30 Eylül 2011 Cuma

Mavi Bebek Hırkası

Bu kez Begonvilli ev üretimi:)

29 Eylül 2011 Perşembe

Etkinlik Daveti


Sevdiğim bloglardan Mutfaktan Sesler'de güzel bir etkinlik var.  Çevreye duyarlı herkesi  davet ediyoruz.
MUTFAKTAN SESLER burada!
Ben de epey zaman önce naylon poşet kullanımını azaltmak amacı ile  bu alışveriş çantalarını dikmiştim. Böylece etkinliğe de katılmış oluyorum:)


Blog Tanıtımı


Artık Begonvilli Ev' de üretilen tığ işlerinin ayrı bir sayfası var..
crochet at Begonvilliev 



Tığ işi ve yeri geldikçe diğer elişi  ürünlerimi Begonvilli Ev'de yine sizlerle paylaşacağım ama  yeni bloğumda daha kapsamlı, daha zengin içerikle beğenilerinize sunulacak. Bu sayfa  yurt dışındaki izleyicilerime de hitap edeceği için İngilizce olarak hazırlanacak. Umarım beğenirsiniz. Sevgiler, selamlar Begonvilli Ev'den..


27 Eylül 2011 Salı

Elif Kızın Türküsü

Kim bilir ne acılar saklı bu türküde..

Öyküyü bilmesek de, yürek burkan, insanın canını yakan bir türkü.  Öyle işliyor ki  içimize, ezgisi ile, sözleri ile;  binbir  öykü dilleniyor sanki.  Yürekten yüreğe  akıp  gidiyor.. Belki  de  tüm kadınlar Elif oluyor  türkü  boyunca..

"elif dedim be dedim aman
kız ben sana ne dedim
guş ganedi kalem olsa aman
ah yazılmaz benim derdim

elifim noktalandı aman
az derdim çokçalandı

yetiş anam yetiş bubam aman
ah mezarım tahtalandı..."

Özer Özel  gerçekten  de  hakkını veriyor  türkünün. Nazenin  Elif kızı alıp yanıbaşımıza getiriveriyor, tüm incinmişliği ile..

25 Eylül 2011 Pazar

Mavi Bebek Hırkası


Bunu ben örmedim, beğendiğim için paylaşıyorum.

Aqua Crochet Cardigan

Kaynak Burada

İzleyicilerime Yürekten Teşekkürler!

Az  önce kopyaladığım izleyici haritama göre son durum:

Teşekkürler Türkiye!
Teşekkürler Avrupa, Amerika, Kanada, Brezilya, Rusya, Azarbaycan, Japonya, Avustralya, Yeni Zellanda, Unkown, Suudi Arabistan, Hindistan ve gözümden kaçmış olabilecek diğerleri..
Begonvilli Ev'den sevgiler, selamlar hepinize..

Ve bu bilgiyi bana ulaştıran http://whos.amung.us/stats/n5c6pegrrxys/'a teşekkürler

24 Eylül 2011 Cumartesi

Tığ İşi Yastıklar / Crochet Pillows

Saç örgüsü ama tığla örüldüler..

Not:En üstteki fotoğrafta minicik bir detay var. Colette'in kafası sol üstten çıkmış. Çok şirin benim kızlarım çook:))





21 Eylül 2011 Çarşamba

Bıktıran Diyaloglar / Dur bi nefes al!!



Parkta rastladım ona.  Uzaktan tanırım, pek de fazla olmadı tanıyalı.. Komşu  sayılırız. Meslektaşmışız.. Hayvanları da seviyor belli ki.. Mama ve su verenlerden...  Selamlaşıp  nezaketle  hatır sormamla  başlaması bir oldu  konuşmaya.. Aralıksız anlatıyor. Ne mi  anlatıyor? Hayvanlarla  ilgili yaşadıklarını, komşularının baskısını. Çevredeki sokak  hayvanlarının  dökümanını bile yaptı. Bu konularda  epeyce birikimi  olan biriyim ama dikkatle  dinliyorum  yine  de.. Yeri gelince  bir cümlecik  de ben edeyim  diyorum;  ne  mümkün. Daha başlar  başlamaz  lafı  ağzıma tıkıyor ve  biteviye anlatıyor, anlatıyor.. Bir  kaç  sözcük  daha  sıkıştırma telaşında .. Yoruldum; onca laf  kalabalığında  düzgün iletişimin olanaksız olduğunu anlıyorum.. Sadece anlatıyor zaten... Başkalarının  düşüncesine, önerisine ya  da deneyimine  zerre kadar  önem verdiği yok.. Oysa önemli  bir konuda, sokaklarda yaşam savaşı veren canlar için işbirliği  yapılabilecek  biri  gibi  görmüştüm.

