30 Aralık 2010 Perşembe
28 Aralık 2010 Salı
Stilish Blogger Award Ödülü
Onur duydum ve paylaşmaktan mutlu olacağım. Kimlerle mi?
Dekorasyon konusuna ilgi duyan tüm blog yazarları ile.
27 Aralık 2010 Pazartesi
Shila Neredesin?
Minik'in sevgili arkadaşı, 4 yaşında Boxer kız, dünden beri kayıp. Çok akıllı ve eğer serbest olsa kesinlikle eve dönebilecek yetenekte. Kırmızı tasması var.Barbaros Parkı civarında kaybolmuş. Çok kaygılanıyoruz.Yardımlarınızı bekliyoruz. Görenler haber verirse çok sevineceğiz..
26 Aralık 2010 Pazar
Noel Filmleri
Üç gündür belimden rahatsız olduğum için rutin işlerimi bile yapamaz oldum. Tam da yeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken rahatsızlanmak canımı sıksa da, ''yaşamda olağan şeyler bunlar'' deyip moralimi yüksek tutmaya çalışıyorum. Kitap okumaya, bol bol da film izlemeye zaman ayırıyorum. En çok da hemen her gün yayımlanan farklı zamanlarda çevrilmiş Noel konulu filmler..Çoğunlukla çocuk kahraman ağırlıklı, duygusal ve aile değerlerini öne çıkaran filmler.
Örneğin ölmek üzere olan annesine noel hediyesi almak için olağanüstü çaba gösteren çocuğun öyküsü. Ya da zengin ama işinden başka bir şey düşünmeyen duygusuz babaya iyi bir ders veren çocukla annesi..
Kopuk yaşayan aile bireylerini bir araya getiren ve bir daha asla ayrılmamalarını sağlayan noel yemeği.
Büyük bir alışveriş merkezinde noel arifesinde geçen komik olaylar. Ayyaş ve mağazayı soyma planları yapan Noel Baba'nın aslında altın kalpli bir insan olduğunu gösteren durum komedileri..
Noel'de muhteşem bir düğünle evlenmek isteyen şımarık gelinin kaprisleri yüzünden koca adayını nedimesine kaptırması.
Konuşan hayvanlar, birdenbire ailesine kavuşan evsizler vs. vs.
Biraz daha gerçekçi olanlar da var. Bir hava alanında mahzur kalan ve birbirlerini tanımadıkları halde Noel'i birlikte karşılayan insanlar..
Kısacası akla gelebilecek her konuda , her türde noelle ilgili filmler yapılmış. Birbiri ardına izlemek olası..Çoğu sığ ve çok da kalıcı duygular oluşturmuyor.
Yine de ağrılı günlerimde epeyce oyaladılar beni.. Eski filmler daha hoş geldi nedense.
Etiketler:
Sinema
25 Aralık 2010 Cumartesi
Özgü Polyvore'da
Yeni setlerimi hazırlarken modelim Özgü Namal oldu. Güzel bir yüzü ve gülüşü var. Yabancı modellerden daha sıcak ve sevimli bana göre. Özellikle Armani giysileri çok yakıştırdım ona. Bakalım beğenecek misiniz?
Etiketler:
Giyim ve Moda
22 Aralık 2010 Çarşamba
Dünya Kadınları Nasıl Besleniyor?
Dünya kadınlarının bir günlük yemek listelerini içeren yazı dizimiz devam ediyor.
