30 Haziran 2014 Pazartesi

İzleyiciler Gadget'ında Hata Sorunu

Uzunca bir süre şu sorunu yaşadım: Ana sayfamdaki ''İzleyiciler'' gadgetım çalışmıyordu. Yani ana sayfamda izleyicilerim görünmüyor, ''Bu siteye katılın'' sekmesi de devre dışı kalmıştı. Dolayısı ile izleyici sayım da sabitlenmişti. 

Tıkladığım zaman,

"  Maalesef...  Bu gadget hatalı olarak yapılandırıldı. 
Web yöneticileri için ipucu: Lütfen "Friend Connect Ayarları - Ana Sayfa URL'si"nin bu sitenin URL'siyle eşleştiğinden emin olun." mesajı görüntülenmekteydi.


Bu sorunu çözmek için, Blog URL' sini değiştirip, daha sonra yeniden Blog URL'sine dönmek şeklinde çözüm önerileri sunulsa da bloğumu kaybetme riski yüzünden bunu yapmak istemedim. Zaten bu konularda derin bilgisi olan biri değilim. Çoğu şeyi deneme yanılma yöntemi ile kendim öğrendim. Yine aynı yöntemle, şansın da yardımı ile bakın  sorunu nasıl çözdüm:



Sırası ile, Tasarım> Ayarlar>Temel sekmesinden  yola çıkarak  açılan sayfada, en üstte bulunan Blog Başlığı bölümündeki ''düzenle'' yi tıklayın. Buradan, blog başlığınızı  değiştirin.



 Bu değişiklik geçici olacağından her hangi bir sözcüğü başlık yapabilirsiniz. Değişikliği kaydedip ana sayfanıza bir bakın bakalım. İzleyicilerinizi karşınızda göreceksiniz. Sonra değişiklik yaptığınız sayfaya geri dönüp, blog başlığınızı tekrar eski haline getirin. İşte sorununuz çözüldü; geçmiş olsun!


29 Haziran 2014 Pazar

Yaz Şıklığı

''Şıklık mı rahatlık mı?'' diye sorarsanız, her ikisi de derim.


Begonvilli Ev


Begonvilli Ev



Begonvilli Ev

Begonvilli Ev




Love cats

Love cats, begonvilliev tarafından Polyvore üzerinden




27 Haziran 2014 Cuma

Badem'le Sabah Yürüyüşümüz

Biz bugün kızımla;
sabahın erken saatlerinde çok güzel bir yürüyüş yaptık.

 Bu yollarda yürüdük,




 Bu keçi çobanı tatlı ihtiyar kadınla selamlaşıp şakalaştık,

Yol kenarlarında bu yabani bitkileri gördük,





Hemen yolun yakınındaki bu harika çam ormanının kokusunu aldık
 Ve evimize döndük.


Şimdi söyleyin bana; bu mutlu köpek bakışı değil mi:))

O bakışlar için tüm emeklerim helal olsun, canım kızım benim...

26 Haziran 2014 Perşembe

Tükürük Bezi Taşı



Daha önce ne duymuş ne de görmüştüm.

Başıma gelince öğrendim. Bakın neler oldu;
Üç gün önce boynumda, sağ tarafta, çene altında bir şişlik ve ağrı ile başladım güne. Yutkunma zorluğu ve ağzımı açamama durumu vardı. Ee biraz korktum, çünkü uzak bir akrabamızı boğazındaki şişlikle başlayan çok eziyetli bir süreçten sonra kaybetmiştik. Neyse uzatmayayım, o gün ''of!puf!'' larla geçti. Baktım ertesi gün çene altındaki kitle büyüyor ve ağrı da artıyor, korkum iyice arttı. Hemen  iyi bir hekim arayışına girdim. Malum bu çevreyi iyi tanımıyorum. Antalya'da olsak sorun değil.  Artık, bıktırıcı araştırmalar, gerekli gereksiz pek çok tetkik beni bekliyordu. Bir de  kötü  bir sonuç olasılığı..  Bu arada ben açım, su dahi içemiyorum. Beynimde 40 türlü olumsuz düşünce dolaşıp duruyor. Eşimi düşünüyorum, kızlarımı, Minik'imi düşünüyorum. Onları kimlere emanet ederim, yoksa sokaklara mı düşerler? Delireceğim. Bu arada Biber'i sevgili eski komşum Emine Hanım'a, Jane'i Sezoş'a veririm diyorum ama Haylaz Colette ortada kalıyor. Köpek kızlarım ve yaşlı Minik'im hepten zordalar. Badem yıllarca çile çektikten sonra şimdi  mutluluğu buldu. Cins değil diye kimse almaz. Kuyruk hiper aktif, kimse istemez. Minik yaşlı, onu da istemezler.. İşte böyle düşüne düşüne aklımı kaçıracağım. Ertesi gün mutlaka doktora gitmeliyim diye bir uzmandan randevu aldım. Muayene saati gelene dek biraz dinlenmeye, başarabilirsem uyumaya çalışayım dedim. Ağrım belki biraz azalır diye bir aspirini suda eritip içtim. Bu arada ben ilaç içmekten nefret ederim. Ezbere ağrı kesici falan asla almam. halimi anlayın artık. Daha sonra bir 20 dakika kadar uyumuşum. Uyanınca gördüm ki, boğazımdaki ağrı ve şişlik daha bir  zorlayıcı olarak devam etmekte. İşte tam o anda hafifçe öksürdüm galiba ve ağzıma tık diye sert bir parça geldi. Önce dişim kırıldı sandım ama dişlerimde sorun olmadığını görünce çok şaşırdım. Evet bu taş  görünümlü sert parça boğazımdan çıkmıştı. Olayın ardından Antalya'daki tanıdık bir uzmandan bilgi aldım.

