5 Eylül 2011 Pazartesi

Hastane Maceram


Bugün  kuduz aşısı  programımın sonlandırılması için Antalya Atatürk Araştırma Hastanesi'ndeydim.

Bakın başıma neler geldi:

Konu  ile ilgili bilgisi olmayanlara kısaca anlatayım; bir süre önce sabah yürüyüşümüzde Minik'le bana sahipli bir köpek saldırmıştı. Isırıldık, tırmalandık ve köpeğin aşılarının olmadığı anlaşılınca, köpek belediye veterinerliği tarafından gözlem altına alındı. Bana  beş dozluk kuduz aşısı  uygulaması başlatıldı. Bir kaç gün ara ile ilk üç dozumu  oldum.(ilk gün çifte doz) Bu arada  şunu söylemeliyim ki, aşılar beni çok hasta etti. Neyse, konumuz bu değil.. Araya bayram girdi, bana verilen çizelgeye göre son doz  bu gündü ama bu arada köpeğin gözlem süresi doldu. