19 Ekim 2015 Pazartesi

Mr Robot



Malum, ortalık diziden geçilmiyor. Tv dizilerinden söz ediyorum. Bu dizileri seyretmeye ne zamanım, ne de sabrım yetmiyor. Annemin bir kaç dizisi var. Bizde kaldığı günlerde epey sıkıntı oluyor. Doğrusu hatır için çiğ tavuk yenir dense de, dizi çekilmiyor. Tabii ki bu benim kişisel zevkim ya da zevksizliğim.  Keyifle izleyenlere sözüm yok. Zevkler tartışılmaz.

Öte yandan imrenmiyor da değilim. Benim de şöyle merakla beklediğim bir dizim olsa, keyifle izlesem diyorum. Derken efendim bugün gündüz saatlerinde bir dizinin ilk bölümüne rastladım. Acaba nasıl bi şey diye izlemeye başladım. ''Aaa, ilginç, dur bakalım nerelere gidecek?'' gibi kendi kendime konuşma halleri ile diziyi sonuna dek izledim. Her ne kadar ruhları bile duymasa da öncelikle senaristini, sonra yönetmenini, oyuncularını, her bi emeği geçeni tebrik ettim. Senaristinden başlamamın nedeni; konusu ilginç, ortamı ve olayların akışı ile harmanlanmış baş  karakterin (Eliot'nun) iç sesi olarak verilen konuşmaların son derece kayda değer olması. Ayrıca diğer bir başrol oyuncusu ile yaptığı diyaloglar da  öyle. ''Vay, ne konuştu ama!'' ya da ''Bu benim de gerçeğim!''  lafları eşliğinde tüm diziyi izleyiverdim,  hem de dikkatle. Çünkü, biraz dikkat, biraz sanal dünya ile ilgili bilgi gerektiriyor. Semra Teyze'nin izleyeceği bir dizi değil yani. Neyse uzatmayayım;
Gündüzleri bir şirketin siber güvenlik mühendisi olarak çalışan antisosyal ve az bi kafası bulanık süper zeki Eliot, çevresindekilerin nasıl bomboş liboşlar olduğunun farkındalığı ile sevdiği ve değer verdiği bir kaç kişiyi ayrı tutarak pek bi tiksinç bulur dünyayı.. Zaten geceleri farklı bir kişidir  yani  kanun dışı bir hackerdır kendileri. Ben de sakız gibi uzatarak anlattım  ama ne edeyim, bu dizi böyle anlatılır. Diziye adını veren Mr Robot ise  gizli bir hacker grubunun lideri. İlk bölümde  Eliot ile Mr Robot'un  yollarının nasıl kesiştiği, o enfes iç ses konuşmaları ve diyaloglar var. Yetmezmiş gibi dizinin bir  sahnesinde ''If you go Awey''i dinliyorsunuz desem ''dam üstünde saksağan'' demeyin, hiç de öyle olmamış. Enfes bir yorumla, cuk oturmuş. Ha, bir de minik bir köpekle ilgili bir kaç sahne var ki, beni can evimden vurdu.. Bilişim dünyası ile ilgim, tabii ki çok sınırlı ama bana bu diziyi ilgi ile  izlettiklerine göre,  ne diyeyim.. Aaa, evet, eminim benim de bir dizim oldu. Kaçmaz artık.. Dizinin  ıcığını cıcığını merak edenler yorulmasın ben baktım: Buraya Tık

22 yorum:

  1. Ben de senin gibiyim. Dizi izlemeyi sevmiyorum. Başlasam bırakıyorum :) O zaman bu diziyi ben de sevebilirim gibi hissettim :)

    YanıtlaSil
  2. benim evimde televizyon yok. çook uzun zamandır . misafirler bu duruma önce çok üzülüyor ama bol bol muhabbete zaman kalmasına memnun da oluyorlar. lakin bir dizim var ama . :) nisan da başlayıp 10 hafta süren. o dönem bilgisayarımdan izlediğim. ''game of thrones'' taht oyunları. herkesin bir dizisi olmalı. diziden diziye koşmak bence de doğru değil. hadi bakalım keyfini çıkarın. sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerekliliği tartışılır. Biz izlerken cidden seçerek izliyoruz. Bizim kriterlerimize göre içi boşlar çok ama çok fazla. Her ay düzenli olarak ödediğimiz yüklü paralara üzülüyorum çünkü pek çok kanalın yanından bile geçmiyoruz. Gerçekten de görüntü, ses ve içerik kirliliği almış başını gidiyor. Taht Oyunları not alındı. Bir fırsatını bulunca bakacağım. Bizden de sevgiler.