Meğerse tükrük kanallarında taş oluşabiliyormuş. Bu taşlar zamanla kanalı tıkayıp oradaki dokuların şişmesine ve ardından da iltihaplanmasına neden oluyormuş. Pek çok durumda ameliyatla çıkartılması gerekiyormuş ama tahmin edeceğiniz gibi hassas  ve zor  bir ameliyat. Neyse ki benim taşım kendiliğinden düştü. Üç gün boyunca neler çektiğimi anlatamam. Ertesi sabah yani şu an şişlik  biraz küçülmüş. Bu taşlar yüzde yirmi olasılıkla yine oluşuyormuş. Umarım  tekrar oluşmaz. Bu  sabah hastalanalı beri ilk kez düzgün bir kahvaltı yaptım ama hala ağrım var. Yine de eşimle espriler yapıyoruz. Diyorum ki;
''Bunca acı çekmeme karşın şöyle minik bir pırlantam olsaydı bari. Şimdiye dek hiç kıymetli bir taşım olmadı ama ne gezer, kötü görünümlü, pütürlü bir çakıl taşım oldu. '' Şaka bir yana değerli taşlara falan pek düşkünlüğüm yok. İlla ki istesem mutlaka olurdu, cidden önemsediğim şeyler değiller.
Ben yaşadım, sizler yaşamayın, aklınızın bir köşesinde olsun, olur da karşılaşırsanız panik yapmayın diye  paylaştım. Sağlıklı , harika günleriniz olsun.

24 Haziran 2014 Salı

Kedili Yastık ve Jane Hanımefendi

Bloglarda ve bayıldığım Pinterest'te  harika yastıklar görür de özenmez miyim.

Her ne kadar aylardır ellerimin ince ayarları bozulmuş olsa da, şöyle cici, renkli bir yastık yapmak istedim.

Kedi deseni için biraz gezindim. Orijinal desen burada
Ben daha renkli ve dikdörtgen olsun istedim.

Ancak bitirinceye dek neler çektim anlatamam. Jane Hanım yüzünden..

Kumaşların üzerinde yattı, yuvarlandı. Yapmadığı şımarıklık kalmadı.

Bitince de böyle poz verdi.  ''Ben daha güzelim'' dercesine.

23 Haziran 2014 Pazartesi

Huzur İçinde Uyu Anneliese!

Köpeğimle yürüyüş yaparken, köy yolu  trafiğinin yoğunlaşması ile, mezarlığın bitimindeki patikaya sapıverdim. Bu kısımlarda yolun iki yanında sadece bodur çam ağaçları, fundalıklar  var. Bir de yolun solunda  kaba saba dikenli tellerle çevrili köy mezarlığının kullanılmayan bölümleri, yol boyunca 500 metre kadar devam eder. İşte orada, mezarlığın  en uzak köşesinde, çalıların, otların arasında neredeyse kaybolmuş, hafif yan yatmış tek başına bir mezar. Mezar taşında minicik haçı ile şöyle yazıyor:
Ruhe in frieden''  Huzur içinde uyu



Anneliese, 1933 yılında doğmuş, 2003 yılında bu köyde ölmüş. Muhtemelen  Alman ya da Avusturyalı. Köye hangi yıllarda gelmiş? Ailesine ne olmuş? Köylülerle ilişkileri nasılmış? Bunları şimdilik bilmiyorum. 

