22 Ocak 2013 Salı
Türkler Neden Mutsuz?
Ulus olarak bir yılda 36 milyon kutu antideprasan kullandığımızı biliyor muydunuz? Bu,kayıtlara geçen yani Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı rakam.. Acaba bu ilaçlar ne derece işe yarıyor?
GALLUP’un, 2005 ile 2009 yılları arasında 155 ülkede gerçekleştirdiği “mutluluk” araştırmasında Türkiye maalesef 103. sıradaymış.
Danimarkalıların yüzde 82 si kendisini “mutlu” olarak tanımlarken Türkiye’de bu oran sadece yüzde 13.
Yani durum şu: Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuzuz.
Piyasalardaki onlarca kitap, insanları daha mutlu daha sağlıklı yapmanın yollarını açıkladığını iddia ediyor. Belli ki, mutsuzluğumuz insanların zayıf olduğu yönlerini keşfedenler ve bundan para kazanmak isteyenler için iyi bir kazanç alanı.
Okuduğum bir makalede, bir uzman ( haydi adını da vereyim Dr. Tanju Sürmeli) “Türkler genellikle beyinlerinin ön bölümünü iyi kullanmıyor” diyor.
Ve devam ediyor:
''Dolayısıyla sabırsızlık, duygusallık, saldırganlık, motivasyonsuzluk, ani öfke patlamaları gibi iyi tanıdığımız özellikler ön planda.
Bu özelliklerin hiçbirinin mutlulukla yakından uzaktan ilgisi yok.
Hepsi tek başlarına birer mutsuzluk kaynağı.
Türkiye’de insanlar hep bir kavga ortamında. Politika sahnesinde, medyada kavga olunca beyin negatif bir döngüden çıkamıyor” diyor.
Arkasından da önerilerini sıralayıp, kendi geliştirdiği yöntemlerden söz ediyor.. Ayrıca bu konu ile ilgili bir de kitap yazmış.
Ben , ''bu kitap, o kitap diye tavsiyelerde bulunacak konumda değilim. Üstelik bu tür kitapların pek çoğunun okuruna değil de maddi kazanç yolu ile yazarına mutluluk verdiğini de düşünmüyor değilim.
Ancak mutsuzluklarımız konusunda kafa yormamız gerektiğine düşünüyorum. Yaşamın zorlukları ile baş edebilme konusunda her insanın yapabileceği bir şeyler olduğuna inananlardanım. Şahsen ben kişilerin hatta uzmanların ''Şöyle yapın, böyle yapın!'' tavsiyelerinden çok kendi mutsuzluğumuzun kaynağını keşfedip ona göre önlemler almamız gerektiğini düşünüyorum. Bir de başkalarının durum ve duygularını anlayabilmenin önemli olduğuna inanıyorum. Yani ben merkezci olunca daha çok mutsuz oluyor insanoğlu.
Elbette, hayattan zevk alabilme konusu da önemli.. Bunu başarmak için kendimizi tanıyıp zaman ve çaba göstermemiz gerekiyor. ''Zaman ve koşullar!'' dediğinizi duyar gibiyim.. Eee ne yapalım, emek olmadan başarı da olmuyor.
Gerektiğinde güvenilir bir uzmandan yardım almak işe yarayabilir. Yine de iş insanın kendi beyninde başlar ve biter gibi geliyor bana.
Hepinize sağlıklı bir beden ve ruh diliyorum. Mutsuzluklar hepimizden uzak olsun.
Etiketler:
Ruh ve Beden Sağlığı,
Ülkemin halleri
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bazıları da mutsuz olmaktan besleniyorlar ve bence dr larımızın bu ilaçları sevmeleri de bir neden.
YanıtlaSilDer çok bilmiş anne
Eveeet, var öyleleri..
Silhımm, sabırsızlık benim de problemim. sabretmeyi öğrenmeye çalışıyorum kendi adıma..
