29 Ekim 2019 Salı

Menengiç Ağacı

           Buralarda, özellikle her yıl ekim ayında, hayran hayran  seyrettiğim iki ağaçtan biridir menengiç ağacı. Diğeri de eski okurlarımın  tahmin edebileceği gibi zeytin ağacı elbette.
https://begonvilliev.blogspot.com/2018/12/zeytin-agac-asktr-yasam-felsefesidir.html

           Yine belirtmeliyim ki tüm ağaçlar çok değerlidir benim için. Ağaçların yaprağına, çiçeğine, meyvesine, dalına, endamına bakmalara doyamam. Sizlere tuhaf gelebilir ama ağaçların ruhu olduğuna inanırım; hem de istisnasız iyi ruhlar. Onlara yakın olunca kendimi  daha iyi hissederim.

            Menengiç ağacını tanıyordum tanımasına da, kokusunu duyabilecek, tohumlarının o büyülü aromasını tadacak kadar yakından görmemiştim. Doğa yürüyüşlerimde, tam da bu mevsimde salkım salkım kırmızımsı yer yer koyu yeşile dönüşen meyvelerini görünce  '' bu menengiç olmalı''  dedim. Sordum, araştırdım, özelliklerini öğrendikçe hayranlığım arttı. Bu gün  köpek kızlarımla yaptığım uzun doğa yürüyüşünde çamların arasında gördüğüm menengiç kümeleri mıknatıs gibi  çekti beni. Bol bol fotoğraf çektim. Dokundum, yeşile dönüşen meyvelerinin tadına baktım. Kırmızıların çok ekşi ve buruk bir tadı var. Koyu yeşile dönenler hoş kokulu ve çerez tadında.



           Menengiç (Çitlenbik) (Pistacia terebinthus), sakız ağacıgiller  ailesinden bir ağaç. Güneydoğu Anadolu'da, Akdeniz Bölgesi'nin dağlık, kırlık alanlarında kendiliğinden  yetişiyor. Çalı ya da ağaç formunda olabiliyor. Yörelere göre çitlenbik, çedene, çıtlık, bıttım gibi adları var.Çocukluğumda çitemik olarak  söylendiğini anımsıyorum.  Antalya'nın Akseki ve Manavgat ilçelerinde “Çöğre” olarak isimlendiriliyor. Burdur'daki Bucak ilçesinde çıtlık şeklinde adlandırılıyor. Belki de bilmediğimiz başka adları da vardır.

         Aşılanarak Antep fıstığı ağacına dönüştüğünü biliyor muydunuz? Ayrıca tohumlarının hafifçe kavrulup öğütülmesi ile  elde edilen ürün menengiç kahvesi adı ile tanınıyor.  Son zamanlarda doğal ürünlere ilginin artması menengiç kahvesinin de yaygınlaşmasına neden oldu. Biz ailece severek içiyoruz.  Bir de menengiç sabunu var. Oldukça yağlı olan tohumlarından yapılan bu sabunun cildi onarma  özelliği olduğu söyleniyor.


















Menengiç ağacının böyle keçi boynuzuna benzeyen bir meyvesi daha var.


          Bu güzel ağacın yakınlarımda olması beni mutlandırıyor. Yöremizde, yakınımızda değeri bilinesi daha ne  güzellikler var kim bilir.  Yeter ki görmesini bilelim, tanımak için  çaba gösterelim. Koruyup gözetmek  boynumuzun borcu, öyle değil mi? Sağlıcakla kalın dostlar.

     

26 Ekim 2019 Cumartesi

Armutlu Kapalı Turta


Bu kadar  lezzetli ve hafif olacağını tahmin etmiyordum. Hafif kıtır, içi lapa olmayan, ideal ıslaklıkta bir turta.

