Şükufe Nihal şair, eğitimci, gazeteci, yazar ve aktivist..( d. 1896, İstanbul - ö. 24 Eylül 1973, İstanbul), Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük toplumsal değişimler geçirdiği bir dönemde yaşadı. Edebiyatçılığının yanı sıra, sosyal çalışmaları ile ‘’Cumhuriyet Kadını’’ kitaplarında kadının sesini duyurmayı başaran ancak özel yaşamında mutluluğu yakalayamamış biri. (Aralarında Faruk Nafiz Çamlıbel, Nazım Hikmet’in de bulunduğu hayranlarına rağmen ) O nihayetsiz aşkların kadınıydı...
Odasından hemen hemen hiç çıkmayan, içine kapanık, sessiz biriydi Şair Hanım…Üniversitenin ilk kadın talebesi ve ilk kadın mezunu olmuştu. Eski yeşilçam filmlerini aratmayacak dramatik yaşamı huzurevinde sonlanmış ve yaşamının sonuna dek hüzünlü ama zarafetinden hiçbir şey kaybetmemiş bir hanımefendi oldu.İpek gömleği, saçlarına taktığı sedef tokası ile ve uzun eteği ile.. Boynunda hep tek sıra inci kolyesi olurdu..
Çok tanınmış bir şairdi döneminde. Hele ‘’İnanma’’sı, az mı söylenmişti;
‘’Bir salgın alevsin içimde bu gün
Yakmaya en sönmez yerden başladın
Eriyip sönersem ancak büsbütün
Sevmiş diyeceksin beni bu kadın’’
diyerek, az mı naz etti , zarif hanımlar eşlerine…
Kadın ruhunun inceliklerini sergileyen şiirleri, giyimi, kuşamı, duruşu ile hayran olunan, vatanseverliği ile, her hali ve tavrıyla gencecik cumhuriyetin ideal kadınlarından Şükufe Nihal, Bakırköy’de unutulmuş, umutsuzlanmış şekilde, bir huzurevinde yaşamak ve orada ölmek zorunda mıydı? Saygılar Şükufe Nihal..