Antalya Belediye Binası'nda bir fotoğraf sergisi var. Antalya'nın nostaljik fotoğrafları sergileniyor...
Bu fotoğraflar ben doğmadan, hatta annem ve babam bile dünyada değilken çekilmiş. Örneğin en alttaki 1930 yılına ait. Yine de çocukluğumun ilk yıllarında anımsadığım görüntüleri andırıyor.
Bunlar da benim objektifimden bu günkü kent merkezini gösteren kareler.
Hemen gözümün önünden geçen film kareleri şunlar:
Bahçelerinde portakal, hurma, kayısı, çağla, dut ağaçları olan tek katlı evler.. Daracık caddeler, gıcırdayarak geçen faytonlar. (İlk taksi ve dolmuşlar ilkokul yıllarımda boy göstermişti). Kentin orta yerinde, ana caddeyi boylamasına tam ortasından ikiye ayıran, etrafında palmiyeler dizili, çağıl çağıl akan su kanalı, bomboş sahiller, yerli halkın yazlık olarak kullandığı belediyeden kiralanan Konyaaltı obaları. Sokak aralarında sebze, meyve, süt, hatta züccaciye ve kumaş satan satıcılar. Basmacı Ali'yi anımsıyorum özellikle. Bir de küçük arabası ile dondurma satan Macun lakaplı dondurmacımız vardı. Her gün sokağımızdan geçmesini beklerdik. Dedem halden aldığı sebze meyveyi ya hamallarla ya da bir faytonla getirirdi eve.
PENCEREMDEN ANTALYA
Ağustos böcekleri kayısı dallarında
Kuma çekilen açık mavi sandallarında
Temiz bir yolculuğun üzüntüsü gibiydi…
Bir hamam nemi vardı gölgenin avucunda
Apaçık pencereler boş sofalar ucunda
Çocukluk yıllarımın birer süsü gibiydi.
Portakal kokusuyla sarhoş gibi bir gemi
Yelkenine bir kanat gibi takıp meltemi
Akardı bir kayısı dalının ortasına.
Umarak onun gibi uzaklaşacağımı,
Camın üstüne gerip böyle on parmağımı
Dizerdim tayfa gibi beyaz güvertesine…
Gemimi benden çaldı diye dağların ardı
Yuvarlanan bir turunç gibi içim karardı,
Halatların üstüne kırk ayak merdivenden.
İçimde başlamayan, bitmeyen bir yolculuk
Kumsalda bir gemiye uzanmış yarı soğuk
Kumral bir deniz kızı masal dinlerdi benden.
Gözlerim balık gibi yosunların ağında
Uyuturdu suların mavi salıncağında
Bir sedef gibi mermer liman bakışlarımı.
İçimde seyrederdim boşalıp doluşunu,
Güneş yüklü bir gemi gibi kayboluşunu
Bir liman kokusunda suya akışlarımı.
SABRİ ESAT SİYAVUŞGİL (1907 – 6 Ekim 1968)
Selam Begonvilli Ev,
YanıtlaSilİlkokul birinci sınıfı Serik'te ikinci sınıfı da Antalya'da okumuştum. Hani denir ya babamın memuriyeti dolaysıyle dolaştık memleketi diye.. Aynen o sebeple:)
Yıllar sonra Antalya'ya tekrar gittiğimde nasıl bırakılır da gidilir bu şehirden diye düşünmüştüm. Bir ilkbahar başıydı. Şahane Akdeniz esintisi ve tepeleri sisler içinde bir şehir silüeti vardı. Çok etkilenmiş ve çok sevmştim. Antalya'yı sıcağı dışında hep sevdim:)
Selam Hayal Kahvem,
YanıtlaSilŞu an gözlerim dolu dolu, duygulanarak bakıyorum önümdeki onlarca eski fotoğrafa. Duygulandım işte... Anılar, kaybedilenler.. Neyse, bunlar bana kalsın:)
Evet, sıcaktır yazları. Nefes almak bile zordur ama sonrasında öyle bir sonbahar gelir ki..Büyülü, püfür püfür havası ile, güzelim Antalya'yı yavaş yavaş kışa hazırlar. Çok sert olmayan kışından sonra enfes bir ilkbaharı da sayarsak 8-9 ay en yaşanılası yerdir. Ne de olsa yaşamışsınız, bilirsiniz. Sevgiler, selamlar Antalya'dan.
Antalya'nın bende çok özel bir yeri vardır. Eşimin babası Antalyalı ve biz de tatillerimizde elimizden geldiğince Antalya'ya mutlaka gideriz. Genelde Eylül - Ekim aylarını tercih ediyoruz. Hem daha sakin hem de iklim olarak daha güzel oluyor.
YanıtlaSilFotoğraflar için çok teşekkürler.
Sevgiler.
Zarif yorumunuz için çok teşekkürler Okuyan. Aslında gerçek Antalyalı o kadar az ki..Bir nüfus sayımında görev almıştım. Sabahtan akşama dek koca bir cadde üzerindeki apartmanlarda yaşayanları saydım. Yok denecek kadar azdı Antalyalı. Benim ailem de Antalya'nın yerlisi yani kökleri Kaleiçi'ne dayalı.
YanıtlaSilHer hali güzelmiş, biz en son Shareton Voyager'da kalmıştık, şimdi rixos mu olacak diyorlar yoksa ben mi yanlış anladım bilmiyorum.Seviyourz Antalya'yı. Türkiyenin İstanbul, Ankara'dan sonra en bilindik şehri yurt dışında:)
YanıtlaSilon yıl boyunca yaşadım antalyada evet ben de antalyalı olmadığı halde antalya hastası olanlardanım.fotolara bakarken annecimle oralarda gezdiğimiz zamanlar aklıma geldi,sanki o fotonun içinde biz de varız,o kdr net,o kdr belirgin hatırladım ki sanki annem ordaki banklardan birinde oturuyordu...bana yeniden o güzel günleri hatırlattığın için sana teşekkür mü edeyim yoksa bu sebepten elimde olmadan akıveren birkaç damla gözyaşı için kırılayım mı,bilemedim:(ama neden kırılacakmışım değil mi,kırılmaya ne hakkım var?sağolasın annemi,o günleri bir kere daha gözümde canlandırdığın için...
YanıtlaSilİstemeden sizi hüzünlendirdiğim için üzüldüm. Anneciğiniz siz mutlu oldukça huzurlu olacaktır. Bence siz gelin Antalya'ya. İçiniz burkulsa da güzel anılarınızı tazeleyip mutlu olmaya çalışın.
YanıtlaSil♥ çok güzel olmuş eski ve yeninin karşılaştırılması-♥
YanıtlaSilTeşekkürler. Oldukça hüzün verici..
YanıtlaSil