İyi bir dinleyici olmak sosyal iletişim açısından çok önemli. ‘sürekli konuşmak’ yerine ‘dinleme’yi becerebilmeli insan.




20 Eylül 2011 Salı

Yeter Artık!!!

Yeni Başlayanlara!



Günaydınnnn!

Bu sabah ps başına oturunca  blog listemi gözden geçirmekle başladım rutin okumalarıma. Bunu  mutlaka yapmam gerekiyordu; çünkü  izlemeye  almak istediğim yeni  bloglar olunca  şu uyarı çıkıyordu karşıma:
''Zaten yeteri kadar  blog izliyorsunuz, yeni eklemeler yapabilmeniz için bazılarını  listeden çıkarmalısınız''
Bu  liste  dışı bırakma  işlemi  rastgele yapılamaz..Listeme aldığım  blogları mutlaka özenle seçmişimdir. Yine  de izlemeyi  çok  istediğim  yeni  bloglar  olunca üşenmeden dikkatli bir eleme yapmam gerekiyor. Ben  de hep ertelediğim bu işi  yapmaya karar verdim. Listeye bakınca hiç  de azımsanmayacak sayıda, artık  aktif olmayan bloglar  olduğunu gördüm. Bunların bazıları  çok hevesle başlamışlar.  Harika  tanıtım yazıları yazmışlar. İddialı sözler edip,  bu  sayfanın  yaşamlarına  renk katacağını, çok  güzel paylaşımlar yapmak istediklerini belirtmişler. Seçtikleri konseptler  de  ilgimi çekince  ve   düzgün  anlatımlarla,  özenli bir  dille karşılaşınca izlemeye almışım. Çok  içten  ''hoşgeldin'' yorumları ile  karşılanmışlar hatta  başlangıç  için  hiç  fena  sayılmayacak  beş  on  izleyici de edinmişler..
Ama  ne olduysa ikinci  ve  hatta  ilk  yazıları  aynı zamanda son yazıları olmuş.. Blog  yazarlığından  istifa etmişler. Tarihlere  baktım; bir - birbuçuk  yıl geçmiş aradan, tık yok...Daha  eski tarihliler de var. Kim  bilir  hangi  nedenlerle   vaz  geçilmiş... Belki  de  iş  güç  yoğunluğu. Belki üşengeçlik, belki sağlık  sorunları (umarım  böyle  değildir)....Başlangıçta  ilgi  görmeme, az sayıda  izleyiciye  sahip olma da heveslerini  kırmış olabilir. Üzülerek de olsa aktif olmayan blogları  izleme listemden çıkardım..

Blog yazarlığı  gerçekten  özen, araştırma  ve  sabır istiyor. Bir  blog  yazarı önemli  gördüğü, yararlı  olacağına  inandığı paylaşımları  ile  ilgili  araştırma yaparken kendi dünya  görüşüne ve  kültürel  birikimine de katkılarda  bulunuyor. Deneyimler paylaşılıyor, alternatifler sunuluyor. Beceriler sergilenip kolektif bir  motivasyon ağı  kuruluyor. Emek-duygu yoğun  bir uğraşı.  Ayrıca  çok  güzel  dostluklar  da kuruluyor.  Kendimi  çok  deneyimli  görmüyorum ama okurlarla kaynaşıp onlara  değer vermek, dertleri  ile  dertlenmek, sevinçlerini  paylaşmak, empati  kurabilmek  önemli. Zaten  pek  çoğunda  bu  samimiyeti  görebiliyorsunuz. Göstermelik, yapmacık durumlar  çok  belli  oluyor  ve elenip  gidiyorlar.

Diyeceğim  o  ki; blog yazarlığı hafife  alınacak  bir  uğraşı değil.  Ciddiyetle, sevgi  ile, özenle ve  elbette sabırla yapılmalı..Yeni başlayanlar  için  naçizane tavsiyem; siz zaman ayırıp  yazın, özdenliğinizi  katarak, kaygısız ama özenli olun, mutlaka  okunacaksınızdır. Güzel ve  anlamlı paylaşımlarınız için  yürekten teşekkürler...

Yazıklar Olsun!!!!