Sırada Namibya var;
Sırada Namibya var;
NAMİBYA
1500 kalori
İsim: Viahondjera Musutue, Yaş: 23, Boy: 1.73, Kilo: 72.5 kg Meslek: Himba Kabilesi'nin üyesi
BİR GÜNLÜK BESLENME PROGRAMI (Mart ayı)
GÜNÜN İLK ÖĞÜNÜ Mısır unu lapası (750 gr), tam yağlı kaymaklı süt (350 ml)
GÜNÜN İKİNCİ ÖĞÜNÜ Mısır unu lapası (800 gr), tam yağlı kaymaklı süt (350 ml)
GÜNÜN GERİ KALANINDA Tam yağlı kaymaklı süt (750 ml), kuş yumurtası (100 gr), yakındaki dereden su (35 ml)
1500 kalori
İsim: Viahondjera Musutue, Yaş: 23, Boy: 1.73, Kilo: 72.5 kg Meslek: Himba Kabilesi'nin üyesi
BİR GÜNLÜK BESLENME PROGRAMI (Mart ayı)
GÜNÜN İLK ÖĞÜNÜ Mısır unu lapası (750 gr), tam yağlı kaymaklı süt (350 ml)
GÜNÜN İKİNCİ ÖĞÜNÜ Mısır unu lapası (800 gr), tam yağlı kaymaklı süt (350 ml)
GÜNÜN GERİ KALANINDA Tam yağlı kaymaklı süt (750 ml), kuş yumurtası (100 gr), yakındaki dereden su (35 ml)
Etiketler:
Yaşamdan
20 Aralık 2010 Pazartesi
Sıcacık Tığ İşi Battaniyeler
Bu kış başlamadan tığ işi battaniyelere özenmiş ve iki farklı model örüp sizlerle paylaşmıştım. Üçüncüsü de neredeyse yarılandı.
Bunlar da beğendiğim diğer modeller. Belki daha sonra örüp eşe dosta hediye ederim.
Bunlar da beğendiğim diğer modeller. Belki daha sonra örüp eşe dosta hediye ederim.
Etiketler:
Hobilerim
18 Aralık 2010 Cumartesi
Evsizler İçin Telefon İhbar Numaraları
Yeni bir yıla girerken ne yazık ki her şey güllük gülistanlık değil ülkemizde. Pek çok gelişmiş ülkede dahi çözümlenemeyen sosyal bir yara var; evsiz insanlar. Tüm dünyada homeless, obdachlos vs adı ile bilinen bu insanlar ekonomik, ailevi ya da ruhsal nedenlerle sokaklarda yaşıyorlar. Ağır kış şartlarında hasta, aç ve çaresizlik içinde pek çok insan sokaklarda yardıma muhtaç durumda. Nereye sığınacaklarını ya da oralara nasıl ulaşacaklarını bilmiyorlar.Onlara yardım edebilecek sosyal kurumlar olduğunu biliyor muyuz? Ya da bu kurumlara nasıl ulaşabileceğimizi? Bu durumdakii insanlara yardımcı olabilir, onların güvenli bir yere alınıp bakılmalarını, en azından donmaktan ve açlıktan kurtulmalarını hatta tedavi edilmelerini sağlayabiliriz.
İşte ülke çapında, böyle insanları bildirebileceğimiz telefon numaraları:
Sizler de bu bilgileri blog sayfalarınızda, facebook'ta paylaşabilir, olabildiğince çok sayıda insana ulaştırabilirsiniz. Bu tür çalışmalardan sonuç alabilmek için bir kaç kişinin çabası yeterli olmaz. Birlikte pek çok evsiz insanayardımcı olabiliriz. Bu telefon numaralarına ulaşmamı sağlayan Anne Kaz'a teşekkürler..
Etiketler:
Yaşamdan
16 Aralık 2010 Perşembe
Yılbaşı Havasına Biz de Girdik.
Buralarda kar yağmadığı için arka plan olarak kış manzarası seçtik. Oturma odamızı da böyle hazırladık. Daha hediyelerde eksiklerimiz var ama tamamlayacağız.
Önemli olan yeni bir yıla sağlık ve huzurla girebilmek. Umarım önümüzdeki günler tüm dünyaya güzellikler getirir.
Etiketler:
Özel Günler
Biyo Çeşitlilik / Geleceğimizi Yok Etmeyelim!
Canlı türlerinin çeşitliliği azaldıkça yaşam felce uğruyor!
Bir çok gelişmiş ülkede canlı türlerinin yok olmasına karşı mücadele ediliyor. Doğanın zenginliğinin korunması, insanoğlunun geleceği açısından çok önemli. Kayıplar, doğanın tüm insanlara besin, temiz hava ve içme suyu sağlamasının yanı sıra, bütün yakıt ve inşaat malzemelerinin doğadan temin edilmesi, sera gazı, karbondioksit depolanması ya da sel felaketlerine katkıları hesaba katıldığında daha anlaşılır bir bilanço haline geliyor. İnsanoğlu, doğanın tahribatının engellenmesinin ve durdurulmasının gerekliliği ve önemini anlamaya başladı başlamasına ama alınacak önlemler uzun vadeli olmadığı ve sıkı devlet politikaları ile yönlendirilmediği sürece yetersiz kalacağı kesin..
