30 Ocak 2013 Çarşamba

Kadınla Erkeğin Farkı

Günaydın Dostlar!

Bu karikatürü twitter'daki  dostlardan biri paylaşmış:)  Kadınla erkeğin Farkı'' diye de not düşmüş..

26 Ocak 2013 Cumartesi

Bu Güzellikler Indulgy'den

Indulgy, tıpkı Pinterest gibi  bir paylaşım sitesi.. Dünyanın dört bir yanından üyeleri olan sitede her tür  kaliteli fotoğraf paylaşılıyor.
http://indulgy.com/

Keşfedeli beri  ara sıra ziyaret edip ilgimi çekenleri arşivime alıyorum. Çünkü bazıları ilham verici, bazıları da gözümü ya da ruhumu okşayıcı fotoğraflar bunlar. Kimi ''bunu ben de yapabilirim!'' dedirtiyor, kimi de beni gülümsetiyor.

İşte bazıları:)











25 Ocak 2013 Cuma

Limon Cenneti

Bahçemdeki limon ağacıma hayran hayran bakıyordum..

Taa ki, komşulardan birinin  limon ağacını görünceye dek:))










Maaşallah diyorum, başka ne denir ki...

22 Ocak 2013 Salı

Türkler Neden Mutsuz?



Ulus olarak bir yılda 36 milyon kutu antideprasan kullandığımızı biliyor muydunuz?  Bu,kayıtlara geçen yani Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı rakam..  Acaba bu  ilaçlar ne derece işe yarıyor?


GALLUP’un, 2005 ile 2009 yılları arasında 155 ülkede gerçekleştirdiği “mutluluk” araştırmasında Türkiye maalesef 103. sıradaymış.

Danimarkalıların yüzde 82 si kendisini “mutlu” olarak tanımlarken Türkiye’de bu oran sadece yüzde 13.

Yani durum şu: Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuzuz.

Piyasalardaki onlarca kitap, insanları daha mutlu  daha sağlıklı yapmanın yollarını  açıkladığını iddia ediyor.  Belli ki, mutsuzluğumuz   insanların  zayıf olduğu yönlerini keşfedenler ve bundan para kazanmak isteyenler  için iyi bir kazanç alanı.

Okuduğum  bir makalede, bir uzman ( haydi adını da vereyim Dr. Tanju Sürmeli) “Türkler genellikle beyinlerinin ön bölümünü iyi kullanmıyor” diyor.
Ve devam ediyor:
''Dolayısıyla sabırsızlık, duygusallık, saldırganlık, motivasyonsuzluk, ani öfke patlamaları gibi iyi tanıdığımız özellikler ön planda.

Bu özelliklerin hiçbirinin mutlulukla yakından uzaktan ilgisi yok.

Hepsi tek başlarına birer mutsuzluk kaynağı.

Türkiye’de insanlar hep bir kavga ortamında. Politika sahnesinde, medyada kavga olunca beyin negatif bir döngüden çıkamıyor” diyor.

Arkasından da önerilerini sıralayıp,  kendi geliştirdiği  yöntemlerden söz ediyor.. Ayrıca  bu konu ile ilgili  bir de kitap yazmış.

 Ben , ''bu kitap, o kitap diye tavsiyelerde bulunacak  konumda  değilim. Üstelik bu tür kitapların pek çoğunun okuruna değil de  maddi kazanç yolu ile yazarına  mutluluk verdiğini de düşünmüyor değilim.
Ancak mutsuzluklarımız konusunda  kafa yormamız gerektiğine  düşünüyorum. Yaşamın  zorlukları ile baş edebilme konusunda   her insanın yapabileceği bir şeyler olduğuna inananlardanım. Şahsen ben  kişilerin  hatta uzmanların ''Şöyle yapın, böyle yapın!'' tavsiyelerinden çok kendi mutsuzluğumuzun kaynağını  keşfedip  ona göre önlemler almamız  gerektiğini düşünüyorum. Bir de  başkalarının durum ve duygularını anlayabilmenin önemli olduğuna inanıyorum. Yani  ben merkezci olunca daha çok mutsuz oluyor insanoğlu.
Elbette, hayattan zevk alabilme  konusu  da önemli.. Bunu başarmak için kendimizi tanıyıp zaman ve çaba göstermemiz  gerekiyor. ''Zaman ve koşullar!''  dediğinizi duyar gibiyim.. Eee ne yapalım, emek olmadan başarı da olmuyor.
Gerektiğinde güvenilir bir uzmandan yardım almak  işe yarayabilir. Yine de iş  insanın kendi beyninde başlar ve biter gibi geliyor bana.