      Sil
  3. Ben de ne zamandır bırakmıştım..Sadece edilgen bir şekilde gözümü dikip bakmaktan sıkıldığımdan değil, o bolca göz süzen hatunlardan, gerdan kıran beylerden, kimden olduğu belli olmayan çocuklardan ve hangi bölümde kiminle aşka yelken açacağı belli olmayan tüm o karaktersiz karakterlerden sıkıldığımdan..Ama bakmalı bi şu diziye, bak merak ettim şimdi iyice...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben güncel popüler dizilere tahammül edemiyorum. Yabancı dizilerden aşırma olanlar bir başka sinir bozuyor, özgün olanlarsa yöresel kültürlerin içine ediyor. Çoğu insan, oyuncuları canlandırdığı karakter ile özdeşleştirecek kadar işi çığırından çıkarmış. Yazımda da belirttiğim gibi annem severek izliyor diye onun hatırına Kara Gül adlı diziyi açtım. Çığlık çığlığa bağrışan kadınlardan, sıradan bir olay gibi yansıtılan cinayetlerden, ikinci üçüncü eşlerden, gerçek annesini bilmeyen genç bir çocuktan, tüm bunlar olurken göz süzen, cilve yapan kadınlardan şoke oldum. Akşam vakti bahçeye de kaçamadım. Annemi kıracak bir kaç söz edemeden duramadım. Şimdi evinde rahatça izliyordur. Sonuçta hepsi ticari amaçlı yapımlar. İzleyenlere bir şeyler katmak, milletin kültür düzeyini yükseltmek gibi kaygıları olmasa gerek. Ayrıca bu bir sektör, ekmek yiyen pek çok insan var. Keşke iyiye güzele evrilme aracı olsa bu diziler.Çünkü izlemek için çok zaman harcayanlar var.

      Sil
  4. Jane' in gidişini okumak yüreğimi çok burktu. Keşke, hayatımız boyunca hep bizimle kalsalar ama olmuyor ne yazık ki!

    Yine de bir şeye çok eminim; Jane gittiği yerde mutludur ve tekamül yolculuğunda bir sonraki basamağa yani yeni hayatına hazırlanıyordur. Çünkü siz ona, onun bu hayatında öğrenmesi gerekenler için özel bir rehber oldunuz.Bu açıdan içiniz çok rahat olsun....

    Sevgi ve huzurla kalın

    Not: Uzun zamandır TV seyretmiyorum. Dizileri de bilmiyorum. Bildiğim; bu tarz dizi ve filmlerin içine aslında mevcut ama henüz gün yüzüne çıkarmak istemedikleri teknolojilerden, savaş ve kafa karıştırıcı gündemden fragmanlar koydukları.

    Google' ın yapay zeka merkezi olmak üzere dev yatrımlar yaptığı; çalışanlarının arasına yapay zeka ve insan bağlantısı kuracak ara bilimlerden uzmanları kattığı ve insanı robotlaştırarak yeni dünya düzeninin kurulmasına dönük çalışmalara destek olduğu çoktandır konuşuluyor. Hatta Stephan Hawking bile yapay zeka ve teknolojinin insanlığın sonu olabileceği uyarısı da olmuştu bir zamanlar.

