31 Ocak 2012 Salı

Ananaslı Pilav

Twitter'da harika bir site ile tanıştım: LEZZET YOLU
http://www.lezzetyolu.com/


Nefis ve uygulanabilir tarifleri, harika sunum önerileri ile vazgeçilmezlerimden oldu.

En son (dün) bu  pilav tarifini paylaşmışlar. DENEDİM, HARİKA OLDU.  Sevgili okurlarıma ulaştıramazsam çatlarım diye kendilerinden izin aldım ve şimdi bu tarifi paylaşıyorum.
 Ananaslı Pilav

  • Zorluk derecesi: Orta
  • Kaç kişilik: 4
  • Hazırlama süresi: 15 dk
  • Pişirme süresi:  15 dk
  • Toplam süre  :  30 dk
  • MALZEMELER
  • 1,5  su bardağı yasemin pirinç
  • 1 iri havuç
  • 2 adet yeşil soğan
  • 2 yemek kaşığı tereyağ
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 3 dilim 1 cm kalınlığında dilimlenmiş ananas
  • 1 küçük çaybardağı kuru üzüm
  • 1 küçük çaybardağı iri kıyılmış ceviz
  • 1 çay kaşığı zencefil
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  •  Farklı bir pilava ne dersiniz? Ananas çiğ tüketildiğinde harika bir meyve, kullanıldığı tatlı, yemek ve salatalara kendine özgü aroması ile farklı bir  lezzet katıyor… Bu pilavda kullandığım diğer malzemelerle birlikte nefis bir sonuca ulaştım. Merak edenler!  Hemen iş başına :)

    Ananaslı pilav nasıl yapılır?

    1-Pirinci yıkayın ve 1 saat kadar sıcak su ile ıslatın.
    2-Tereyağını ve sıvıyağı eritip hafif kızdırın, ince kıyılmış yeşil soğanları tencereye alarak 1-2 dakika kavurun.
    3-Kazınıp yıkanmış ve minik küpler halinde doğranmış havucu soğana ilave edin. Soğan ve havuç diriliğini kaybedene kadar 2-3 dakika daha soteleyin.
    4-Doğranmış ceviz ve üzümü ilave edin hep beraber 1-2 dk daha soteleyin.
    5-Pirinci sudan geçirin ve süzün, küpler halinde doğranmış ananas, zencefil ve tuz ile birlikte tencereye katarak bir iki kez karıştırın. 1,5 su bardağı sıcak su ilave ederek kısık ateşte suyunu iyice çekene kadar pişirin.
    6-Üzerine kağıt havlu serin ve 15 dakika kadar dinlendirin. Pilavınız hazır.
    Sıcak olarak servis yapın. Afiyet olsun :)

    TEŞEKKÜRLER LEZZET YOLU!

Çok şık keçe çanta ve keçe sepet


Bu harika keçe çantaya Pinterest'te rastladım.Üstelik fotoğrafı paylaşan sitede  yapım aşamaları bir güzel anlatılmış!

Yapılış aşamaları buradaTIK

Durun daha bitmedi!!!!

Bir de bu şık keçe  sepet var:)
Bu değişik formlu şık sepetin yapılışı oldukça kolay.  Yukarıdaki fotoğraf anlatıyor zaten ama yine de sitenin linkini veriyorum. Keçe sepeti buradan aldık:
The Blooming Thread

30 Ocak 2012 Pazartesi

Onur'un Fotoğrafları

Oğlumun fotoğrafçılık merakından söz etmiştim. Onca iş yoğunluğunda yeni edindiği hobisine zaman ve emek harcayarak bilgi ve becerisini oldukça ilerletti. Bir yandan kursa devam ediyor, diğer yandan hafta sonları köyleri, sahilleri dolaşıp teorik bilgileri pratiğe dönüştürüyor. Darısı başıma..







Daha fazlası burada!

29 Ocak 2012 Pazar

İlginç Mumlar








İlk bakışta mum oldukları belli değil ama bunlar, özel tasarım mumlar..

28 Ocak 2012 Cumartesi

27 Ocak 2012 Cuma

Sizin Çiçeğiniz Hangisi?



Hepsini severiz de bazıları bizim için özeldir, ''en sevdiğim çiçek'' deriz..

Kimi gösterişli, göz alıcı renkleri olan çiçekleri sever, kimi sade zarif kır çiçeklerini.

