30 Ekim 2010 Cumartesi

Selam Dünyalı, Ben Türküm ! / Vedat Özdemiroğlu


Müziksiz bir hayat hatadır!
 NIETZSCHE

Hatasız kul olmaz!
 GENCEBAY


Böyle bir girişle başlıyorsunuz kitaba

Vedat Özdemiroğlu, 1968'de  doğmuş. 1987'de başladığı  yazarlığını çeşitli  mizah  dergilerinde,  gazete ve televizyon programlarında sürdürmüş.

Yazarın bu  kitabı  ise  hafta sonunda ya  da  kısa  bir  tatilde  okumak  için  ideal.  Baştan sona  keyifli . Hiç de yabancısı olmadığımız, her  gün  onlarcasını  gözlemlediğimiz  bize  özgü pek çok esprili  durum. Üstelik  kimsenin  espri yapma gibi  bir derdi olmadığı  halde...Kısacası, yazarın da dediği  gibi ''Her şeye ama her şeye alaturka bir tını verenlerin hikayesi. Tebessümden öte bir şey var bu kitapta...Belki muzip bir kahkaha, belki de derin bir iç çekme....Hal-i pür melalimiz işte...''

29 Ekim 2010 Cuma

Kutlu Olsun!

Bu  ulus  neler yaşamadı ki ..

Bizler  ancak o  zorlukları  hayal edebiliriz.  Asla o  günleri yaşayanların  neler  çektiğini  bilemeyiz.

Bir  değil bir  çok  işgalci, yok  olmak  üzere  bir  ulus  ve çaresizlik...

Ancak öyle  bir  inanç  ve  ruh,  mucizeleri  gerçekleştirebilirdi,  öyle  de oldu...


Memleketin ellide biri değil, her tarafı tahrip edilse, her tarafı ateşler içinde bırakılsa, biz bu toprakların üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan savunma ile meşgul olacağız

Mustafa Kemal ATATÜRK 



O  bunu  başardı..

Başta önderimiz Atatürk olmak  üzere, ülkemizin  kaderini  değiştiren mareşalinden erine tüm silah  arkadaşlarına,  canını kanını  ortaya  koymuş, hayal  bile  edemeyeceğimiz  fedakarlıklar  yapmış  tüm  insanlara  minnet  ve  saygı... Işıklar  içinde  uyusunlar.

Bunca  fedakarlıkla elde  edilenleri korumak,  daha  da  ileriye  götürmek, birlik  ve  beraberliğimize  tehdit  olabilecek  her  duruma  karşı  çıkmak  hepimizin  görevi  olmalı.

28 Ekim 2010 Perşembe

Begonvilli Ev Halleri

Yağışlı  ve  nemli  bir  Antalya,  biraz  hüzünlü,  biraz melankolik  yapıyor  insanı. Üşütmeyen  hoş  bir  serinlikte yürümek  istiyorsunuz ama  aniden bastırıveren  yağmurla bir  anda  sırılsıklam oluyorsunuz .

Parklarda  ve  yollarda  hazan  yaprakları  uçuşuyor.

Yarın  ulusal  bayramımız. Bayrağımızı  asacağız  yağmur  izin  verirse..Ulusu işgal altındaki o zor günlerden kurtarıp, yeni  bir rejim kurmakla  kalmayan, devrimleri  ile pek  çok  haklara  kavuşturan Atatürk'e  başta olmak üzere, silah  arkadaşlarına,  ve emeği  geçen  herkese  sonsuz  minnet ve  saygı....Acaba  onlara layık  olabiliyor  muyuz?



Herakleıtos  okuyorum. Kırık Taşlar, İyonyalı Filozof Herakletos'un büyük yapıtından günümüze  kalabilmiş az  sayıdaki  parçaların  sadeleştirilmiş  hali. Şiir  desem  şiir  değil  ama düz yazı gibi de değil. Bilgece  sözler  içime  işliyor  her  okuyuşumda. Yani  bir  defada  okunup  tüketilecek  türden değil kitaptakiler...Defalarca  okuyup sözlerin  derinliğini  algılıyorum..
Bir  bölüm  seçip  aktaramıyorum burada,  çünkü hepsi  birbiri  ile  ilintili  okuduklarımın..

Balkonumuzda  bir  telaş  var  kendince..Sessiz  ama etkileyici  bir  devinim. Her sabah  koşup  bakıyorum; kasımpatıların  tomurcukları  patladı  patlayacak.  Geçen  yıl  parkta, sökülüp  çöpe  atılmak  üzere torbalara  konmuşlardı,  bu  sonbaharda  benim  balkonumu  şenlendiriyorlar.


