31 Ağustos 2014 Pazar

Begonvilli Ev Halleri


Bahçe katının yenilenmesi sürüyor. Çok şükür ki şu an böyle değil. Neredeyse tamamlandı.



Bu arada mutfağımız tam kapasite çalışıyor. Ekmeklerimiz kabarıyor. Çay saatlerimiz atlanmıyor.





Sarı begonvilleri Kova'cığım için tekrar görüntüledim.


Bahçemizin ilk zeytinlerini topladık.  Zeytin fidanları dikileli henüz altı ay olduğu için ancak bu kadar oldular.


Evde büyük bir telaş var ama yine de keyif çatanlarımız eksik değil:)




Begonvilli Ev'den sevgiler, selamlar..

29 Ağustos 2014 Cuma

Begonvilli Ev'den Dostlara Selam Var!

Bahçe katının yenilenmesi sürerken;

biraz yorgunluk, biraz sinir harbi..

Ve sevgili dostlar unutulmuş değilsiniz.

Az kaldı, şimdilik bahçemdeki güzelliklerle sizlere bir merhaba diyeyim, sonra tekrar  görüşeceğiz:)

Begonvillerimiz  gün geçtikçe gelişip harika renkleri ile moral veriyorlar.









Ve diğerleri





Bu sevimli kurbağa semizotlarının yanında gölge bir yer bulmuş.


Ancak beni görünce korktu, fide kutusuna tırmanmaya çalıştı! Ben hiç sana zarar verir miyim, kurbağacık:)

24 Ağustos 2014 Pazar

Bahçemizdeki Yaşlı İncir Ağacının Kaderi

Bu evi satın alınca bahçenin köşesinde pek bir mahzun duran incir ağacını görüp sevinmiştim.


Çünkü eşim de ben de inciri çok severiz.

Oldukça bakımsız görünüyordu. Diğer bir kaç ağaçla birlikte bahçevanın şefkatli ellerine emanet edildi. Dibi kabartıldı, gübrelendi.

Neyse, zaman geçti, dalları minik yeşil incirlerle dolup taştı. ''Acaba şu yenmeyen yabani incirlerden mi?'' diye şüphelenildi. Derken bir ay önce mor meyveleri olgunlaşmaya başladı. İlk meyvesini koparıp tadına bakınca sevindik; enfesti.



Sonra bol bol incir topladık ama birden incirlere bir hastalık bulaştı. Olgunlaşamadan bozulup  ekşidiler. Çok kötü bir koku ve görüntü kirliliği oldu. Bahçeyi temizlemekte zorlandım. Sinekler, arılar o bölümü işgal ettiler. Sağdan soldan bu ağacı söktürmemiz tavsiye edildi.  Yine de o ilk meyvelerinin nefaseti hep aklımızdaydı. Ayda bir kaç kez gelen bahçevana  sorduk ne yapmamız gerektiğini. Ağacın söktürülmesi fikrine karşı çıktı. Zamanı gelince gençleştirme budaması ve incir sineği ilacı ile  sorunun çözülebileceğini söyledi. Sevgili ağacımızın bozuk ve kirlilik oluşturan meyveleri de neredeyse bitti. Ondan vazgeçmemeye karar verdik.

Not: Bu evin bizden önceki sahiplerinin soyadları Feige imiş. Yani incir:) Alman çift Feigeler'i de sevgiyle anıyoruz.

(Pek de güzel olmayan) Bir Köy Masalı


Bir varmış bir yokmuş.. Her sabah güne başlarken yalnızca kendine ve sevdiklerine değil tüm iyi, merhametli insanlara iyilikler ve güzellikler dileyen biri varmış. Diğerlerine de akıl fikir dilermiş. Dünya daha yaşanılası olsun, insanlar kadir kıymet bilsin, yaratılan her şeyi sevip saysın, her canlıya, her varlığa yaşam hakkı tanısın, güzellikler korunsun, çoğaltılsın, kötülükler yok edilsin diye dua eder, hep bu ilkeleri doğrultusunda yaşarmış. Emeğe saygı duyulsun, insanlar varsıllıkları ile değil ruh güzellikleri ve erdemleri ile baş tacı edilsin, anne babalar  çocuklarını  çok sevsin, onları dürüst, güzel insanlar olarak yetiştirsin, hırsların ve kötülüklerin cehenneme çeviremeyeceği bir toplum düzeni olsun istermiş. Var gücü ile uğraşmış; kendince iyilikler, güzellikler oluşturmaya çabalamış.  Bu arada nelerle  savaşmak zorunda kaldığı yazılara sığmazmış..