  Hepinize sağlıklı bir beden ve ruh diliyorum. Mutsuzluklar  hepimizden uzak  olsun.

20 Ocak 2013 Pazar

Salgından Kurtulan Minik Kedimiz

Sitemizdeki kedilerde birdenbire başgösteren virüslerin neden olduğu  salgından sonra  burada durum içler acısı.

Her sabah mama yemek için  kapımıza ve bahçemize gelen onlarca kediden eser yok..

Etrafta arayıp tarayınca bir kaç kedi görebiliyoruz.  Onlar da sağlıklı görünmüyorlar, üstelik o  durumda bile yakalanmamak için direniyorlar.

Dün akşam komşumun balkonuna sığınan bir tanesi için çok geçti. Isıtmaya çalışmışlar ama gece ölmüş.

Cuma günü  hasta olduğunu farkedip acil olarak  veterinere  götürdüğümüz küçük tekir, üç gün küvezde kaldı bugün taburcu oldu. Az önce eve getirdik. Minik'in bebekliğinden kalan  kafese  temiz havlular  koyup yuva hazırladık. Şu an balkonda güneşleniyor. Az sonra içeri alacağız.

Yaramaz, şu an  kafesten çıkmak için miyavlayıp duruyor ve bizimle adeta kavga ediyor:)
Çok şükür, bir tanesini olsun kurtarabildik ama henüz  kritik  dönemi atlatmış değil. 

Yine aynı gün yakalayamadığımız ancak ertesi sabah büyük çabalarla  yakalayıp  kliniğe yetiştirdiğimiz  siyah beyaz uzun tüylümüz ise  şu an komşumun evinde.  

Umarım  bu iki canı  kurtarmışızdır. 

Öte yandan  aşağıda az sayıda  kalan kediciklere  taze su ve mama bırakıyorum. Bakalım  sonları ne olacak.....

18 Ocak 2013 Cuma

Dikkat! Kedilerde Görülen Salgın Hastalık Tehlikeli Boyutlarda!!!



Sevgili Dostlar,
İki gündür çevremdeki kedilerle ilgili yaşadıklarımı sizlerle  paylaşıyorum. Amacım, elimden geldiğince sizlerin çevrenizdeki kedileri koruyabilmek.. En azından  böyle bir durumla karşılaşırsanız evinizdeki canları uzak tutun ve  sonuçlarını bilin istiyorum.

Daha önce yazdıklarımı okumayanlar için kısaca özetliyorum;
İki gün kadar önce kapımın önünde ve bahçemde baktığım onlarca kedi birdenbire durgunlaştı, mama yemez oldular. Bazıları da onlara hazırladığım kedi evlerinden çıkmadılar. Bana çok alışık olan tekirlerden birini yakalayıp veterinere götürdüm. Fotoğrafta gördüğünüz siyah beyaz uzun tüylü ise  hasta haliyle kaçtı ve yakalanmadı, bir depoya sığındı. Sabah erkenden yardımcımla ve komşumla büyük çabalarla onu da yakalayıp  kliniğe götürdük. Bu ikisi tedaviye alındı ama yaşam savaşını kazanabilecekler mi belli değil. Öte yandan gece  gelip  yuvada yatan  tekirlerden biri daha bu sabah çok hasta olarak uzaklaştı. Sanırım ölmek üzere.  Az önce yakınlarımızda bir kedi daha ölmüş. Kısacası dostlar, ölüm etrafta kol geziyor.  Moralim son derece bozuk. Aşısı olmayan tüm hayvanlar hastalıktan kırılıyor. Tahmin edeceğiniz gibi ben  tüm bu hayvanların aşısını yaptıracak durumda değilim. Ancak elimden geldiğince  kaliteli mamalarla besledim bu güne dek. Bir de çok soğuk günlerde onlara korunaklı yuvalar hazırladım.