    Bence diziyi bir de o gözle seyredin; belki ipuçları yakalama şansınız olacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh Nurdan Hanım! Bir avuç can, yaşamımda ne çok yer kaplıyormuş. Kedilerle, köpeklerle yaşamak benim hayat tarzım, bunu bilen biliyor. Eğer onlarla iletişim kurabilmeyi başarabiliyorsanız, sadece yeme içme, barınma gereksinmeleri için size bağımlı, sevimli yaratıklar olmadıklarını görüyorsunuz. Bunları sizin yerinize eksiksiz yapacak bir başka birine aynı yakınlığı göstermiyorlar. Onların da duyguları, korkuları, alışkanlıkları, kendilerine özgü davranış biçimleri var. Hiç biri diğerine benzemiyor. Bunu Jane'de net olarak gördüm. Ayrıca onun ailemize katılması planlanmamış, çok yüreğe dokunan bir öykü. Umarım dediğiniz gibi olur. Son anlarında bile ben okşarken kuyruk sallayıp mutlu olduğunu belli etti. Kalbimdeki yeri hiç dolmayacak.
      Uzun zamandır tv seyretmemenize şaşırmadım. Eşimle biz de oldukça seçici davranarak izlemeye değer bir şeyler bulmaya çalışıyoruz. Evet, bu tür dizi ve filmlerin ticari kaygılar dışında başka amaçları olduğunu kestirebiliyorum. Bir buz dağının minicik sivri ucunu görebildiğimizi düşünüyorum. Siber dünyada kim bilir neler dönüyor. Google'ın ve benzerlerinin sadece efendi efendi sanal hizmetlerini verip, şirketler grubunu devleştirmek gibi masumane hedefleri olduğunu düşünmek oldukça safdillik olur. İnsanı robotlaştırıp yeni dünya düzeni kurulmasına yönelik amaçlar sadece bilim kurgu yazarlarının aklına gelmiş olamaz. Her şey mümkündür. Diziyi izlerken bu kadar geniş kapsamlı düşünmediğimi itiraf edebilirim. İzlemeye devam edersem, ilerleyen bölümlerde çözeceğim ve yakalayacağım pek çok ipucu olacaktır. Sözünü ettiğimiz olasılıkları düşünerek böyle yapımları izlemek farkındalık yaratabilir. Okuduğum distopik kitaplar bende derin izler bırakırken aynı zamanda korkunun ecele faydası yok tezini doğrular; bu da öyle bir şey. Öte yandan gerçek yaşamın öyle bir ironisi var ki; dile getirilmesi acımasızca gelebilir. İnsan şuurlu hali ile kendine, çevresine, diğer canlılara bu kadar insafsız olabiliyorsa, yüz yıllar boyu bir arpa boyu yol almadan vahşetine devam edebiliyorsa robotlaştırılmış hali bundan ne denli kötü olabilir? Off bu çok uç düşünce oldu.Yine beni umutsuz olmakla, dahası umutsuzluk aşılamakla itham edebilirsiniz. İnsani değerleri yüksek, hatırı sayılır sayıda insanlar olduğunu elbette unutmuyorum. Onlar iyi ki varlar. Yoksa robotlaştırılmış toplumu yeğlerdim.
      Boyut ve içerik olarak asıl makaleyi aşan bir yorum yanıtı ile güncemde bir ilki yaşattınız.:) Sizin gibi takipçilerim olması beni mutlandırıyor. Sevgiler, selamlar.

      Sil
  5. Eskiden diziler de eğlenirdik ders çıkarırdık,örnek alırdık aile değerlerine dikkat çekilirdi maşallah geçen sezon evlilik dışı çocuklar bu yıl 2. eşler ! ana tema:(
    Ben netten filmler açıp alıyorum örgümü elime:)
    Duru'cum doğunca tek ilgimiz ondaydı epeyce TV aklımıza gelmedi Diyarbakır da şimdi İzmir'imdeyim rahatça izliyorum . sevgiler canım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, katılıyorum. Örneğin 1980'lerin sonlarında Bizimkiler dizisi vardı. Teknolojik olanakları çok daha kısıtlı , senaryo ya da diğer altyapı koşullarında eksik ve yanlışlıklar olsa da öğretici, eğitici yönleri olan bir diziydi. Rahatsız edici boyutlara kaymıyordu. Şimdi cidden izleyicisine travma yaşatan diziler var. İzmir'e dönmenize sevindim. Bizden de sevgiler.