Tüm dünyada doğanın, dolayısı ile canlı türlerinin korunması için gerekli koruma önlemlerinin alınması kaçınılmaz olmuş ve bu yönde çalışmalar hızla yaygınlaşmıştır. Bunun yalnızca bir hayal ya da akım değil, yaşadığımız dünyanın bir gerçeği olduğu kabul edilmeye başlanmıştır.
Bir türün yok olması ya da yok olmaya yüz tutması büyük denge sorunları oluşturmaktadır. Yok olduktan sonra geri kazanım olanaksız olduğundan, var olanı korumak zorundayız.
Günümüzde artık hükümetlerin, şirketlerin ve toplumların bu konuda bilinçli ve sorumlu politikalar ve stratejiler izlemeleri zorunlu hale gelmiştir. Politikacıların, karar vericilerin, iş dünyasının ve bireylerin çevre koruma konusundaki tavır ve uygulamaları son derece önemlidir. Öncelikle, geleceğimiz için çok önemli olan bu konuda bilinçli olmak, ülke çapında ve dünyada bu konularda yapılan çalışmaları takip etmek, bu çok önemli konunun üniversiteler başta olmak üzere eğitimin her kademesinde bilimsel çalışma ve pratik uygulama olarak yer almasını sağlamak zorundayız. Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz çölleşmiş, bir yudum suya muhtaç, mutand yaratıklarla dolu bir dünya istemiyorsak…..
Etiketler:
Çevrecilik,
Doğa Bilinci,
Yaşamdan
12 Aralık 2010 Pazar
Salep, Battaniye ve Kitap Keyfi
Her mevsimin güzellikleri başka oluyor. Sonbahara doyamadan kışa '' hoşgeldin'' diyoruz. Kışa ne yakışır? Elbette salep, battaniye ve kitap keyfi odaklı ev halleri. Salebimiz Kaz Dağları'ndan. Tığ işi battaniyemiz ilerliyor. Bu defaki canlı renklerden kocaman bir şey olacak. Biraz fazla dalsam örmeye ''Ah, kitabım!'' diyorum ve ara veriyorum. Malum günler kısa. Yetmiyor zaman. Ev işleri, yemek, alışveriş, Minik ve Jane'in bakımı derken akşam oluveriyor. Oysa daha çok okumak, daha çok üretmek istiyorum. Güzel filmler izlemek, arkadaşlarımla buluşmak istiyorum. Birazını yapabilirsem kısa günün karı, diyorum. Hepinize keyifli ve sağlıklı kış günleri diliyorum.
Battaniye'nin Örülüşü:
Bildiğiniz üçlü trabzanlarla örülüyor ancak; üçer üçer gruplayacaksınız trabzanlarınızı. İlk üçü yaparken, her trabzanın tepesine değil , fotoğrafta görüldüğü gibi, alttaki trabzanı öne alacak şekilde tığınızı batıracaksınız. Fotoğrafa tıklayıp büyütebilirsiniz. Diğer üçlüye gelince tığı batırdığınız yön değişecek. Bu kez alttaki trabzan arkaya gelecek şekilde öreceksiniz.
Bir sıra bitince, diğer sırada yaptığınız işlemin tam tersini uygulayacaksınız ki, kesme şeker görüntüsü oluşsun. Umarım anlatımım yararlı olmuştur.
Etiketler:
Ürettiklerimden,
Yaşamdan
Sisli Puslu Bir Pazar Sabahı
Hava yağdı, yağacak. Nemli ve kasvetli. Az önce yürüyüşten ve sabah jimnastiğinden dönünce pencereden zoom yapıp çektim bu fotoğrafı.
Kararlıyım, yağmur yağmadığı sürece yapacağım jimnastiğimi.
Sabah evden çıkmam için epeyce nedenim var zaten. Minik'in rahatlaması, belli yerlerde beni bekleyen minik patili dostlarımız ve ''nasıl olur?'' diye beni hayretlere düşüren kolestrol belası.
İnce yapılı, hareketli, sigaradan nefret eden, neredeyse vejeteryan biri olduğumdan geriye sadece stres faktörü kalıyor. Eee o da var yaşamımızda ne yazık ki. Tv'yi açmak bile strese davetiye. Bir de genetik yapı diyor uzmanlar. Her neyse, savaşacağız işte, pes etmek yok.