Bazılarının rengine, bazılarının kokusuna hayran kalırız.

Kimilerinin anısı vardır bizde ve o çiçekle özdeşleştiriveririz o güzelim anıları. İşte o yüzden, diğerlerinden farklı severiz onu.

Belki de bir sebebi yoktur ama çok severiz o çiçeği, Tam tersi de olabilir, pek çok nedeni vardır sevmemizin. Ruh dünyamızı yansıtıyordur narinliği, kırılganlığı ile.

Sevdiğimiz çiçek bir kaktüs bile olabilir, acıtacağı zarar vereceği sanılır ilk bakışta ama enfes  çiçekler açar, tıpkı görünüşü ile bizi aldatan sert görünüşlü muhteşem kalpli insanlar gibi..

Kısacası ''Sizin çiçeğiniz hangisi?'' diye sorulsa çok farklı yanıtlar alınabilir.

Hazır olun o zaman; soruyorum:
Sevdiğiniz, bayıldığınız çiçeğin fotoğrafını eklerseniz öğrenmiş oluruz. ''Ad your link'' bağlantısını tıklayıp, sevdiğiniz çiçeğin resmi olan herhangi bir web sayfasından kolayca ekleme yapabilirsiniz. Eğer karar veremiyorum diyorsanız  bir kaç resim ekleyebilirsiniz. Dilerseniz kısa bir açıklama yazısı da yazabilirsiniz. Doğrusu çok merak ediyorum:  kim hangi çiçeği seviyormuş. Başlangıç olarak ben  ekliyorum.

Not: Yorum olarak yazıp sevdiğiniz  çiçeği belirtirseniz  sizin adınıza ben de ekleyebilirim. Çiçekler arasında keyifli bir gezi yapmak dileği ile..


26 Ocak 2012 Perşembe

Harika Patchwork Yatak Örtüleri


Hepsi de benim sevdiğim tarz. Yani çok karmaşık modeller değil, basit kare ve üçgenlerle çalışılmış. Renkler oldukça yumuşak, pastel renkler.
Bu videoyu izledikten sonra yeniden patchwork çalışmalarına başlayasım geldi.

25 Ocak 2012 Çarşamba

Crochet at Bagonvilliev'de yeni koleksiyonumuz: Tığ İşi Yastıklar




Sevgili arkadaşlar, tığ işi yastık modellerinizi ''inlinkz'' bağlantısı aracılığı ile  ''crochet at Begonvilliev(tık)''  adlı bloğumuza ekleyebilirsiniz. ''Ad your link'' yazısına tıklayınca gerekli alanları  doldurup kolayca ekleme yapabilirsiniz. Eklediğiniz resme tıklayınca sizin sayfanız görüntülenecektir.

Bu Eğlence mi?

Dün Saba Tümer'in programını izlerken, hayvanat bahçesi reklamı izler gibi oldum ve bu yazımı yeniden paylaşmak istedim. Başta Saba Hanım'a ve hayvanat bahçelerinde, sirklerde eğlendiklerini sananlara sormak istedim:

BU EĞLENCE Mİ?

 Bu  hayvanlar,  bu  becerileri  edinmek  için  nelere  maruz  kalıyorlar biliyor  musunuz?

Bana  en  çok  acı veren durumlardan  birisi  de hayvanların  eğlence  amaçlı  kullanılması. Gerçek  bir  hayvan sever  ancak  kedisi  ya da  köpeği  ile  oynayarak  eğlenebilir.  Sirklerde, havuzlarda  yapılan  gösterilere  ve insanları  eğlendirme  amaçlı hayvan  istismarına  sonuna  dek  karşıyım. Hele  bir  de zevk  için  onların  dövüştürülmesine, birbirlerini parçalamak  zorunda  bırakılmalarına diyecek  söz bulamıyorum. Horoz  ve  köpek  dövüşleri, deve  güreşleri, boğa  güreşleri, insanlığın  yüz  karası  eğlence  yöntemleri...



Diyelim  ki  tersi  olsaydı  ve  insanoğlu mutasyon  geçirip  doğada  daha  geri  bir  konuma  düşseydi, hayvanlar  da evrimleşip  hükmedecek  duruma  gelseydi,  insanları  sirklerde  eğlence  aracı  olarak  kullansalardı  ne  hissederdik? Bu  hayal  ürünü  örnek  çok  tüyler  ürpertici  oldu  değil  mi? Ama  bizler  bunu  onlara  yapıyoruz  ve  insanlığımdan  utanıyorum  böyle  konuları  düşününce..