      Sil
  6. Bu dizi eşimin favorisi . Bir paylaşım sitesinden indirip izliyor. Sürprizlere açık olun komşum ilerleyen bölümlerde . Benden söylemesi !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sürprizler olacağını tahmin ediyorum. Ayrıca rahatsızlık duyduğum içerikler de var. Az önce sevgili Nurdan Hanım'ın yorumuna yanıt olarak uzunca yazdım bir kısmını. Yine de izletecek kendini. Beyefendi de merakla izliyorsa, farklı ve merak uyandırıcı olduğu kesin.

      Sil
    2. Aklıma gelmişken , Tyrand ( Tiran ) rastlarsanız izleyin komşucuğum. İzlemesi çok kolay ama Orta Doğu gerçekleri bu kadar net ve yalın nasıl anlatılır derken kaptırıp gidiyorsunuz.
      Games Of Thrones ( Taht Oyunları ) da müthiş !

      Sil
    3. Tamamdır, not alındı. Keşke zaman bulabilsem. Neyse ki tv yi internete bağlayıp geriye yönelik izleyebiliyoruz:)

      Sil
  7. Duymadığım bir diziydi, merak ettim. Geçen yıl bu zamanlar eşimle breaking bad'i büyük bir ilgiyle izlemiştik. Yine öyle heyecanlı ve merak uyandırıcı bir dizi bulsak da izlesek deyip duruyoruz hala...))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelen yorumlara bakınca kendimi dizinin reklamını yapıyormuşum gibi hissettim ama amacım bu değil tabii ki. Sadece bende bıraktığı etkiyi sohbet eder gibi aktarmak istedim. Evet ben izlemeye devam edeceğim, bakalım göreceğiz. Breaking Bad'i izlemedim ama bakarız. İşte blogger olmanın avantajları, birbirimizi haberdar ediyoruz:))

      Sil
  8. ''game of thrones'' taht oyunlarını izledim; 50 bölümdü. tavsiye ederim.
    "bay robot" u izlemeyi düşünüyorum.
    sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Taht Oyunları'nı cidden merak ettim. Bizden de sevgiler, selamlar..

      Sil
  9. Sevgili İsmet Hanım;Yorumunuzun hemn altına yazmak istedim ama nedense yanıt bölümü açılmadı onun için buradan ediyorum.

    Öncelikle, verdiğiniz yanıt için çok teşekkür ederim. Bu hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inananlardanım. Bazı yasalarını çözdüğümüz, bazılarını ise çözemediğimiz müthiş bir evrensel yasa dizini ve sistematiği var. İnsan; içindeki öz nedeniyle tüm bu yasalarla birebir bağlantılı ama 3 boyutlu aklı hepsine idrak edemiyor. Oysa tüm bu potansiyeli DNA' larında ve bilinç altında saklı.

    Yaşadığımız hayatlarımızda bizde saklı olanları bulmak, uygulamaya koymak ve böylece evrensel yasa ve özle uyumlanmak zorundayız.Bu nedenle insanların robotlaştrrılması tüm bu realiteyi silmek demek; o nedenle yorumunuzun o kısmına katılamadım.

    Yorumunuzda bahsettiğiniz türden insanlar işte o robotlaşan; köleleşen, bencilleştirilen, bilgiden mahrum bırakılarak yozlaşan insanlar. Tüm insanlığın öyle olduğunu düşünsenize??? Korkunç....

    İnsanoğlu olarak bedenendiğimiz bu alemde; dünya ve evrene uyumlanma yeteneğimizi elimizden alacak o tür gelişmelere karşı ben çok mesafeliyim. Bu yeteneğimizin elimizden alınmasına dönük her gelişime karşı son derece hassas olmak zorundayız.

    Bu konular çok derin ve yazıya dökülmesi zor. O nedenle uzatmayayım. Son olarak, evrensel tekamül yasalarına uygun olarak dünyada bedenlenen her canlının (mikroplar, hayvanlar dahil olmak üzere) geldiği bu hayatta ona rehberlik edecek ve ihtiyacı olanı verecek ortama girdiğine inanıyorum.