İç Malzemesi:

2 Adet armut
2 kaşık toz şeker

Hamuru İçin:
1 çay bardağı eritilmiş tereyağı (Yarısı yoğururken hamura  katılacak, diğer yarısı açma işlemi sırasında fırça ile aralara sürmek için kullanılacak)
1 çay bardağı süt
Yarım çay bardağı ılık su
1 yumurta
1 paket vanilya
1 çay bardağından  çeyrek eksik şeker
Yarım çay kaşığı karbonat, bir tutam tuz, 2 çorba kaşığı elma sirkesi.
3 su bardağı un.
Öncelikle  2 adet irice armudu 1 parmak kalınlığında dilimleyip, iki kaşık dolusu şeker serptiğimiz  döküm tavada karamelize ederek pişiriyoruz. Hafif ateşte 3-4 dakika çevirmemiz yeterli.

Hamuru için listedeki tüm malzemeleri karıştırarak  elimize yapışmayacak bir hamur elde ediyoruz. 3 Bardak un tam gelse de unu kontrollü eklemenizi tavsiye ederim. Buzdolabında 15 dakika kadar dinlendirdiğimiz  hamuru 6 bezeye ayırıyoruz. Her bezeyi merdane ile  pasta tabağı büyüklüğünde açıyoruz. Aralarına  bir fırça yardımı ile bolca eritilmiş tereyağ sürerek, üçünü tabana, üçünü de üste kullanmak üzere  üçerli iki grup  yapıyoruz. Birinci ve ikinci  grubu  ayrı ayrı  merdane ile  tart kalıbımızdan taşacak şekilde açarak büyütüyoruz. Üste kullanacağımız daha küçük olmalı. Birini alta serip elimizle  hafifçe bastırarak tart kalıbına yerleştiriyoruz. Karamelize edilmiş  armutları  iç olarak hamurun üzerine yayıyoruz. Daha küçük çaplı olan diğer hamuru üzerine yayıp  kenarlarını içe kıvırıyoruz. Bu işlemin çeşitli teknikleri var. Meraklıları çok güzel  kenar kıvırma şekilleri yapıyor. Ben fazla uğraşmadım çünkü köpek kızlarımın yürüyüş  zamanı geliyordu.  Üzerine çatalla delikler açabilirsiniz ya da  keskin bir bıçakla bir kaç çizik atabilirsiniz. Üzerine erimiş tereyağı sürüp 180 derece de önceden ısıtılmış fırında pembeleşinceye dek pişiriyoruz. Ben serpmedim ama biraz  pudra şekeri serpip ılık olarak servis yapabilirsiniz. Hamuru hafif kıtır, mis kokulu, gerçekten  enfes bir  tturta. Armut yerine elma da çok güzel oluyor.  Deneyenlere afiyet olsun.

22 Ekim 2019 Salı

Tombul Tavuklarımız ve Yakışıklı Horozumuz

        Radikal bir kararla, fazla da kafa yormadan  kent yaşamından kopup  çam ormanının eteklerindeki  köye yerleşeli neredeyse 5 yıl oluyor.  Sosyal yönden zorlanıyoruz zaman zaman. Bazı ihtiyaçlarımızın giderilmesinde de sorun yaşayabiliyoruz. Burada market yok, eczane yok vs. vs. Yine de burada olmanın avantajlarının farkındayız. Temiz hava, kaliteli taze ve doğal gıdalara daha kolay  erişim,  harika orman yürüyüşleri, küçük bahçemizde  yetişen çiçekler, cömertçe meyve veren ağaçlar bizi mutlu  ediyor. Ayrıca patililerimize  daha uygun bir ortam olduğu için burada olmaktan memnunuz. Gitgide çevre ile uyumlu yaşamaya evrilme  hem keyifli hem de tatmin edici. Şöyle ki, kendi sebzemizi yetiştirmek, meyve ağaçlarının bakımını yapmak bir tür egzersiz yerine geçiyor. Meyvelerin olgunlaştığını görmek, taze taze tüketmek de ödül oluyor. Bir şeyler üretmenin  zevki bir başka.



