30 Nisan 2009 Perşembe

Alıntı / Yuva Arıyoruz





BİZLER KADERSİZLERİZ..
KİMİMİZ ÇEŞİTLİ BAHANELERLE YUVADAN ATILDIK.
KİMİMİZ ZATEN HİÇ YUVA YÜZÜ GÖRMEDİK. SOKAKLARDA DOĞDUK.

ARTIK KADERİMİZİN DEĞİŞMESİNİ İSTİYORUZ.
BİZLERE YARDIM EDİN..

Ben BONCUK..(DİŞİ,KISIRLAŞTIRILMIŞ)
Simsiyah bir terrierim. Aslında cinsim de..Ailemle çok uzun yıllar mutlu mesut yaşadım.13 yaşımdayım.Ömrümün sonbaharında ailem beni terketti. Çok uysal, sessiz, biraz da tombişim. Yatağım, mamam, suyum olsun, biraz da başım okşansın bana yeter. LÜTFEN BANA YARDIM EDİN..



Ben TARÇIN..(DİŞİ)
Sokak köpeğiyim. Hiç yuvam olmadı benim. Tahminen 2 yaşlarındayım.
Belediye beni kısırlaştırıp küpe de taktı kulağıma.
Sokaklarda yiyecek ararken bir bahçe gördüm.
İçeride benim gibi köpekler de vardı.
Oradan hiç ayrılmadım. Serpil Teyze her gün bana da yemek veriyordu
ama dışarıda canım sıkılıyordu. Bir akşam herkes uyuyunca atladım duvardan, ben de girdim içeriye.
Kendime boş bir kulübe kaptım.
AMA BURADA DAHA NE KADAR KALABİRİM Kİ ???
BENİM DE BİR AİLEM OLSUN İSTİYORUM..



Ben GORBİ..(DİŞİ)
4 AY ÖNCE BANA ARABA ÇARPTI. OMURİLİĞİM ZEDELENMİŞ.
ARKA AYAKLARIMA BASAMıYORDUM. TEDAVİ GÖRDÜM İYİLEŞTİM.
ŞİMDİ ÇOK SAĞLIKLIYIM. KOŞABİLİYORUM.1,5-2 YAŞLARINDAYIM. BENDE AV KÖPEĞİ ÖZELLİKLERİ VAR..
BEN DE BİR AİLE İSTİYORUM..



Ben ŞİLA..(DİŞİ)
1,5 YAŞLARINDA,UFAK TEFEK, MİNYON TİPLİ, TİLKİ SURATLI, DİK KULAKLI FULL ENERJİLİ BİR KÖPEĞİM..
BEN DE YUVA ARIYORUM...



Ben CANO..(ERKEK)
ŞİLAYLA AYNI PARKTA AYNI KADERİ PAYLAŞAN PARK ARKADAŞIYDIK.
ASLINDA KARŞIDAN BİZİ KARDEŞ SANIYORLAR.
AMA BEN SOSİS MELEZİYİM. ÖN PATİLERİM DIŞA DOĞRU.
BEBEK SURATLI, MİNYON TİPLİ YAKIŞIKLIYIM. BELEDİYE
KULAĞIMA KÜPE TAKMIŞ.
BEN DE YUVA ARIYORUM..



Ben SAFİNAZ..(DİŞİ).(9 AYLIK)
BENİ DAHA ÖNCEKİ FORUMLARDAN TANIRSINIZ.ÖBÜR GRUPLA DA YUVA ARAMIŞTIM AMA DİĞERLERİ YUVA BULDU BEN KALDIM..
İNŞALLAH BURADA YUVA BULACAĞıM. KARARLIYIM..
LÜTFEN BANA YARDIM EDİN.




Ben KERİMAN..(DİŞİ..24 MAYIS 2008 DOĞUMLU)
BENİ DE DİĞER FORUMLARDAN TANIRSINIZ. HATTA BİR ARA KIZ KARDEŞİM GARİP YÜZÜNDEN BAYAĞI MEŞHUR OLMUŞTUM.
AMA YUVA BULAMADIM..
BEN DE YUVA ARIYORUM..



Ben SIDIKA..(DİŞİ)
DAHA 4 AYLIĞIM. ŞİRİN Mİ ŞİRİN,OYUN ÇOCUĞUYUM. BURADA ABLALAR, ABİLER VAR.
OYUN OYNARKEN İYİLER DE YEMEK YERKEN BENİ NEDEN DÖVÜYOLAR HİÇ ANLAMADIM????
BEN DE YUVA ARIYORUM. ONLARDAN ÖNCE BULAYIM DA GÖRSÜNLER BAKALIM..DÖVMEK NASIL OLUYORMUŞ.:))

29 Nisan 2009 Çarşamba

Ürettiklerimden / Beyaz Çanta ve Şapka




Çantanın Şeması ve Ölçüleri

Şapkanın Şeması ve Ölçüleri


Yaz gelince beyaz çantalar ve şapkalar olmazsa olmaz. Ben de keten kumaş ve tela kullanarak bu çantayı ve şapkayı diktim.