Lanet olsun!!! Bu tür yazılar  yazmak istemiyorum ama izlemekte olduğum belgesel yüzünden yine nefretle doldu içim. Aslında  dayanamadım kanal değiştirdim  ama  tekrar  döndüm.. Bu  gerçekleri değiştirmiyor ne yazık  ki.

National Geographic  kanalında, bir çiftlikten kurtarılan  dövüş köpeklerinin yaşadığı  işkenceler  ve oluşan  korkunç kalıcı hasarlar  anlatılıyor.  Ünlü  bir  Amerikan  futbolu  yıldızının  da işin içinde olduğu  tesbit edilmiş.

Sırf  para  kazanma uğruna  yapılan  bu  insanlık  dışı uygulamalar anlatılır  gibi  değil. Zavallı hayvanlar sadece  ölümüne  dövüştürülmüşler, başka bir yaşam tanımamışlar. Damızlık olarak kullanılanların, çiftleştirilmek için  dişleri sökülmüş. Daha anlatamayacağım  korkunç  işkencelerle  geçen  hayatları  sonunda  hepsi  hasta, delirmiş  ve korku  dolu  hayvanlar. '' Köpek Kasabası '' denilen  bir  rehabilatasyon merkezinde tedavi  ve rehabilite  edilmeye çalışılıyorlar.  Göz  yaşları  içinde  izliyorum...

Onları  bu duruma  düşürenlere  lanet  olsun!!!

19 Eylül 2011 Pazartesi

Bilinçli Tüketici Olsak, İndirim ve Kampanya Oyunlarına Gelmesek !


Bu sabah sevdiğim blogları dolaşırken çok yerinde bir uyarı niteliğinde olan bu yazı ile karşılaştım. Kaleminize sağlık Enis Bey.
Enisden Burada
Kabul edelim, hepimiz (itiraz edenleriniz olacak – sizin için “bir çoğumuz”) kampanya, indirim oyunlarına geliyoruz.
  • Normalde almayacağımız bir şeyi, indirimde veya kampanya diye alabiliyoruz. (Gerçekten o aldığınız şeylere ihtiyacımız var mı?)
  • Neden indirim? Bu mal,ederinden fazlaya satılıyordu da mı fiyatı düzeltiliyor? Yoksa modeli eski, son kullanma tarihi yakın, defolu veya sırf müşteri çekmek için zararına satış mı?
  • Bazılarımız da kampanyaları takip etme uğruna çok ciddi zaman harcayabiliyorlar. (Aslında bir çok şeyi yapmaya zamanımız yok, değil mi?)
  • Aldıklarımızı kullanıyor muyuz peki? Yoksa bir kenara atıyor muyuz? (İndirimli bir şey aldığımızda sanırım hepimiz biraz mutlu oluyoruz. Kullanmasak da olur.)
  • “%50 ‘ye varan” indirimlerde, %50′lere varamayan bir şeyler mi alıyoruz? (Sanki önce bindirim, sonra indirim oluyor)
  • Bilinen bir markanın, hiç de kendisine yakışmayan kalitedeki bir alt ürününü mü alıyoruz?
Hepimizin en birincil yaşamsal ihtiyacı LED TV, LCD TV olduğundan(!?!), bu konuda bir forumda okuduğum bir örneği vermek istiyorum. Tanınmış bir bilgisayar mağazası, indirim gözüksün diye Türkiye genelinde 20-30 adet bir ürünü indirime sokacak. Senin bulunduğun yerdeki mağazaya 3-4 adet düşecek. Sen sabahın köründe sıraya gireceksin, ona rağmen de alamayacaksın. Zaten alma ihtimalin nedir?
Bunlar da çağımızın şirketlerinin işine geliyor tabii. Biraz daha farkında olmamız, oyuna gelmemiz lazım.

Dünya Yalnız İnsanlara Ait Değil!

İyi ki de değil...

















Bu güzellikler olmadan Dünya nasıl bir yer olurdu?

(Devamı Yarın !)

16 Eylül 2011 Cuma

Sonbahar Geldi

Henüz burada yaz sürse de...

Begonvilli Ev

Begonvilli Ev, begonvilliev tarafından mustard dress ile yaratıldı


Begonvilli Ev

Begonvilli Ev, begonvilliev tarafından black handbags ile yaratıldı


Begonvilli Ev

Begonvilli Ev, begonvilliev tarafından gold shades ile yaratıldı


Begonvilli Ev

Begonvilli Ev, begonvilliev tarafından embroidered handbags ile yaratıldı