Semt  pazarımızın  tadını çıkaramadık  bu  hafta. Yağmur  başladı, acele  ile  bir  şeyler  alıp dönmek zorunda kaldım.


Pazardan  menengiç  aldım. Faydaları saymakla  bitmiyor. Gripal enfeksiyonlarda  ve solunum  yolu ile  ilgili  sorunlarda  rahatlatıcı, direnci artıran bir içecek. Ben  tadını  da  seviyorum. Bildiğimden  değil  ama iyi  olabilir  diye  bal  ve  süt  ekledim, çok güzel oldu.  Türk kahvesi  gibi kısık ateşte hazırlanıyor.  Geçen kış kavanozda püre  haline  getirilmişini  hazır  olarak  alıp kahve  gibi  tüketmiştik. Bu  yıl   taneli  olarak  aldım,  biraz  kavurdum  ve kahve öğütme  makinemde gayet  güzel  oldu.
Bunlar  da zeytinlerimiz. Antalyalı olup da ev yapımı zeytinsiz kahvaltı  yapmak  olmaz. Tek  tek  çizilerek suda bekletilecek, gün aşırı  suyu  değiştirilecek. Tatlanınca da 1kg için 50 gr kaya tuzu eklenmiş tuzlu su hazırlayıp zeytinlerimizi tuzlu  suya koyacağız. Hepsi bu kadar.


Minik  kış  gelmeden traşını  oldu,  utanıyor oğluşum.  Jane  de  her  zamanki  şımarık  pozlarını  veriyor  kamerayı görünce.



''Yine  mi  mor? ''  diyeceksiniz. Daha  önce  ördüğüm motifli battaniyemin  kalan  yünlerine  biraz  ilave  aldım, bir  tane  de  zig zag  desenli  battaniye  öreyim dedim. Henüz  bitmedi ama  nasıl  bir  şey  olacağı  belli  oluyor. Bence çok  şık:)




27 Ekim 2010 Çarşamba

Bu Eğlence mi?

 Bu  hayvanlar,  bu  becerileri  edinmek  için  nelere  maruz  kalıyorlar biliyor  musunuz?

Bana  en  çok  acı veren durumlardan  birisi  de hayvanların  eğlence  amaçlı  kullanılması. Gerçek  bir  hayvan sever  ancak  kedisi  ya da  köpeği  ile  oynayarak  eğlenebilir.  Sirklerde, havuzlarda  yapılan  gösterilere  ve insanları  eğlendirme  amaçlı hayvan  istismarına  sonuna  dek  karşıyım. Hele  bir  de zevk  için  onların  dövüştürülmesine, birbirlerini parçalamak  zorunda  bırakılmalarına diyecek  söz bulamıyorum. Horoz  ve  köpek  dövüşleri, deve  güreşleri, boğa  güreşleri, insanlığın  yüz  karası  eğlence  yöntemleri...



Diyelim  ki  tersi  olsaydı  ve  insanoğlu mutasyon  geçirip  doğada  daha  geri  bir  konuma  düşseydi, hayvanlar  da evrimleşip  hükmedecek  duruma  gelseydi,  insanları  sirklerde  eğlence  aracı  olarak  kullansalardı  ne  hissederdik? Bu  hayal  ürünü  örnek  çok  tüyler  ürpertici  oldu  değil  mi? Ama  bizler  bunu  onlara  yapıyoruz  ve  insanlığımdan  utanıyorum  böyle  konuları  düşününce..




15 Ekim 1978'de Paris UNESCO Evi'nde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 4. maddesi ve 10. maddesinde konuya ilişkin şu hükümler bulunuyor:
"Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üreme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır,"
"Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır..."


Ama  gelin  görün ki hepsi  sözde  kalıyor. dünyanın  hemen  her  yerinde  sırf  eğlence  amaçlı  hayvan  istismarları  var..Yapana  da , görmezden  gelenlere  de  yazıklar  olsun!

25 Ekim 2010 Pazartesi

Yaşamın Renkleri

''(Neredeyse) Kış günü bu çilekler de neyin nesi?''demeyin.


Sonra  bu  güzel  çiçekler, pisicikler,  hazan  yaprağı ile  harikulade  natürmort veee;


bu  romantik  çift...


Birbiri  ile  alakasız  bunca  fotoğraf  da  neyin  nesi?


Durun  anlatayım:)))


Son  bir  kaç  gündür yaşamın renkleri  diyebileceğim  bir  kaç  güzelliği ard arda yaşıyorum. Bu  yüzden  güzellikleri anlatan ne  kadar  fotoğraf  karesi  varsa  sayfama  doldurmak  geldi  içimden  ama böyle  bir  şey  olamayacağı için,  ancak  bunları  seçtim.