27 Nisan 2009 Pazartesi

Ürettiklerimden / Dantel Perdeler





Bu da annemin çeyizi olan bir perde ucu.



Bu dantel perdeleri bir kaç yıl önce büyük bir hevesle ördüm ancak hala değerlendirmiş değilim. Şu anki dekorasyonuma pek uymadıkları için bekliyorlar. Bakalım ne zaman pencerelerimdeki yerlerini alacaklar.


Edebiyat / Şiir / Guiseppe Ungeretti



10 Şubat 1888 , İskenderiye doğumlu şair Giuseppe Ungaretti, sözcükleri olabildiğince ölçülü kullanarak, en az sözcükle en derin etkiyi bırakan şairlerden biridir.

''Yüreğim benim /en azaplı ülke''diyen bir şairi düşünün. Savaşı yaşayan bir çok insan gibi pek çok acı barındırmıştır içinde. Onun ayrıcalıklı yönü kalemidir kuşkusuz. Başka yüreklere sızabilme yeteneği kalemi ile güç bulur.

İskenderiye'de doğmuş, İtalya'da sonlanmış yaşamı, o liman kentinin izleriyle doludur. İtalya ve Fransa yıllarından sonra, evi olan Roma'da yaşadığı yüzyılın çaresizliğini, kısacık dizeleri ile ustaca anlatmıştır. Savaş yıllarının derin acılarını, yüreklerde hissettirse de, kahramanlığı hiç yüceltmedi.

Bu evlerden
yalnız
bir kaç
parça duvar kaldı

İnsanlardan
yanımdaki
pek azı
kaldı

Yürekte oysa
eksik haç yok

Yüreğim benim
en azaplı ülke

Guiseppe Ungaretti



DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN BURAYI TIKLAYIN




25 Nisan 2009 Cumartesi

Alerjik Kaşıntılara Son



Melissa

Alerji, vücudun, aslında zararlı olmayan bazı maddelerden veya hava şartlarından etkilenmesi ya da psikolojik etkenler sonucu bazı maddelere aşırı reaksiyon göstermesidir.

Vikipedi Özgür Ansiklopedi böyle tanımlıyor alerjiyi.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Alerji

Ve şöyle devam ediyor: Normalde vücudu koruyan bağışıklık sistemi, bazı insanlarda zararlı olmayan birtakım maddelere karşı da aşırı yanıt verir. Bu reaksiyonlara "aşırı duyarlılık" ya da "alerji" adı verilir. Alerjik reaksiyona yol açan antijene de "alerjen" denir. Alerjik reaksiyonlar tek tip değildir, birçok yolla ortaya çıkarlar, vücudun değişik bölümlerinde meydana gelebilirler ve çeşitli şiddette olabilirler.

Alerjik reaksiyonlara neden olan maddelere "alerjen" denir. Bu maddeler solunum yolu ile alınabildiği gibi, ciltten temas ya da yiyecek şeklinde ağızdan da alınabilir. Bu maddeler alerjik reaksiyon gelişebilmesi için vücuda daha önceden girmiş olmaları gerekir. Yani vücudun bağışıklık sisteminin bu maddeyle daha önce karşılaşması ve bunlara duyarlı hale gelmesi gerekir. Daha sonraki karşılaşmalarda çok hızlı bir şekilde reaksiyonlar gelişir. Reaksiyon gelişiminden de vücuttaki mast hücrelerinin alerjenler aracılığı ile parçalanması ve içinden "histamin" denilen maddenin çıkması sorumludur. Aşağıda özellikle solunum yolu ile alınan ve en sık karşılaşılan alerjenler verilmiştir.


Toz akarı.Alerji belirtileri kaşıntı, kurdeşen ya da astım, alerjik rinit (saman nezlesi) belirtileri, hapşırma, burun akıntısı, burun ve genizde kaşıntı, burun tıkanıklığı ve geniz akıntısı olarak görülebilir. Kişi, eğer bazı maddelerle temasından dolayı alerji oluyorsa, o maddenin uzaklaştırılması ile sorun çözümlenmiş olur.