Şimdi veterinerimle uzun bir telefon görüşmesi yaptım. Evdeki aşılı kedileri dışarı bırakmamamı, aşının büyük ölçüde korusa da her hastalığa etkili olamayacağını anlattı. Zaten  virüsler  sürekli mutasyon geçirerek  dirençli hale geliyormuş. Bir de etrafta dolaşan hasta hayvanların  çişleri kakaları  hatta solunum yolu ile bıraktıkları  mikroplar var. Biz olabildiğince  etrafı çamaşır suları ile  dezenfekte ettik. Mama ve su kaplarını steril hale getirdik. Hasta hayvanların barındığı  yuvaları, içinde bulunan minderleri, havluları  attık.  Temiz ve kuru yerlere mama ve su bıraktık. Elimizden  ancak bunlar geliyor..  Aldığım bilgilere göre komşu kasabalarda ve başka kentlerde de bu tür salgınlar varmış. Veterinerler birbirlerini uyarıyormuş.  Ben de yaşadıklarımı  aktararak sizleri uyarmak istedim. Evlerinizdeki kedileri dışarı bırakmayın. Benimkiler şu an  kapının önünde bekleyip adeta ağlıyorlar ama dışarı bırakmıyorum. Allah bu kedicikleri bizlere bağışlasın ve hepimizin yardımcısı olsun!!!

Konu ile ilgili araştırma yaptım ve bu  sayfaya rastladım. Anlatılanlar birebir bizim  yaşadıklarımıza benziyor.
http://www.sokakkedisi.net/asilar.asp

Not:Değerli arkadaşımız Evren Konakçı'nın yorumu çok güzel bilgiler içeriyor. Yararlanmanız amacı ile buraya kopyalıyor, kendisine teşekkür ediyorum.

''Merhaba, geçmiş olsun.Aynı sorun İzmir'de de var. Biz de ani ölümler yaşadık. Bu geçen sene de oldu.Biz kedilerin suyuna bazen insanlar içinde kullanılan assist ilacı kullanıyoruz. Sularına koyuyoruz.Veterinerde önerdi. Balgam söküyor. Bazende hafif kırgınlıkları olanlara 500 lük kapsül alfasilin veriyoruz. Kapsülün içindeki tozu az suyla karıştırıp veriyoruz, Şırınga ile ağızdan. Bazı kediler direniş gösteriyor ama iki kişi yardımı ile biri kediyi kalın bir örtü ile sarıp bir enseden tutup ağızdan veriyoruz. Olumlu sonuç aldık. İyileşme oluyor. Burun akıntısı varsa 12 saatte bir verin akıntı kesiliyor. İnsanlara geçen bir virüs olmadı Acaba bu yeni salgının böyle tehlikesi var mı duydunuz mu?''







17 Ocak 2013 Perşembe

Misafir Kedimize (ve diğerlerine) Ne Oldu?


Her sabah uyanınca  kapımızdaki kedi evlerinde misafir ettiğimiz kedilere mama ve taze su veririm.

Bu sabah tekirlerden biri yuvadan çıkmadı. Mama ile ilgilenmedi. Diğerlerinin de keyifsiz olduğunu farkettim.

Kediler  her zamanki canlılığını kaybetmiş, yavaşlamış, sersemlemiş gibiydi.. Oysa bugün hava  ılık  ve aydınlık. Normalde kediciklerin  mamalarını yiyip keyifle oynamağa başlamaları gerekiyordu.  Bu durum beni çok korkuttu  dostlar!  Acaba birileri kedileri zehirledi mi?

Az sonra  yuvadan çıkmayan, adeta ölü gibi  görünen ancak nefes aldığı belli olan tekiri veterinere götüreceğim.  Umarım kedicik iyileşir ve zehirlenme söz konusu değildir..

15 Ocak 2013 Salı

Limonlarımız




Bahçemizdeki limon ağacımız kilolarca meyve verdi. Ağacımızın alt dalları budanınca bahçesinde limon ağacı olmayan komşularıma da verdim.  Yine de bol bol limonumuz oldu. Ağaçta kalanlar da sanırım  bahar aylarına dek bize yetecek.