15 Ekim 1978'de Paris UNESCO Evi'nde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 4. maddesi ve 10. maddesinde konuya ilişkin şu hükümler bulunuyor:
"Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üreme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır,"
"Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır..."


Ama  gelin  görün ki hepsi  sözde  kalıyor. Dünyanın  hemen  her  yerinde  sırf  eğlence  amaçlı  hayvan  istismarları  var..Yapana  da , görmezden  gelenlere de, hele bir de reklamını yapanlara  yazıklar  olsun!

24 Ocak 2012 Salı

Demek 19 yıl oldu



Yiğitler bir kere, korkaklar her gün ölür demiştin!


Seni unutur muyuz..

19 yıldır bulunamayan failleri korumanın utancı o korkakları her gün öldürüyor olmalı.

Işıklar içinde uyu!

Çok tatlısın Uggie!

Türkiyede yakında vizyona girecek olan '' Artist'' adlı filmin en başarılı oyuncusu olarak  9 yaşındaki Jack Russell Terrier Ugglie gösteriliyor.

Asıl ilginç olan ise Uggie'nin bir barınak köpeği olması. Eski sahipleri çok hareketli olan Uggie'yi barınağa terk etmişler. Şu andaki sahibi ve aynı zamanda eğitmeni ile tanışması bu barınakta olmuş. Biliyorsunuzdur, Amerika'da  barınakta  belli bir süre tutulan köpekler sahip bulamazlarsa uyutuluyorlar.  Eski sahipleri, şimdi Uggie meşhur olunca geri almak için neler vermezlerdi.
 Şimdi hayranları,  menajeri,  bakıcısı vs vardır mutlaka:)
Bir gazetede onunla ilgili şu  anlatılıyordu:
Uggie'nin eğitmenlerinden Sarah Clifford, Uggie'nin bu denli başarılı bir performans sergilemesini doğallığına bağlıyor: Film endüstrisindeki pek çok köpek aşırı eğitim alıyor. 100 ün üzerinde numaradan oluşan repertuvarları var. Uggie  ise sadece 20 numara biliyor. Oyuncu köpeklerin sahip olduğu özellikler onda yok.''

Uggie de diğer film yıldızları gibi  filmin tanıtımı için tanıtım turlarına çıkmış. Tv programlarına katılıp yetenekleri ve tatlılığı ile  sunucuları, izleyicileri kendine hayran bırakmış. Filmin galaları için papyonuyla kırmızı halıda arzı endam etmiş:))
''Şu sıralar hakkında yapılan bunca tartışmadan habersiz. Oscar’a aday olamayacağı için de diğer oyuncular gibi nefesini tutmuş adaylıkların açıklamasını beklemiyor. Zaten Oscar heykelciğini sosisten yapmayacaklarına göre çok da ilgisini çekeceğini zannetmiyoruz.''  diyormuş  magazin yazarları.
Ben daha filmi görmeden Uggie'yi çok sevdim. Merak edenler aşağıdaki videoda birazcık görebilirler kendisini:)
      

23 Ocak 2012 Pazartesi

Bizim Neden Yeşil ve Ekolojik Kentlerimiz Olmasın?

Bu soruyu yıllardır kendime ve çevremdekilere sorarım.. 

Dışarıdaki olumlu örneklere rastlayınca, imrenerek hatta kıskanarak, bizdeki karşıt örnekleri görünce de üzülerek, kızarak, öfkelenerek sorarım: ''Bizde neden yeşil korunmuyor, ekolojik denge kaygısı taşınmıyor?'' diye.. Kent yaşamı demek illa ki kimyasal, görsel, işitsel  hatta duygusal kirlilik anlamına mı geliyor? Değil elbette, koca koca kentler kurup akıllıca önlemlerle yeşili ve ekolojik dengeyi koruyan ülkeler olduğuna göre, bizde neden olmasın?  Teknoloji  hızla gelişirken beraberinde  getirdiği doğal dengeyi alt üst etmesi sorunu belki tamamen önlenemez ama en az düzeyde tutulup, sağaltıcı  yaşam biçimleri ile dengenin korunması sağlanamaz mı?