İmmün (bağışıklık) sistem, yabancı maddelerle karşılaştığında onları tanımayı ve belleğine almayı öğrenir. Ardından yabancı maddelere (antijenlere) karşı antikorlar üreterek yanıtını hazırlar. Organizmada ne zaman aynı antijen görülse hatırlama özelliği nedeniyle daha önceden hazırlanmış yanıt başlar. Bu nedenle örneğin, saman nezlesi olan bir kişi her yıl polenlerle karşılaşınca immun sistemdeki bu özellik sebebiyle hemen reaksiyon gösterir.

Bütün bunları aktarmamın nedeni, bu rahatsızlığın ne denli sıkıntı verici olduğunu çok iyi biliyor olmam. Yıllardır özellikle bahar mevsimlerinde artan şiddetli alerjik reaksiyonlarla başetmeye çalışıyorum. Maalesef nelere alerjimiz olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Bazılarını testlerle öğrenebilsek de binlerce, onbinlerce maddeyi test etmeye de olanak yok. Alerji ilaçları bir yere kadar etkili ama bazı yan etkileri nedeni ile sürekli kullanım da sıkıntılı olabiliyor. Genetik olduğu düşünülen bu rahatsızlığı yenebilmek için olabildiğince alerjenlerden uzak kalmak gerekiyor. Ne yazık ki ben başaramıyorum, çünkü çoğu zaman neyin alerji yaptığını bile bilemiyorum.

Çok sıkıntılı bir dönemden sonra, son günlerde bir arkadaşımın tavsiyesi ile ev yapımı bir losyon denedim ve çok rahatladım. Eğer sizler de bu rahatsızlıktan muzdaripseniz uygulamanızı tavsiye ediyorum.
Losyon için oğulotu ya da melissa denilen bitkiyi kullanacaksınız.

http://www.ciceksehri.com/cicekler/ogul-otu/

Kurutulmuş olan melissa yapraklarının üzerine kaynar suyu döküp on dakika kadar demlenmesini sağlayın. Soğuyunca süzüp içine bir iki damla limon suyu damlatın ve bir şişeye alın. Kızarıp kaşınan bölgeye sürün.Bir süre sonra kızarıklıkların geçtiğini göreceksiniz. Bende işe yaradı, umarım sizde de işe yarar. Sağlıklı günler diliyorum.
İsmet

22 Nisan 2009 Çarşamba

Yakışıklı Prens






İşte bu da komşumuz Funda Hanım'ın yakışıklı oğlu Prens. Begonvilli Ev'e konuk olduğu için Prens'e çok teşekkür ediyoruz.
İsmet

Paşa, Yağmur, Minik



Paşa'nın tatlılığına bakar mısınız:)


Paşa, Yağmur ve Minik

Geçtiğimiz pazar günü Minik'in arkadaş buluşması vardı. Oğlumla koşa koşa gittik. Orada eski arkadaşı Yağmur'la ve Yağmur'un yeni kardeşi Paşa ile karşılaştık. Minik her zaman olduğu gibi Yağmur'un peşinden ayrılmadı. Yağmur'umuz çok tombiş bir kız olmuş ama yine de çok tatlıydı. Paşa'yı ise anlatamam, iyisi mi fotoğrafına bakın ve ne kadar şeker olduğunu görün. Onları ve tüm hayvanları çok seviyorum. Onlarsız bir dünya düşünemiyorum.
İsmet

20 Nisan 2009 Pazartesi

Yaşamdan / Birlikte Kavrayabilmek Yaşamı / Ne Mutlu Onlara









Bir de bizden:)


Eflatun'a “İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?” diye sormuşlar; Eflatun; “Çocukluktan sıkılırlar, büyümek için acele ederler. Ne var ki sonra da çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, tekrar kazanmak için de para öderler. Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar, sonuçta; ne bugünü, ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.” demiş. "Peki nasıl davranmalı ve yaşamalı insanoğlu?” diye sormuşlar bu kez de. Bilge; “Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Önemli olan; hayatta, en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.''diye yanıtlamış.

Bu sözleri okuyunca, yaşam telaşı ile kaçırılan güzellikler, yaşanmamış ya da ertelenmiş mutluluklar geliyor aklıma. Sanıyorum zaman zaman hepimizin içini acıtan bir durum bu. Oysa ki biraz farkındalık ve belki biraz da çaba gerekiyor yaşamı dolu dolu değerlendirebilmek için. Ama değmez mi sizce de çaba göstermeye? Hele bir de iyi günde kötü günde zorlukları birlikte sırtlayabileceğimiz, güzellikleri birlikte duyumsayabileceğimiz biri varsa yanıbaşımızda...

Ve yeter ki birbirimizin değerini iyi bilelim fazla geç kalmadan. Yaşamın da öyle.

İsmet