Bildiğim şu ki; bu köye gelip yerleşen, daha doğrusu yılın  bazı aylarında burada yaşayan farklı uluslardan insanlar var. Turist olarak gelip buraları gören, sonra da doğadan ve tabii ki, sebze meyve bolluğundan etkilenen pek çok yabancı buralardan bir ev edinip yarı zamanlı olarak yaşıyorlar. Köylülerle ilişkileri şöyle böyle. Kendilerini  sevdirmek için çok çaba gösterenler, Türkçe öğrenenler var. Doğaya saygılı, temiz, tertipli insanlar. Köylülerin  gözünde hepsinin ortak bir adı var: Gavur. Hatta biraz özelleştirilip, satın aldıkları ya da kiraladıkları evin sahibinin adı ile; Amet'in Gavuru, Hüseyin'in Gavuru diye adlandırılıyorlar. Çoğu da yaşlı insanlar. Zamanla sağlık sorunları artınca kendi ülkelerinin sağladığı tedavi olanaklarını burada bulamadıkları için geri dönmek zorunda kalıyorlar. 
İşte Anneliese de onlardan biri olmalı. Ancak o geri dönememiş. Buraları çok sevdiğinden midir, yoksa  yakınlarının cenazesini götürme külfetinden kaçınmalarından mıdır, buraya gömülmüş.
Buraya kadar neyse ama mezarlığın en uzak köşesinde, böylesine yalnız, böylesine  hüzünlü bir görüntü içimi acıttı. Belli ki gömüldüğünden beri bir kişi bile gitmemiş oraya. Bu mezara ulaşmak şu an için öyle zor ki; o çalıları, dikenleri aşıp mezarı temizlemek isterdim ama bu  benim için imkansız. Yol tarafında ise paslı dikenli teller var. Şöyle kazma kürekle girişecek, güçlü kuvvetli  genç insanların  yapabileceği bir iş bu. 

Anneliese  Machnik'i biraz internetten araştırdım. Öleli 11 yıl olduğu için  belki izlerini bulurum diye. Avusturya kökenli pek çok Machnik'e rastladım. Bunların içinde  ön adı Anneliese olanlar da var ama bizim köyün Anneliese'si olmadıklarını anladım. İlk fırsatta köyün orta yaşlılarından  onun hakkında bilgi toplayacağım.

Günlerdir Anneliese'nin mezarı gözümün önünden gitmiyor ve dilimde de şu sözcükler: ''Ruhe in frieden''

22 Haziran 2014 Pazar

Rubi Kırmızısı Gül

Yeni eve taşınınca, bahçe duvarları ve çit yapılır yapılmaz ilk işim  begonvil ve gül fideleri satın almak oldu.

Şimdi bile bahçe düzenlememiz bitmiş değil. Hatta gerçek bir düzenlemeye başlamadık. Amacım, dikim mevsimi geçmeden begonvillerimi ve güllerimi  köklendirmek,  sonbaharda bir profesyonelden  peyzaj konusunda yardım alıp, gerekirse yerlerini değiştirmekti. Begonvillerin tamamı, güllerin de yüzde  sekseni  tuttular.
 Kırmızı kadife gülü çok istiyordum. Ancak benimkiler böyle rubi kırmızısı güllermiş.


Bunlar dışında, bolca pembe, turuncu, sarı, beyaz gülümüz oldu. Artık bir dahaki gül dikme sezonunda  çeşitlerimizi çoğaltacağız.

21 Haziran 2014 Cumartesi

Kabak Çiçeği Dolması

Denemeğe değer.

Ben de ilk kez yaptım. Bahçemde bu enfes kabakları yetiştirdim.

Bolca da çiçek açtılar.


Ve böyle bir yemek oldular
Pirinç, kıyma, soğan, sıvı yağ, salça, kara biber, kırmızı biber, maydanoz, nane ve irice kıyılmış iki diş sarımsakla hazırlanan iç, bir kaç dakika sıcak   suya bırakılan kabak çiçeklerine özenle doldurulup çiçek uçları  kapatılıyor. 
Afiyet olsun.