''Kent Planlamada ;Yeşil ve Ekolojik Teknolojiler'' (Green and Ecological Technologies for Urban Planning: Creating Smart Cities)   adlı bir kitap  yayımlanmış.
Bu kitap, IGI Global tarafından basıldı. Editörlüğünü Gazi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Dr. Özge Yalçıner Ercoşkun’un üstlendiği kitap, hızla büyüyen ve tüketim mekanı olan kentlerde sürdürülebilirlik ve eko-teknolojik çözüm konularını içeriyor.
Akıllı kent planlamasında eko-teknolojilerin, yeni kavram ve eğilimlerin tartışıldığı bu kitapta, ‘Sosyal Sürdürülebilirlik’, ‘Akıllı Kentler’, ‘Enerji Verimliliği’, ‘Kentsel Ulaşım’, ‘Coğrafi Bilgi Sistemleri’, ‘Belediyeler ve Sürdürülebilir Topluluklar’ olmak üzere 6 ana başlık bulunuyor.

 Ne büyük bir emek ve duyarlılık söz konusu. Ancak, bu  öngörüler, bilimsel araştırmalara dayalı ve yol gösterici fikirler kitaplarda kalacak, yaşama geçirilmeyecekse  ne anlamı var.... Kitapta anlatılanları  yaşama geçirecek olanlar ise yukarıdan aşağıya tüm ülke halkı. Yani  kanun yapıcılar, uygulayıcılar, yatırımcılar, yerel yönetimler ve bizzat sade vatandaş.. Çok iyi bir devlet politikası, yürekten isteme ve durumu hayat memat meselesi olarak algılama bilinci  gerekiyor bana göre.

Madem şu günlerde seyahat şansım yok,  oturduğum yerden farklı yerleri tanımaya çalışayım derken şu videoya rastladım: Canada'dan, Oakville kentinden görüntüler.. Gerçi orası sosyal ve kültürel düzeyi yüksek, zengin bir bölgeye ait bir kentmiş ama  ekonomik olanaksızlıklar, bir yeri rezil etme, kaynakları  yok etme, kirletme, var olanı korumama hakkını vermez insanlara. Biz de kendi imkanlarımızca çevre bilinci geliştirmeliyiz.  İşte o zaman  çocuklarımız ileride  böyle kentlerde yaşayabilirler.


 Evet, bizde neden olmasın?
Bu sorunun yanıtı insanda... Yani insanların  yaşam tarzında; çevreyi sahiplenme ve koruma bilincinde. Bilinç eksikliği  önlem eksikliğini, kötü alışkanlıkları, kirletme, yok etme, biklinçsizce tüketme davranışlarını da getiriyor. Peki bu işin sonu nereye varacak? Bizden sonrakilere  karşı sorumlu değil miyiz?

22 Ocak 2012 Pazar

Louis Vuitton Çantaları

Louis Vuitton çantaları kadın milleti olarak çoğumuz severiz sevmesine de ufacık bir çantasının bile 300-500 dolar olmasına da anlamıyorum doğrusu.  Nedir yani, alt tarafı çanta işte. Zaten kuş kondurdukları falan  da yok aslında. Bütün mesele o markayı taşıyor olmaları. Ne de olsa dünyanın en pahalı ayakkabı ve çantaları olarak yer edinmiş. 
Ne var ki bu markanın ürünleri en çok taklit edilen ürünler olmaktan da kaçamıyor. Kaliteyi severim ama iyi ki, tutku derecesinde marka merakım yok. Bir çantayı ya da ayakkabıyı sırf markası için satın almam. Gerçekten de sevmem, benimsemem,  kullanışlı, sağlam ve şık bulmam gerekir.

Bunca sözden sonra  size Louis Vuitton'ın hayvan temalı çantalarını göstermek istedim. Klasik modelleri güzeldir gerçekten.  Bana bu hayvan figürlüler son derece sevimsiz geldiler. Mutlaka bayılanlar da vardır. Bakalım sizler sevecek misiniz?




Orkidelerim




Meğer orkideler havadar ve serince yerleri severlermiş..

Sıcak odalar, radyatör yanları onlara göre değilmiş.

Hatta şık porselen ya da seramik saksılar da onlara göre değilmiş. Saksının şeffaf olması lazımmış. Çünkü kökleri ışık almak istermiş! Aşırı bakıma ve bitki besinine de fazla gerek duymazlarmış..