Bir gün gelmiş bu hatun kişi yorulduğunu anlamış. Biraz da hasta olmuş, bitip tükenmeyen dünyevi işlerden.. Peki ne yapmış? Vaz mı geçmiş. Hayır! Nefes aldığı sürece doğru  bildiğini yapacağını, tek başına olsa dahi bu yolda yürüyeceğini biliyormuş.

Not: Bir süredir köyün biraz ilerisinde çalıntı kabloları yakıp içindeki bakırı çıkaran bir takım karanlık tiplerle uğraşıyorum. Burası ormanlarla çevrili bir köy. Gerekli şikayetleri yaptım. Daha önce büyük yangınlar atlatmış  köyde  ne yazık ki bu tür olaylara tepki gösteren yok. Yetmezmiş gibi çevreyi kirleten, ormana acımasızca zarar veren, üreme zamanında kuşları vuran, yavru tilkileri öldüren insanlar var:((

21 Ağustos 2014 Perşembe

Bendeki ''usta'' fobisinin nedenleri

Bu tür yazılar yazmayı sevmiyorum, çünkü;
anlatacaklarım hiç de iç açıcı değil.
Sinir bozucu, nefret uyandırıcı,
ama...
Hepimizin karşılaşabileceği, toplum olarak yaptırım gücü oluşturarak üstesinden gelebileceğimiz bir sorun.

İşte bu yüzden yazıyor ve çözüm için görüşlerinizi almak istiyorum.
Usta  ünvanı ile çalışan, işlerini düzgün yapmayan ve davranışları ile insanları yıpratan bu kişileri nasıl eğitebiliriz? Bu bir devlet sorunu aslında, işte o nedenle çözümü zor. Ülkenin başındaki koca koca sorunların yanında bu nedir ki..

Ustalarla başım dertte dostlar.. İnanın sağlık sorunlarımın sık sık atak yapmasının bir nedeni de kendisini ''usta'' diye nitelendiren ancak bu ünvanı hiç mi hiç hak etmeyen insanlar. Hak edenler ve  iş ahlakı olanları tenzih ediyorum. Bu  benim şanssızlığım mı yoksa ülkedeki genel durum mu bilmiyorum.. Eğer genel durum böyle ise biz ulusça yanmışız. Usta sözcüğünün anlamı nedir? Kısaca, belli bir alanda gerekli beceriyi kazanmış, standartlara uygun iş üretebilen nitelikli insan olarak tanımlayabiliriz, öyle değil mi? Ayrıca bu insanların, disiplinli çalışma, önceden belirlenen iş programına uyma, müşteri haklarına saygı gösterme gibi özellikleri olmalı. Müşteri de emeğe ve çalışan haklarına saygı  gösterme, insanca muamele, ödeme planına ve anlaşma koşullarına uyma konularında dürüst ve titiz olmalı. Gelin görün ki burada benim karşıma usta olarak çıkanlarda hem mesleki yetersizlikler, hem de iş ahlakı yoksunluğu ve davranış sorunları var. Bir, hadi iki kişi  böyle olsa kötü şans diyeceğim ama bu güne dek bahçe duvarı yapımında, elektrik ve su tesisatı onarımında, sundurma yapımında, son olarak da bahçe katı mutfağının yenilenmesinde çalışan kişiler çok  büyük sorunlar  yaşattılar. İlk olarak düzenli çalışmıyorlar. Geliş gidiş saatleri belirsiz. Hiç haber vermeden ortadan kaybolup kendi kendilerini izinli sayıyorlar. İş için anlaştığımız ve ön görüşme  yaptığımız bir kaç usta da hiç gerekçe göstermeden iş başı yapmadı. Ayrıca yapılan işler kusurlu ve ayıplı denilecek özellikte. En kötü işleri çıkarmada, bahçe duvarını, bahçe giriş kapısını, garaj  giriş kapısını, çitleri ve bordürleri yapan usta!! ilk sırada. Daha işi yaparken belli olan bariz hatalarını asla kabul etmeden, anlatsam inanamayacağınız ukalalıklarla çalışmasını sürdürdü. İşine son vermek istedim ama benim güya ara düzeltici annem, ''başka usta nereden bulacağız, iyi kötü yapsın'' mantığı ile engel oldu. Sonuçta, gereksiz ve son derece kaba saba betonlarla dolu, bozuk bordürlü, çok kötü yapılmış demir kapıları, yamru yumru duvarları, hizasız çitleri olan bir bahçemiz oldu. Hak etmediği,  çeşitli hilelerle şişirilmiş ücreti  ödendi. İş süresince bu adama ve çalışanına anlaşmada olmadığı halde verilen yemek, çay, kahve, meşrubat hizmetlerinden söz etmem çok ayıp ama ortaya çıkan  işi görseniz neden üzüldüğümü anlarsınız. Şimdi bu son derece kötü  işler başka birine yeniden kırdırılıp yaptırılacak.  Maddi manevi kaybımızı düşünün.

