18 küçük muffin kalıbı için:

*İki su bardağı olgun kayısı püresi (kabuklarını soyup rondodan geçirin ve ikiye ayırın. İki su bardağı püre oldu. Bir su bardağı kayısı püresi şekerle  bir kaç taşım kaynatılıp marmelat yapılacak, diğer  bir su bardağı dolusu, çiğ püre olarak kek  hamurunda kullanılacak)
*1;5 su bardağı un (kabartma tozu ve vanilya ile birlikte elenecek
*3 yumurta(İki bütün, üçüncünün sadece sarısı)
*2 su bardağı  toz şeker (Bir bardağı üzerine sürülecek marmelat için, diğeri  hamuru için)
*Bir  çorba kaşığı suyu süzülmüş yoğurt (İpeksi  doku için gerekli)
*3/4 bardak sıvı yağ
*1 paket kabartma tozu, 1 paket vanilya
*Üzeri için  kavrulmuş, rondodan geçirilmiş badem.


Yapılışı: Un, kabartma tozu, vanilya birlikte elenir.
Bir bardak kayısı püresi ve bir bardak  şeker, önce orta, sonra kısık ateşte  bir kaç taşım kaynatılıp  marmelat kıvamına getirilir.(Keklerin üstü için)

Başka bir  derin kaba yumurtalar, şeker, yağ, yoğurt  ve çiğ kayısı püresi konularak çırpma teli ile  hızlıca karıştırılır.

Sıvı karışıma unlu karışım da eklenip, hızlıca homojen bir  karışım elde edilir. Kalıpların  üzerinde biraz boşluk kalacak şekilde paylaştırılır.

Önceden ısıtılmış (160 derecede)fırında 30-35 dakika pişirilir. Bıçak batırma testini yapmanızı tavsiye ederim.

Üzerini  marmelat ve kavrulmuş, rondodan geçirilmiş bademle süsleyebilirsiniz.
Afiyet olsun!







17 Mayıs 2013 Cuma

Ders Çıkarılası Bir Öykü



Ormanın birinde Aslanlar toplanmış. "yahu" demişler, "hesapta kralız, açlıktan öleceğiz birader. Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; fillere saldırsak, fazla büyük... Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz; kuşa dalsak, uçuyor, eee balık yakalayacak halimiz de yok... N'aapsak? " Bir tanesi "en iyisi, öküzlere saldıralım" demiş, "iri yarı görünüyorlar ama ne pençeleri var, ne dişleri diş... Tam dişimize göre!" Olur mu? Olur. Hücum! Ama evdeki hesap çarşıya uymamış; Öküz, öyle yabana atılacak hayvan değilmiş meğer...Organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış. Aslanlar aç bilaç. N'aapsak, n'aapsak? "tilkiye danışalım" demişler. Tilki "kolay" demiş, "beni, öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi halledeyim..." Kabul etmişler. Tilki, elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş, "saygıdeğer öküzler" demiş, "aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar... Ama; Şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o... Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, Kurtulun kardeşim, huzur içinde yaşayın! " Öküz heyeti düşünmüş taşınmış, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" Mantığıyla, verivermişler sarı öküzü...Aslanlar da afiyetle yemiş. Bir gün, iki gün ....Tilki gene gelmiş. "bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi, mutlu mutlu yaşıyorsunuz" demiş Ve eklemiş: "ama şu var ya benekli öküz, benekli öküz, O burada olduğu sürece size rahat yüzü yok arkadaş, Canları çekiyor, verin, kurtulun!"Öküz heyeti düşünmüş, "otlağın selameti için"Teslim etmiş benekli öküzü... Üç gün, dört gün...Tilki gene gelmiş.Kuyruğu uzun olanı... Burnu beyaz olanı...Tombul olanı...Tek tek alıp, gitmiş. Otlak seyrelmiş. Semirmiş aslanlar. Günlerden bir gün... Artık tilki gelmemiş! Gerek kalmamış çünkü. Doğrudan aslan gelmiş. "hanginizi istiyorsam, Canım hanginizi çekiyorsa, onu vereceksiniz, Adamı hasta etmeyin!" demiş. Otların arasında tir tir titreyen, tek tük kalmış öküzler, "keşke sarı öküzü vermeseydik" demiş ama iş işten geçmiş. ... İşte Öküzlük böyle bir şeydir... 