    Hayatımıza giren her canlının bize aynalık ettiğine ve ya rehberlik ettiğine ya da sizin rehberliğiniz ile geliştiğine de inanıyorum. Başkalarına saçma gelse de bu böyle.O nedenle Jane için hissettiklerimi samimi olarak yazdım size....

    İnsanların robotlaştığında neler olabileceğine dair bir filmi de size tavsiye edeyim. Colin Firth' ün başrolünde oynadığı " The Agent" filmini izlerseniz tek bir sinyal ile robotlaşan insanlara neler yaptırıldığını izlediğinizde demek istediğimi daha rahat anlayacaksınız.

    Sevgi ve selamlarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nurdan Hanım:)) Panik yok! İnsanların robotlaştırılmasına sıcak baktığımı mı düşündünüz:}Demek ki ben düşüncelerime duygularım da karışınca dile getirmekte başarılı olamıyorum.
      Evet ben de evrenin yasalarının ve işleyişinin çok çok azını çözdüğümüze ve adına yaşam dediğimiz olgunun düşündüğümüzden çok daha fazla boyutlu olduğuna inanıyorum. İnsanlığın böyle bir sona ulaşmasına nasıl olumlu bakabilirim? Demek böyle anlaşıldı yazdıklarım. Zaten gereğinden uzun olan yanıt yazımın bu konu ile ilgili bölümünde, fazla detaya inmeden herkesin anlamak istediği şekle açık bir ifade kullanmışım.
      İşte yazdıklarım:
      ‘’İnsan şuurlu hali ile kendine, çevresine, diğer canlılara bu kadar insafsız olabiliyorsa, yüz yıllar boyu bir arpa boyu yol almadan vahşetine devam edebiliyorsa robotlaştırılmış hali bundan ne denli kötü olabilir? Off bu çok uç düşünce oldu.Yine beni umutsuz olmakla, dahası umutsuzluk aşılamakla itham edebilirsiniz. İnsani değerleri yüksek, hatırı sayılır sayıda insanlar olduğunu elbette unutmuyorum. Onlar iyi ki varlar. Yoksa robotlaştırılmış toplumu yeğlerdim.’’

      ‘’ İnsani değerleri yüksek, hatırı sayılır sayıda insanlar olduğunu elbette unutmuyorum. Onlar iyi ki varlar. Yoksa’’ bölümünü gözden kaçırmışsınız. Burada anlatmaya çalıştığım, insanlığın gidişatından duyduğum kaygı. Gerçekten de insanoğlunun yapısında nasıl bir kodlama hatası var ise, dünyada çocuk istismarcıları, tecavüzcüler, acımasızca öldürebilenler, başka yaşamlara hiç saygı duymadan her türlü kötülüğü yapabilenler hiç de az değil. Yaşamı çekilmez kılan bu kötülük odaklarının yetilerini, güçlerini, iyiliğe yönlendirebilsek, onları kötülük yapamaz hale getirebilsek hiç de fena olmazdı. Ben ancak buna sıcak bakabilirim. Yazdıklarımdan, tüm insanlığın yok olması anlamındaki robotlaştırma fikrini benimsediğim sonucunun çıkarılması beni üzer. Bizden de sevgiler.

      Sil
  10. Gerçekten ilginç bir diziye benziyor. Ben severim bu tarz şeyleri. Ama sanırım uyduda yok :(( Biz de öyle çoook televizyon izlemiyoruz. Bu nedenle ücretli yayın kanallarına bulaşmadık hiç. Uydudakiler yetiyor da artıyor zaten. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnternetten izleyebilirsiniz. Bence iyi yapmışsınız. Seçenekler çoğaldıkça karar vermek zorlaşıyor. Zaten zamanlar kısıtlı. Bizden de sevgiler.

      Sil

Beğeni ve görüşleriniz benim için çok değerli. Yürekten teşekkürler.