Arkada köpeklerimi güneşten koruması için yaptırdığımız sundurmanın parasını peşin ödediğim malzemesi eksik ve yanlış gönderildi. Bir de demir ustası hatalı kesimler yapıp malzeme israfı yaptı. Onlarca Single ambalajlarını da yan komşunun arsasındaki çalıların içine atmış. Ben farkedince sadece güldü, gidip toplamadı. Yılan, akrep dolu çalıların içinde iki saat boyunca naylon ambalaj topladım.

Son olarak  bahçe katı mutfağı yenileniyor. Antalya'daki mobilyacıma mutfak dolaplarını yaptırdım. Ne var ki o da önceki işlerine göre daha kalitesiz bir iş çıkardı. Ona üzülmeye fırsat bulamadan  buradan bulunan bir fayans ustası, çok beğenerek aldığım geometrik pano desenli, oldukça pahalı tezgah üstü fayansları montaj sırasında kırdı. Çekiçle, keçe vb bir materyal olmadan tak tak yerleştirme yaparken anladım  yetersizliğini ama ben daha uyarırken iki pano kırılmıştı.

Daha önce yapıştırılanlarda da küçük bir parça kopmuş. Bir de ''bu küçücük bir kırık, önemsiz!'' demez mi... Özür dahi dilemeyen, ''özenince oluyor böyle kazalar, bir paket daha almalısınız'' diyen sözde ustaya tekme tokat girişmek geldi içimden ama elbette yapmadım ve işi bırakmasını, gerçek bir usta bulacağımı söyledim.


Tahmin edeceğiniz gibi çok kötü bir gece geçirdim ve sabah bağıra bağıra ağladım.  Bir kaç fayans yüzünden ağlamam size tuhaf gelebilir ama beni ağlatan asıl nedenler insanların iş  ahlakının olmaması. Şu an alt katta boyacı çalışıyor. Allahtan o  dürüst ve işinin ehli bir usta. Sabah iş başı yapınca mutfağı gördü, bir gün önce olanları tahmin etti, beni teselli etmeye çalıştı. Ne yazık ki son altı aydır ustalar yüzünden yaşadığım stres  nedeni ile makul ve mantıklı olamıyorum. Çok büyük haksızlıklara maruz kaldığımı düşünüyorum. Şimdi söyleyin lütfen; siz olsanız ne düşünürdünüz?

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Yabani Karanfiller




Kış  ve ilkbahar aylarında ormanda yaptığım yürüyüşlerde, orkideden yaban gülüne dek pek çok çiçeğe rastlamıştım.

Hiç biri beni bu yabani karanfiller kadar şaşırtmadı.

Mevsim yaz. En sıcak günleri yaşıyoruz üstelik. Bu sıcakta ormana girmek cesaret ister. Yine de sabah erken saatlerde Kuyruk rahatça koşsun diye ormanın eteklerine  gidiyoruz. Etrafta değil taze çiçek, ot bile yok. Hepsi sararmış, dikenli, çirkin bitki kalıntılarına dönüşmüş.

Ama bir kuytuda bu çiçekleri buldum. Yaprak ve çiçek formu karanfile benziyor. Koklayınca emin oldum; bunlar yabani karanfiller. Tohum  bırakmalarına engel olmamak için fazla toplamadım.

12 Ağustos 2014 Salı

Robin Williams 21 Temmuz1951 – 11 Ağustos 2014)


Seni hep gülümseyen yüzünle hatırlayacağım.