Kararlıyım, yağmur yağmadığı sürece yapacağım jimnastiğimi.
Sabah evden çıkmam için epeyce nedenim var zaten. Minik'in rahatlaması, belli yerlerde beni bekleyen minik patili dostlarımız ve ''nasıl olur?'' diye beni hayretlere düşüren kolestrol belası.
Evimin karşısındaki minik parka fitnes aletleri konulalı, insanlarda baya spor yapma hevesi başladı. Çevreden tanıdık yüzler görüyorum. Sabah yürüyüşü dönüşü uğrayıp beş on dakika çalışıyorlar. Ben de bir yandan sistemli olarak hareketlerimi yaparken diğer yandan bir köşede mamalarını yiyen kedicikleri ve aletlerle çalışan insanları gözlemliyorum. Bazıları dinlenmek, zaman geçirmek için uğrayıp piknik masalarında oturuyorlar. Sigaralarını içip sohbet ediyorlar. Parkta kadınları görmek hoşuma gidiyor ama çevreyi temiz tutma konusunda pek de duyarlı değiller ne yazık ki. Bir de çocuklar oluyor, en çok da tatil günleri.
Bu sabah beş yaşlarında bir kız çocuğu ve annesi geldiler. Hemen öndeki belediye ekmek standından ekmek alıp parka uğramışlar besbelli. Kadının spor yapma gibi bir derdi yoktu; oturup bir sigara yaktı. Kız hareketli ve bıcır bıcır bir şeyler anlatıyor annesine. Minik'le ilgilendi ve ''sevebilir miyim?'' diye sordu. Annesi izin verirse sevebileceğini söyledim. Minik'ten zarar görmeyeceğinden kesinlikle eminim ama belki annenin kendince kuralları olabilir diye.. Anne: '' sev!'' deyince Minik, küçük kız muhabbeti çok hoş görüntüler oluşturdu. Bir yandan pedal çeviriyorum diğer yandan küçük kızın enerjisine, tatlılığına hayran hayran bakıp konuşmalarını dinliyorum. Yeni bir sözcük öğrenmiş, yineleyip duruyor. ''Hipopotam, hipopotam'', hatta o sözcüğü kullanacak bir alan arıyor dünyasında, sonunda ''anne sen hipopotamsın'' deyiveriyor. ''O ne beee?'' diye yanıt veriyor anne. ''Çizgi film işte, o çizgi film'' diyor kız. Demek ki çizgi filmde bir hipopotam görmüştü. Gülümsememi saklamak için diğer tarafa çevirdim başımı ama öyle tatlıydı ki kız..Anne pek de umursamıyor. Derken kız bana bile bir numara büyük gelen egzersiz aletlerine tırmanıyor. Anne de tam iki metrekare büyüklüğündeki uyarı levhasının yanında oturuyor. Şöyle yazıyor levhada: ''16 Yaşından Küçüklerin Kullanmaları Yasaktır!'' Gerçekten çocuklar için çok tehlikeli ve sakatlama olasılığı yüksek ama anne umursamıyor. Dayanamıyorum ve levhayı gösterip çocuklar için tehlikeli olduğunu söylüyorum. Çocuk, ''Ama bizim için yeterince oyuncak yok burada'' diyor. Kaydırağı saymazsak doğru dediği. ''Yine de büyükler için olanları kullanma, canın yanar, sakatlanırsın'', diyorum. Anne hala ilgisiz.. Aklıma dün gece izlediğim ''Matilda'' adlı sinema filmi geldi. Danny De Vito 'nun filmi "Matilda", bizlere sıradışı ve çok zeki bir kızın öyküsünü anlatıyor.
Matilda çok zeki ve sevimli bir kız. Ailesi ise bencil ve pek de zeki olmayan insanlardan oluşuyor.
Biz parktan ayrılmaya hazırlanırken kadın da toparlanıyor.''Hadi kız, Seda Sayan başlayacak, gidelim'' diyor. Kızın yanıtı: ''Bugün pazar, yok o , akıllım'' diyor ve beni yine gülümsetiyor.