Bu harika meyve hakkında bir şeyler öğrenmek için:

10 Ocak 2013 Perşembe

Begonvilli Ev Kedi Oteli:)

Kedi otelimizin kapasitesini artırdık!

Üç gündür burada da esaslı soğuklar var. Öyle ki, bu sabah sitenin orta yerindeki  göletin üzeri buz tabakası ile kaplıydı. Öğleye doğru güneş yüzünü  gösterince buzlar eridi. Evdeki kediler pek dışarı çıkmıyorlar. Yiyip içip sıcak köşelerde uyukluyorlar. Dışarıdaki onlarca kediden bize yakın yerdekiler ise diğerlerine göre şanslılar. Kısacası kapımıza ve yakınımıza gelen her kediyi kollayıp doyuruyoruz. Mamalarını, taze sularını ihmal etmiyoruz. Kapımızdaki kedi evlerinin de sayısını artırdık. Kapımızın önünün  görüntüsü pek hoş olmasa da, yuvaya dönüştürülebilecek her türlü materyali değerlendirdik. Akşam ayazı başlayınca kedicikler ikişer üçer  sığınıyorlar. Mama ve su  da bulunduruyoruz. Darısı diğer korunmasız  hayvancıkların başına..

Bu da bizim Biber Hanımefendinin kanepe keyfi. Biliyorsunuz, Biboş aileye en son katılan kızımız.. Bu arada bana bu harika amigurumi köpekciği gönderen sevgili Leyla'ya yürekten teşekkürler!

5 Ocak 2013 Cumartesi

Begonvilli Ev Halleri

Günaydın  dostlar! Hepinizin günü harika olsun, güzelliklerle dolsun!!

İster inanın ister inanmayın, 5 Ocak Cumartesi günü balkonumuzda kahvaltı yapıyoruz. Sardunyalar mevsimindeki gibi coşmasa da bir kaç tomurcukla ve tek tük açmış halleri ile bize eşlik ediyorlar.  Kuşlar da ara sıra cıvıldaşıp gönlümüzü alıyorlar.. Kedilerimizin keyfine diyecek yok maaşallah!  Emin olun ağır kış koşulları ile mücadele edenleri kıskandırmak değil amacım. Sadece Antalya'mızın  nasıl bir yer  olduğunu bilmeyenlere anlatmak istedim.




Bu güzel kedicik bizim kedi otelinin  müşterilerinden. Yani kapımızın önüne koyduğumuz kedi evlerinde yaşıyor. Elimden geldiğince düzenli  mama versem de doğası gereği avcı bir  hayvan. Tenis kortunun tellerinden en tepeye tırmanıp kuş avlamak istiyor. Gerçi kuşlar  çoktan uçup gitmişler ama  o hala beklenti içinde:)

2 Ocak 2013 Çarşamba

Begonvilli Ev Halleri

Balkonumuzdan




Colette Hanım'ın şekerleme keyfi:)



Kestane dolgulu muffin;3 yumurta, bir çay bardağı sıvı yağ, bir çay bardağı süt, yarım paket kabartma tozu, birbuçuk su bardağı un, kakao, bir tutam granül kahve ile çırpılıyor, kağıt  kek kalıparına üstten biraz boşluk kalacak şekilde paylaştırılıp 180 derece sıcaklıkta pişiriliyor.
Kreması:1,5 bardak süt, iki,buçuk kaşık buğday nişastası, üç kaşık şeker, vanilya ile sürekli karıştırılarak koyuca pişiriliyor. Ocaktan alınınca bir kaşık tereyağ eklenip karıştırılıyor. Bu kremayı ikiye ayıracaksınız. Yarısına, rondodan geçirilmiş, pişmiş ve  iç kabukları soyulmuş kestane püresi  ve tarçın, diğer yarısına bir minik tutam gıda boyası karıştırılıyor. Kestaneli krema  muffinlerin ortasına krema sıkma torbasının  uygun ucu ile dolgu olarak konuluyor. Renklendirdiğiniz  krema da tırtıklı uçla  üzerine sıkılıyor. Afiyet olsun!!