  Son zamanlardaki hobimiz  taze yumurta amaçlı tavuk yetiştirmek. Önce biraz araştırıp etrafımı gözlemledim. Komşuların bu işi nasıl yaptıklarına baktım. Gördüm ki  hiç bir şey yapmıyorlar. İyi kötü bir barınma yeri yapıp tavukları ve horozları koyuyorlar içine. Kendi yetiştirdikleri buğday ve  bir de su kabı tamamdır. Hayvancıklar  bütün gün  her yerde gezip gezip akşamları kümeslerine toplanıyorlar. Evimizin yakınındaki ana yolda bile her an tavukların dolaştığını görebilirsiniz. Ne yazık ki bazılarını araçların ezdiği oluyor. Bazılarını da  ormandan gelen aç tilkiler avlıyor. Ben bu üzücü olaylara meydan vermemek için kendi bahçemizin bir bölümünü onlara ayırdım. Yaşayacakları yaklaşık 60 metrekarelik bir  alanı  telle çevirtip güzel bir kümes aldım. Kümes demonte geldi. Bahçıvanla birlikte kurduk. 14 çeşit tahıl bakliyat karışımı özel bir yem aldım. Oğlum da değirmenden buğday ve kepek almış.  Folluklara  saman koyduk. Her şey hazır olunca  tavuklarımız  ve horozumuz geldi. Beş tavuk, bir horozdan oluşan  sürümüz gelir gelmez yumurta vermeye başladı. Veterinerin tarifi üzerine ağızdan  aşılarını verdik. Sabah karışık yem, öğlen su ile karıştırdığımız kepek, öğleden sonra da buğday yiyorlar. Marul, ıspanak, semizotu, yeşil soğan gibi sebze artıklarına bayılıyorlar. Oldukça oburlar. Günde ortalama 3 yumurta alıyoruz. Bize geldiklerinde  küçüklerdi ama hızla büyüdüler. Bazen beşi de yumurtluyor.  Gün aşırı ya da gördükçe  eldiven giyip kümeslerini, folluklarını  temizliyorum. Kendi alanlarında  durmadan geziniyorlar. İşte tavuklu, horozlu hayatımız böyle..





               

















     


20 Ekim 2019 Pazar

Fıstık Ezmeli Kurabiye





             Epeydir uzak kaldığım blog sayfamdan  yeniden merhaba! Enfes bir tarifle  belki kendimi affettirebilirim.

Bu kurabiye, yemek bloggerlerinin pek sevdiği ''tam ölçülü''  tanımlamasına çok uygun. Öncelikle söylemeliyim ki, tarif  neredeyse  özgün. Yani kopyalanmış bir tarif değil ama  elbette  malzemeler karşılşabileceğiniz  diğer fıstık ezmeli kurabiye malzemeleri ile  aynı.

Sözü fazla uzatmadan;

            benim  kurabiyemde şunlar var:

350 gr fıstık ezmesi. Ben içinde şeker olan bir fıstık ezmesi kullandım. Şekersizleri de var. Onlardan kullanacaksanız  aşağıda vereceğim şeker miktarını biraz daha artırabilirsiniz.

1 su bardağından  iki parmak eksik toz şeker. Esmer şeker olsaydı daha iyi olurdu. Bizde kalmamış.

800 ml. un. Dikkat ederseniz unun ağırlığını değil hacmini ölçtüm. Ölçü bardağını kullandım. 800 gr olarak   anlaşılmasın!

2 çorba kaşığı buğday nişastası.

1 su bardağı sıvı yağ.

1 paket vanilya, 1 paket kabartma tozu

Yapılışı: Fıstık ezmesi, yağ ve  şekeri  güzelce karıştırıyoruz.  Mutfak şefi (power chef)  olanlar için bu işlem iki dakikada bitiyor. Daha sonra un, nişasta, kabartma tozu ve vanilyayı ekliyoruz. Unun tümünü değil de önce yarısını ekleyip, kalanını yoğurmaya devam ettikçe azar azar ilave etmekte fayda var. 800 ml  un  tamı tamına  iyi geliyor. Hamur toparlanıp  elde şekil verilecek  hale gelince  minik toplar yapıp   tepsiye diziyoruz.  Önceden ısıtılmış fırında, 170 derecede kurabiyeler çatlayıncaya dek  pişiriyoruz. Ben  pişirmeyi sonlandırdıktan sonra bir iki dakika daha fırında bıraktım. Kurabiyelerinizi soğumadan almaya çalışmayın. Sıcak hali ile dağılabilir.  Deneyecek olanlara afiyetler olsun.  Sağlıcakla kalın.