Diğer sanatçı ise üç yıl önce 44 yaşında sirozdan yaşamını kaybeden Atilla Kaya. Doğrusu pek tanımıyordum bu sanatçıyı. Evet adını ve müziğini duymuştum bir zamanlar ama unutup gitmiştim.Çok genç yaşta şöhret olmuş. O günün koşullarına göre büyük bir hayran kitlesi olduğunu videolarına yapılan yorumlardan okudum. Sonrası alkole olan tutsaklık, 35 yaşında siroz oluşu. Son zamanlarını gösteren videolar da var..Kalça kırığı nedeni ile koltuk değnekleri ile katıldığıı canlı yayında sohbet edip şarkı söylüyor. Bir kaç tv programına konuk edilmiş. 40 'lı yaşların başında süzülmüş yüzü ile sadece gözlerinden tanınacak bir görüntüsü vardı. Yüzünün her çizgisi yaşadığı acıları gösteriyordu.
Çok iyi anımsıyorum; 80'li yıllar arabesk müziğin altın yıllarıydı. Öte yandan 80'li yıllarda arabeskin yanı sıra piyanist şantör ekolü doğdu. Seversiniz, sevmezsiniz, dinlersiniz dinlemezsiniz, o apayrı bir tartışma konusu ama hala büyük bir dinleyici kitlesi olan müzik türleri her ikisi de. Taverna müziği sanatçıları diye de bilinen piyanist şantörlerin ilki olarak anımsadığım Ferdi Özbeğendir. O yıllarda duygulu sesi, güler yüzü ile tavernaların en sevilen eğlence yerleri olmasında rol oynamıştı. Sonra devamı geldi. Benim o pek ayırdedemediğim sesler, Arif Susam, Nejat Alp, Cengiz Kurtoğlu, Ümit Besen,Cengiz Coşkuner ve diğerleri.
Bir de dün akşamki nostaljik yolculuğumda beni hüzünlendiren Atilla Kaya.. Böylelikle ülkemize özgü bir taverna kültürü ortaya çıktı. Başrollerde piyanist şantör, şampanyalı, yanar döner meyve tabaklı, en damardan şarkılardan sonra aniden hareketli şıkır şıkır oynama modlarına geçilen eğlence türü...Klavye nağmeleri eşliğinde ''Hoş geldiniz ....Bey, şeref verdiniz ... Hanım!'' söylemleri ile, havada uçuşan kağıt peçeteleri ile hala devam ediyor mu pek bilemiyorum..
Ve tabii ki böyle bir ortamda müzik icra edilince alkolle tanışmak hatta fazlası ile haşır neşir olmak şaşılacak bir durum değil. Elbette bu ortamlarda çalışan her sanatçı alkol bağımlısı olur demiyorum ama alkol kullanımına teşvik edici koşullar olduğunu düşünüyorum. Kim bilir neler yaşadı, nelerle mücadele etmek zorunda kaldı Atilla Kaya. Şarkıları o yıllarda dillerden düşmemiş. Pek çok sanatçı tarafından okunmuş, filmlerde kullanılmış.
Ne var ki genç sayılabilecek bir yaşta 14 şubat 2008'de hayata veda etti.
Videoları izledikçe sanki bu hüzünlü yaşam öyküsüne yakından tanık olmuşum gibi hissettim. Çok etkilendim, içim acıyla doldu.. Toprağı bol olsun..
Eski ve unutulmuş bir ses; severek dinliyordum Atilla Kaya'yı. Ve şimdi yeniden hatırladım ve özlediğimi fark ettim. Teşekkür...
YanıtlaSilAtilla Kaya yı hatırlayamadım ama Kurtuluşun sesini dinledim özellikle keskin bıçağı(minik serçenin ona hediyesiydi) mükemmel yorumlamıştı mekanı cennet olsun.
YanıtlaSilteşekkürler canım