Etiketler:
Hayvan Sevgisi ve Hayvan Hakları,
Yaşamdan
10 Aralık 2010 Cuma
Antalya Belediyesi'ne Mektup
Atatürk Parkı, kentimizin akciğeri sayılabilecek üç beş köşesinden biridir benim için. Sık sık sizinle resimlerini paylaşıyorum. Ancak bu güzel doğa harikası alanla ilgili bazı sorunlar yaşıyoruz. Bu akşam bir arkadaşımın üzüldüğü, rahatsız olduğu durumları anlatan telefonu üzerine, uzun zamandır gözlemlediğim benim de çok rahatsız olduğum konuları belediyenin ilgili birimine yazmaya karar verdim. Aşağıdaki elektronik postayı Antalya Belediyesi Şikayet Birimi'ne gönderdim. Umarım yetkililerden gereken ilgiyi ve çabayı görürüz. Her ne kadar belediye olabildiğince her yere yetişmeye çalışsa da aksamalar olmaktadır. Bakalım yanıt gelecek mi? Dahası sorunlarla ilgilenilecek mi? Göreceğiz.
Antalya'da yaşayan okurlarımdan ve blog yazarı arkadaşlarımdan, benzer maillerin belediyeye gönderilmesi konusunda destek bekliyorum.
http://ebelediye.antalya.bel.tr/webportal/index.php?wwsayfa=47
Sayın Yetkililer
Antalyalı olarak yaşadığımız kentin değerini bilen ve korumaya çalışan bir emekliyim.
Ancak her sabah ve akşam üzerleri yürüyüş yaptığım doğa harikası Atatürk Parkı'nda tanık olduğum üzücü durumlar ve izlenimler son derece rahatsız edici boyutlardadır. Kısaca özetleyecek olursak;
1) Park genel olarak bakımsız ve pis bir görüntü içindedir.
2) Sabahın erken saatlerinden itibaren okuldan kaçan kız ve erkek öğrencilerin, o saatlerde bile alkol, sigara tükettiğini görüp emekli bir öğretmen olarak büyük üzüntü duymaktayım. Bu öğrencileri her sabah parkın çeşitli bölümlerinde görmek olası.
3) Oldukça geniş olan parkımızda sokak hayvanları ile ilgilenmemiz için uygun ortam ve yerler bulunmamaktadır. Örneğin Alanya Belediyesi'nin bir uygulaması olan su ve mama bulabilecekleri yerler, köpek gezdirenler için poşet ve çöp kutusu köşeleri oluşturulabilir.
Ne yazık ki biz toplum olarak sık sık uyarılma gereksinimi duyan insanlarız. Çevreyi temiz tutma ile ilgili uyarı yazıları dikkat çekici olabilir. Köpeği olan biri olarak, her köpek sahibinin çevre temizliği konusunda aynı duyarlılığı göstermediğini görüyor ve son derece rahatsız oluyorum. Çünkü benim gibi bu konuya önem veren ve poşet taşıyan köpek sahipleri de potansiyel çevre kirletici olarak algılanıyoruz. Lütfen bu konuda etkili önlemler alınsın.
4) Parkın batı ucundaki eski Paşa Çadırı adlı kafenin, oradan ayrılması ile oradaki kuğular, ördekler sahipsiz kalmış durumdalar. Aç kaldıkları gibi, ne yazık ki aç sokak köpekleri tarafından parçalanılarak telef olmaktalar. Güvenlik görevlileri bu konuda yetersiz kalmaktadırlar. Park yönetim birimi de, sorunun sokak köpeklerinin toplanması hatta itlafı ile çözüleceğini söylüyorlarmış. ( Bu, hayvan sever bir arkadaşın bana söylediği) Oysa o park, insanların ve hayvanların parkı. Çözüm asla bu yöntemle olamaz, ördek ve kuğuların bakımı ve korunması sağlanmalıdır.
5) Konyaaltı Caddesi'nin güney kaldırımlarında yani parkın bitişiğindeki banklarda çok sayıda evsiz gecelemekte, battaniyeleri ile sabahın yedibuçuk sekizine dek uyumaktadırlar. Bu insanların durumları yeterince üzücü ve kaygı verici ancak bir de çevreye verdikleri zarar söz konusu. Çünkü, içki şişeleri, izmaritler ve pet şişeler dolusu idrar bulundukları yerlerde görülmektedir.
Tüm bu sorunların çözümü için gerekli önlemlerin alınmasını saygı ile arz ediyorum.
Etiketler:
Yaşamdan
9 Aralık 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)