Öncelikle çok  sevdiğim  ama  uzaklarda  yaşayan  bir  arkadaşım   geldi  Antalya'ya. Kısa  süreli  de  olsa  hasret  giderdik.

Daha  sonra  öyle  bir  haber aldım  ki; inanılır  gibi  değildi. Son  yıllarda  yaşadığım  en  büyük  ve  güzel  sürpriz bu  oldu  benim  için. Yıllar,  yıllar  önce   öğretmenliğimin  ilk  yıllarında  birlikte  çalıştığımız, Oymapınar Barajı'nda dağ  başında komşuluk  yaptığımız, pek  çok  anıları  paylaştığımız, aynı  zamanda  oğlumun  ilk  öğretmeni  olan Sevgili  Ayfel  Hanım'ı bir  kaç  yıl  önce  kaybettiğimiz  haberini  almış  ve çok  üzülmüştüm. Ailesine  ulaşmaya  çalışmış  ama  başaramamıştım. Zaten  oldukça  rahatsız  olduğunu  biliyordum. Ancak  bir  kaç  gün  önce bizi görmeye  gelen  bir  öğrencimden Ayfel  Hanım'ın  çocukları  ile iletişiminin olduğunu ve hayatta  olduğunu  öğrendim. Facebook'ta çocuklarının sayfasına  girerek fotoğraflarını  gördüm. Bir  başka  şehirde yaşıyor olsa  da  onun  iyi olduğunu öğrendiğim  için  çok  mutluyum. Teknolojiye  minnettarım:)

Daha  bitmedi; bir  arkadaşımın  on  gündür  kayıp  olan  köpeğini arıyorduk. Derken  yine  Facebook'ta bir  başka  hayvanseverin  sayfasında  köpeğin  fotoğrafını  gördüm  ve  hafiye  gibi  iz  sürerek o  köpeğin  bizim  kayıp  köpek  olduğunu  öğrendim. Veee   mutlu  son:)

Balkonumda üç  saksıda kasımpatılar  vardı.  Geçen yıl parkta yeni  düzenleme  yapmak için  söküp  atmışlar ve çöp torbalarına doldurmuşlar,  atılmak  üzere.  Ben  de  kıyamayıp  bir  kaç  kök alıp  saksılara  dikmiştim. Şu  an  tomurcuk  dolular,  yakında  açacaklar..

Bir  de  bu  hafta  alışverişlerimde şansım  hep  yerindeydi. Güzel  ve  kaliteli  ürünleri  gayet  uygun  fiyatlarla  aldım,  gereksiz  hiç bir  şeye  para  harcamadım. Böylece  sokaktaki  canlarıma daha  fazla  yardımcı  olabileceğim.

Kısacası ,  güzellikler  yaşadım. Dileğim  herkesin  yaşamında  güzellikler  olsun. Her şeyden  önce  sağlık  ve  esenlikler  olsun.

22 Ekim 2010 Cuma

Sokaktaki Canlarım

Onlar her sabah  benim yolumu  gözlüyorlar. Her  birinin karakteri farklı. Utangaçı, kavgacısı, korkağı, sevdireni, sevdirmeyeni ne  ararsanız  var. Örneğin bu  iri siyah  kedicik içlerinde  en  korkağı. Görüntüsünün  tam  tersi çok  alıngan  ve ürkek. Duygusal  kediciğimi bir  başka  seviyorum.:)
Bunlar  da  duvarda  bekleyen koro  kedilerim. Aslında  sekiz taneler. Beni  uzaktan  görünce  konser başlıyor, mama  faslına  geçinceye kadar  sürüyor.
 Bu  korku ve savunma pozisyonunun nedeni var; bakın  kim  geliyormuş?


 Ona da mama  verdim ama  yemedi nedense. Yüzündeki mutsuz  ifadeyi  görüyor musunuz?



 Bunlar  da  okulun  yanındaki  çöp  konteynerı  grubu.


Mamalarını  yerken sık  sık  etrafı  kollamaları,  her  an  birileri  tarafından taşla  ya  da  tekme  ile  kovulacakları  korkusunun  sonucu..

Bir  sokak  ötede bir  grup  kedicik  daha  var  beni  bekleyen  ama  onları  görüntüleyemedim.  Çünkü  zaman  ilerledi  ve  etraf  kalabalıklaştı. Dikkat  çekmek  istemiyoruz.  İşte  böyle,  her  sabah  bu  ritüel  yineleniyor.