Tüm bunları  yeni öğrendim. Gözümün önünden ayırmadığım  güzelim  orkidemi balkona çıkardım. Umarım yanlış bir şey yapmadım.

Bu nasıl şarkı, nasıl klip böyle:) Son defa! – Emre Aydın

21 Ocak 2012 Cumartesi

İşte Rüya Adalar!

Hepimizin hayallerinde görmek istediğimiz masalsı ülkeler vardır. Filmlerde, belgesellerde, kartpostallarda, tanıtım amaçlı broşürlerde vs. görüp hayran kaldığımız yerler. Ne derece gerçeği yansıtır o görüntüler bilinmez ama bize göre dünyanın bir başka köşesinde olmaları bile oraları merak edip görme isteği duymamız için bir nedendir.  Sürekli yaşamak için olmasa da  en azından gidip görmek istediğmiz  yerlerdir bunlar..

Benim görmek istediğim yerler arasında  dünyanın farklı köşelerinde bulunan üç ada var. İlki bir Endonezya Adası olan Bali. Endonezya'nın küçük azınlığı olan Hindular bu adanın ev sahipleri. Bali  aynı zamanda ülkenin en büyük turizm merkezi.. Geleneksel ve modern dans, heykel, boya, deri, metal işleme ve müzik gibi alanlarda turistlerin ilgisini çekmiş. Bali, on yıllar boyunca bir turizm cenneti  olmuş.
 





Bir diğeri  Thira Santorini  adası. Yunanistan'a ait. Anakaraya yaklaşık 200 km (120 mil) uzaklıkta bu ada  Ege Denizi'nin güneyinde yer alıyor. Aynı adı taşıyan ve volkanik bir kaldera kalıntısı küçük, yuvarlak bir adalar zincirinin en büyük adası. Santorini Adası, eskiden tek bir adaymış ama muazzam bir volkanik patlamadan sonra bu halini almış. Santorini Adası2011 yılında BBC tarafından "dünyanın en iyi adası" seçilmiş.  Ben bu adanın  özgün  mimarisine hayran kaldım.






 Görmek istediğim yerlerden biri de Phuket,

Tayland'ın en büyük adası.Ada, iki köprü ile anakaraya yani  Tayland'a bağlı. Kauçuk ve kalay en büyük zenginlik kaynağıymış. Tabii bir de turizm. Zengin ve renkli tarihini, doğasını  paraya çevirebilen bir yer Phuket. Hindistan ve Çin arasındaki önemli ticaret yollarının birinde yer aldığı için pek çok dil konuşuluyormuş.
Meraklılarına ve elbette  dolar zenginlerine duyurulur; dünya standartlarında dalış yapılabiliyormuş. Golf ve  tropik ormanlarda  heyecan verici macera  turları gibi zenginlerce  sevilen  faaliyetlere uygun bir yermiş.  Heyecan verici bir sürat teknesi ile çevresindeki adalara yolculuk yapma, ya da mistik Phang Nga Bay çevresinde huzurlu ve sakin bir seyir sizin tercihinize kalıyormuş. Zengin olmadığım için pek de özenmedim. Bütün bunlar neyse de ben resimleri görünce  doğal güzelliklerine bayıldım. Doğrusu görmek isterdim. Öte yandan kim bilir oralarda yaşamanın da  ne zorlukları vardır, bunu bilemeyiz.

Bunca sözden sonra  Phuket'i merak etmiş olmalısınız, işte fotoğrafları:

Plajdaki file bayıldım:))


Üçüncü adamız Saint Lucia, dağlık  volkanik bir ada. Atlantik Okyanusu ile sınırlı, Doğu Karayip Denizi'nde bir ada ülkesi. İki Nobel ödüllü yazara, Arthur Lewis'a ve Derek Walcott'a ev sahipliği yapmış . Tarihi boyunca İngiliz ve Fransız sömürgesi olmuş.Saint Lucia, "Batı Hint Adaları Helen" olarak da biliniyor.





 Not: Phuket'in yeri hakkında, Singapur'da diye küçük bir yanlışlık yapmışım çevirirken. Oysa Singapur'un kuzeybatısında demeliydim. Böyle dikkatli okurlarım olduğu için mutlu oldum.Özür! Uyarı için teşekkürler A-H!