 Bu hikaye sebebiyle, dünyaca ünlü alman şair ve tiyatro yazarı Bertolt Brecht akla geliyor... Bir şiirinde aynen şunları yazmıştı: "Naziler önce komünistleri tutukladılar; Komünist değilim diye ses çıkarmadım. Sonra Yahudileri tutukladılar, Yahudi değilim dedim, sesimi çıkarmadım. Sosyal demokratları tutukladılar, Savunmak bana mı kaldı dedim, sesimi çıkarmadım. Sıra bana geldiğinde; Etrafta tutuklanmama ses çıkaracak kimse kalmamıştı!" 

15 Mayıs 2013 Çarşamba

14 Mayıs 2013 Salı

Begonvilli Ev Halleri



Bebek kedilerimizi büyütüyoruz ve yuva arıyoruz.




Bu arada sitemize doğum yapan  Golden kırması sokak köpeğinin ve yavruları doyurulması  ve yuva arayışlarımız  da girdi işlerimiz arasına..





Bahçe, alışveriş, rutin ev işleri derken araya bir baykuşlu yastık  yapımı sıkıştırıverdim.




 Mavi yastığı komşum hediye etmişti. Ben de ondan esinlenip turuncu olanı yaptım.







Bu arada bahçemizin yeni açan güzellikleri kırmızı zambakları da takdim edeyim,


Petunyalar coştukça coştular,










Bu harika saksılar indirimdeydi. Daha değerlendirmedim ama boş halleri ile bile  güzeller,




Bahçemde lavantaların canlısı var ama imitasyonu da hiç fena değil.

Bu günlük  bizden bu kadar olsun. Tüm dostlara  selamlar..

Bebeklerin Sabah Keyfi




Bebeklerimiz serpilip güzelleştiler. Hele bir alacalı kız var ki; bir içim su:))

Ama  asıl şansları güzel olsun öyle değil mi..  Ünlülerden bir hayvan sever tweetter'daki duyurumu  okumuş, ilgilenmişti. ''Anneyi ve bebeklerini ben alırım çiftliğime''  deyince ben de çok sevinmiş, umutlanmıştım. Çünkü bizim sitede şaibeli kedi zehirleme olayları oluyor.  Bir kaç kez  yeni fotoğraflarını gönderdim, ne yazık ki bir daha ilgilenmedi. Ne de olsa şimdi  yüksek tramblenlerden atlama ile meşgul:((

İşte böyle dostlar. Bu meleklere ve annelerine  sürekli bakamam, siteden aşırı tepki var.  Bir de beş yavru köpek ve anneleri var biliyorsunuz..  Bakalım sonumuz ne olacak.

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Birini Kurtardık ama ya Diğerleri ve Anneleri?

Dün yavrulardan biri yeni yuvasına gitti. Anne ve kalan beş yavru barınağa gidecekler. Ancak  yöneticiye rica ettim, ''belki  bir ikisine  yuva bulabilirim, bir iki gün daha kalsınlar''  diye.  Biliyorum o da zor durumda, ben daha da zordayım. Yardım aldığım arkadaşım yarın Ankara'ya gidiyor.  Bu sabah mama ve su  için gittiğimde çok pis  su kapları ve etrafa saçılmış  bozulmuş yiyecekler gördüm. Köpeklerin  etrafında barındığı evde sürekli yaşayan birileri yok. ara sıra gelip akıllarınca kedi ve köpeklere yiyecek bırakıp gidiyorlarmış ama kelimenin tam anlamı ile oralar pislik içinde. Keneleri için damla uygulaması yaptım. Eldivenim olmadığı halde  oralarda bulduğum karton kutularla  kokuşmuş yiyecek artıklarını  alıp çöpe attım. Su kaplarını yıkadım ama temizleyemedim. Diplerinde  yarım karış balçık oluşmuş. Aslında hayvan sever olduğunu  iddia eden  bazı insanların  bilinçsizce yaklaşımları   bu hayvanlara  çok zarar veriyor. Bu yavruları bir an önce   bu ortamdan kurtarmalıyız.