Onların  yaşam  alanlarını  yok  ettik.  Bahçeli  evleri  yıkılıp  yerlerine  etrafı  betonla çevrili  ucube  apartmanlar  yapıldı. Üstelik  onların  varlığından  rahatsız  olup uzaklaştırmak  hatta  yok  etmek için  ne  lazımsa  yapıldı. Onların  da  yaşama  hakkı  olduğunu  düşünen  duyarlı  insanlar  ise  pek onaylanmıyor  ne  yazık  ki.. Bu  canlar, açlıkları  ile  hastalıkları  ile yaşam  mücadelesi  verirlerken  hiç  olmazsa  ilgilenen  insanlara  tepki  gösterilmesin.





18 Ekim 2010 Pazartesi

Tığ İşi Battaniye / Crochet Blanket

Başladığımda hiç bitmeyecek gibiydi.
Sık  sık  ne  kadar  ördüğüme  bakıyordum, Jane  de gelip '' hadi  bitir  artık''  der  gibi  poz veriyordu.

Ve işte mutlu son .

17 Ekim 2010 Pazar

Ev Dekorasyonunda En Çok Yapılan Yanlışlar

Pek çoğumuz evimizi dekore ederken  ya da eşyalarımızı yenilerken  profesyonel bir  yardım  alma  olanağına  sahip değiliz. Gördüğüm  kadarı  ile ülkemizde dekoratörler ve  iç  mimarlar üst  gelir  düzeyindeki  insanlara  bir de otel vb işletmelere  hizmet  veriyorlar. Bu  işin  uzmanı  olmasak  da  bazı noktalara  dikkat  ederek rahat, zevkli  ve huzurlu bir  ev dekorasyonu  oluşturabiliriz.

Evimiz  bizim  en  özel  yaşama  alanımız. En  çok  rahat  etmemiz  gereken, bizi  mutlu  eden ortamlar olmalarını hepimiz  isteriz  ama  bazen  öyle  yanlış  seçimler  yaparız  ki, hem rahat  olmayan  hem  de gözümüzü yoran bir ev  olur  onca  emeğimizin, harcamamızın  sonucu.

Benim  gördüğüm  en  sık  yapılan yanlışlardan  söz  etmek  istiyorum;

En çok rastladığım,  tarz  karmaşası durumu. Yani eski  ile  yeniyi, klasikle moderni  anlamsız  biçimde  karıştırma. Bunu  daha  çok  eski  eşyasını  elden  çıkarmaya kıyamayan  insanlarda  görüyorum. Yeni  alınan  mobilya  ya  da mefruşat öncekileri  tamamlamayacak  bir  tarzda  oluyor. Ortaya  uyumsuzluklar  çıkıyor. Kısacası  tarzınızı  belirlemeli, eklemeleri  yaparken ya daha  öncekileri  elden çıkarmayı göze almalı ,  ya  da yenileri,  öncekilere  uygun  seçmeye  çalışmalıyız. Örneğin  klasik mobilyalarla modern  perdeler (ya  da  tersi) uyum  sağlamaz.


Renklerde  tamamlayıcılık ve bütünlük olmalı. Renk karmaşası  en çok  yapılan  yanlışlardan biri.

Begonvilli Ev

Begonvilli Ev, Begonvilli Ev tarafından Polyvore.com üzerinden


Tek düzelik de,  sık  rastlanılan  bir hata. Bunu önlemenin  yolu desenli  ve  düzü yerinde  kullanabilme..Örneğin desenli  halılar, düz  renk  mobilyalarla  tamamlanmalı. Ya  da  tersi, mobilya kumaşları desenli ise halılar düz olmalı. Desenli  halı ile birlikte, desenli  mobilya göz  yorucu  ve  zevksizlik  örneği olur.  Tümünün  düz  olması  ise  tek düzelik  ve  ruhsuzluk  getirir ortama..

Begonvilli Ev

Bu üç halı da yukarıdaki oturma grubuna uygun, tekdüzelikten uzak seçimler.

Evimizi dekore ederken en çok yaptığımız yanlışlardan biri  de  abartılı ve  fazla doldurulmuş odalar. Biblolar, gereksiz sehpalar, resimler...



Bu  bir  kolaj. Müthiş  görünse  de ,  böyle  bir  odada  yaşadığınızı  düşünün ; hiç  pratik  değil  ve  gerçekten  çok yorucu.
Bu  konuda  abartıya kaçarsak başımıza  öyle  bir  iş  açılır  ki,  hem  ruhumuz  daralır, hem  de temizlik  ve  bakımları bizi çok  yorar. Beni  en  çok  rahatsız  edenler  imitasyon  çiçekler. Aşırı derecede antipati  duyuyorum  onlara. Hatta  boyanmış  bir konserve  kutusuna  dikilmiş  sardunyayı  en  pahalı  yapay  çiçeğe tercih  ediyorum.