20 Haziran 2014 Cuma

Güzeller Güzeli Tırtıl

Doğa seni ne de güzel süslemiş... Belli ki taze semizotları ilham vermiş o harika kostümüne:) Özenle çizgiler, benekler yapmış büyük usta. Çok güzelsin çook.  Bahçemize hoş geldin:)

18 Haziran 2014 Çarşamba

Begonvilli Ev Halleri

Yakınlarımızdaki dere

Bizimkilerin bir kısmı

Sebzeler bahçemizden

Bizim ufaklıklarla, dere kenarından topladığımız taşları boyadık. Böyle renkli  kapı stoperlerimiz oldu.




Daha sonra kendimizi bu  enfes keklerle ödüllendirdik. Bu kez keklerimizin içini  kakaolu krema dolgusu ile doldurup  kalan krema ile de üstlerini süsledim. 

 Kısaca tarif edeyim: 
12 cup için 2 büyük yumurta bir bardak elenmiş un, yarım paket kabartma tozu, yarım çay bardağı sıvı yağ, bir bardaktan azıcık eksik  şeker, vanilya, yarım çay bardağı süt, kakao, bir çay bardağı iri çekilmiş fındık.
Kreması için: 1 bardak süt, iki kaşık buğday nişastası, bir kaşık  tereyağ, kakao ve bir kaç kaşık şeker. 

Yapılışı: Önce sıvılar çırpılacak. Diğer malzeme  eklenip, karıştırılacak.Kek kağıtlarının 3/4'ü dolacak şekilde  paylaştırılacak. 180 derecede 30-35 dakikada pişirilecek.
Kreması için: Önceden pişirilmiş ve soğutulmuş süte biraz şeker, nişasta, kakao karıştırıp iyice çırpılacak ve koyulaşıncaya dek pişirilecek.  Ocaktan alınınca pastörize tereyağı eklenip  karıştırılacak.Soğuyan krema,  pişirilip soğutulmuş keklerin ortalarına  krema sıkma  aparatının düz ucu kullanılarak  biraz doldurulacak. Kalan kremayı  üstünü süslemekte kullanabilirsiniz.
  Sizlere Minik'le hoşça kalın diyoruz. Selamlar, sevgiler Begonvilli Ev'den.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Ve İşte Ailenin Yeni Üyesi

Kurt kız Kuyruk Hanım'ı tanıştırayım;
Kendisi  beş aylık, bize üç ay önce geldiğinde sarkık kulaklı, şapşal suratlı bir bebekti:)  Adını bizim torunlar koydular.


Şimdi ise büyüdü, koca kız oldu. Otur, bekle, yat komutlarına uymayı öğrendi ancak  bir kaç saniye  sonra kalkıveriyor:) Sabırsız ve hiper aktif.

Onlara ait bölüm o saatte fazla güneş aldığı için sebze bahçesi kısmına bağlamıştım. Kabakları ve kadife çiçeklerini halletmiş:)

Öyküsü şöyle:Annesi saf kan bir Alman çoban köpeği olan Mira. Oğlumun köpeği.

Bir gün  sokaktan bir  arkadaş ediniyor ve nasılsa bahçeye giriyor bu çapkın delikanlı. Daha sonra Mira'nın dört yavrusu oluyor. Üçüne yuva bulunuyor ama bizim Kuyruk'a  düzgün bir  talip çıkmıyor.. Olanları da bizim gözümüz tutmuyor. Badem'i  evlat edinmek için çok önceden söz vermiştim zaten. Ellerimin durumu malum. Ayrıca biliyordum ki Kurt kız  bir kaç ay sonra kocaman olacak ve ben onun enerjisine yetişemeyeceğim. Ne var ki güvenemediğim insanların  onu almalarına da gönlüm el vermedi. Böylelikle aileye katıldı ve Begonvilli Ev'e yerleşti. Korktuğum  durumlar aynen oldu. Çok hareketli, çok güçlü, enerjisi çok fazla. defalarca beni düşürdü, sol elimi sakatladı. Yine de onu çok seviyorum.

13 Haziran 2014 Cuma

Yaz ve Deniz Temalı Dokunuşlar

Taşınma, yerleşme telaşından ve ellerimin durumundan dolayı  el işleri yapamıyorum. Ancak özenmiyor da değilim.
Yaz kendini hissettirmeye başlayınca şöyle yaz ve  deniz temalı bir şeyler yapmak geldi içimden. Dekorasyon dergisinde gördüğüm bir yastıktan esinlenerek bu yastığı boyadım.

Malzemeler: Şeker çuvalı, yıkanabilir kumaş boyası ve elyaf.




Mutlu hafta sonları..