Bizi güldürdün, zaman zaman düşündürdün. Ancak içinde ne fırtınalar kopuyormuş ki, böyle bir tercihin oldu. Çok üzgünüm, çok...

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Köyde Ortalama Bir Gün


Hemen her sabah altı  gibi uyanıp güne başlıyoruz. Taze orman havası alarak, kuş cıvıltıları ve portakal çiçeği kokuları ile, hiç değilse  sekize dek  uyumak harika olurdu  ancak benim için bir hayal.  Çünkü kızlarım  bahçede  sabırsızlıkla  kahvaltı bekliyorlar.



 Buraya gelince yeni Begonvilli Ev’de daha kalabalık bir aile olduk. Minik, Jane, Colette ve Biber’e, annesi saf kan bir kurt köpeği olan üç aylık Kuyruk  ve daha önce yuva aradığım, arkadaşımın  sokakta bulup özel bir barınağa yerleştirmek zorunda kaldığı çileli Badem de katıldı. Badem üç yaşında. Kuyruk ve Badem’e bahçede  bir alan ayırdık. Bu arada Minik dışındaki tüm  kuyruklu dostlarımız dişi. Bu yüzden onlara topluca ‘’kızlarım’’ diyorum.




Sabah karınlarını doyurduktan sonra önce Kuyruk’u sonra da Badem’i  yürüyüşe çıkarıyorum. Yakınımızdaki çam ormanının kıyısına kadar gidip orada  biraz eğitim çalışmaları yapıyoruz.




Kuyruk çok akıllı ve şimdiden bir çok sözcüğü ve komutu anlar oldu.  Badem  gün geçtikçe  daha uyumlu oluyor.  Ancak  çileli günlerin  izleri olan  bir tedirginliği ve agresifliği var. Eve dönünce  onları serbest kalabildikleri alana bırakıp  sularını tazeliyorum. Sonra  bizim kahvaltı faslımız ve öncelikli işim ekmek yapmak oluyor. Köyde fırın olmadığı için kendi ekmeğimizi  kendimiz yapıyoruz. Bu arada denemeyenler için ekmek yapma makinelerini tavsiye ederim. Hem dilediğimiz tarz  taze mis kokulu ekmeklerimiz oluyor, hem de yapılma koşullarını bildiğimiz için içimiz rahat.  Daha sonra  ev işleri ve bahçe bakımı, konuk ağırlama  gibi işler oluyor.


Bu balkonda keyifli okuma, çay- kahve saatlerimiz var. 
Sevgiler, selamlar Begonvilli Ev'den.
Bekleriz efendim:))

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Blog Sayfanıza Nasıl Hareketli Resim Ekleyebilirsiniz



Sayfanıza bu tür hareketli resimler yüklemeniz hiç de zor değil.




Bunun için resmi farklı kaydedin. Luna Pic'e yükleyin.http://www160.lunapic.com/editor/

Yükleme tamamlanınca resmin altındaki seçeneklerden İmgur'a gidin ve cod alın. Aldığınız codu kopyala yapıştır yöntemi le postunuza ekleyin. Yalnız yazınızı yazdığınız, resimlerinizi eklediğiniz sayfa HTML formunda olmalı. Hepsi bu kadar. Keyifli paylaşımlar.

8 Ağustos 2014 Cuma

Sukulentlerin Çoğaltılması

Hem dekoratifler, hem de  bakımları kolay. Balkonda, terasta, bahçe düzenlemelerinde görsellikleri ile çok tercih edilir oldular. Özellikle bahçede doğal taşlarla yapılan  düzenlemelere çok yakışıyorlar.

Bunlar da benimkilerden bir kaçı.





Çoğaltılmalarına gelince;

oldukça kolay.
Bir kaç yaprağını alıp  minik bir kasede suya koyuyorsunuz.  Sadece dip kısmını. 

 Su eksildikçe tamamlamayı unutmayın, yoksa kurutursunuz.


Bakın bir haftada nasıl yavru sukulentleriniz olacak.

Sonra, torfla karıştırılmış yumuşak toprakla dolu  yayvan bir saksıya, zedelemeden dikin. Ana yaprağı koparmayın. Parmak uçlarınızla hafifçe dibini sıkıştırın. Saksının toprağı kurudukça az miktarda sulayın. Yarı gölge bir yerde büyütebilirsiniz.

Bu yöntem pek çok cins sukulentte işe yarıyor. Kolay gelsin..