YanıtlaSilElbette öğrenirsiniz. Hepimiz için geçerli bu.. İstersek başarırız:)
SilDÜŞÜNÜP BULMAK, SONRA DA EYLEME GEÇMEK GEREK DEĞİL Mİ?
YanıtlaSilBEN YAPTIM, BEN YAPTIM :))
Yürekten tebrikler:)
Silİnsanın sevdiği uğraşlarının olması mutlu olmasına yardım ediyor.Böyle bakarsak ,el işleri hepimizi kurtarıyor :)
YanıtlaSilKesinlikle doğru.
SilTürk toplumunun bilinçaltında karamsarlık var
YanıtlaSilBizim insanımız mutsuz. Tarihe dönüp bakmak gerekir. Türk toplulukları göçebeydi ve bulundukları yerde devlete benzer yapılanmalar kurdular. Gerçek bir üretime sahip değildiler. Yapılan şey savaşlarda kazanılan ganimetlerin paylaşılmasıydı. İnsanlar çocuk sahibi oldu, ama çocuğunu sevme fırsatı bulamadan savaşmaya gitti. Böyle bir düzen içindeki karamsar insanların torunlarıyız. Bir örgütlenmeyi, bir üretim zincirini kuramadan ciddi sıkıntılar çekmişler. Onun karamsarlığı bütün insanlara yayılmış. Hâlâ modernleşmenin, çağdaşlığın gereklerini yerine getirmekte zorlanıyoruz. Ciddi ekonomik problemlerimiz, eğitim sorunlarımız var. Sorunlarla nasıl mücadele edeceğini bilmeyen nüfus yüzünden gerçekten karamsarız.
Yazar: Beril Özcan
Kaynak: http://www.gazetevatan.com
BUAÇIKLAMADAN SONRA KENDİ FİKRİM BU,
insan çocuklarını yetiştiriken doyumsuz yetiştiriyor, akıllarınca en güzel şeyleri onlar giysin, onlar yesin, onlar oynasın, sonra her şeyi olan insan nasıl mutlu olsun, bir yapboz ver ugraşsın, emek harcasın çabalasın, Herşeyin emek istediğini oğrensin, emeksiz hiçbir şey yok. Her şeyi çok çabuk tüketen bir toplumuz, çılkını çıkarıyoruz, tadını çıkarmak varken,
Farkında Değiliz..
Ne Yapıyoruz Yıllar sonra ne olarak çıkıyor.
Çocuklarınızı beslerken, Zorlamayın, şimsi geçmişe dönelim bebek'ken beslendiğiniz o günlere, anneniz ne yaptı, bolca bir kase mama hazıladı, ve size yedirdi, karnınız doydu, ama kasenin için dolu, boşa gitmesin bunuda bitir.. zorla bitirdiniz..
büyüdünüz, 15-25-35 yaşına geldiniz, doyumsuzsunuz, hiç birşey sizi mutlu hissettirmiyor. Her şeyi tüketiyorsunuz..
bir kase mamanın zorlanarak yedirilmesi Hayatınızdaki yeri, masum ..
Neden çırkın bir toplumuz,
neden Sevgisiz yetişiyoruz,
neden herkese güveniyoruz yada herkese güvenmiyorsunuz,
neden şişmanız,
neden boşanmalar çok fazla,
neden sıgara, içki içme yaşı düştü,
neden neden neden vs vs vs
yetiştirme tarzımız,
Kaderci bir toplum olmamız,
Hiçbir şeyin farkında olmamamız,
Batının değer yargıları, hayata bakışı farklıdır, çemberleri dünyayı geçer,
biz türklerin Hayata bakış açısı çemberleri mahalleden dışarı çıkmaz,
bu uzar gider..
Bu harika yorumunuz başlı başına bir makale olabilecek özellikte. Beğeni ile okudum. Zaman ayırıp yazdığınız için yürekten teşekkürler.
Sil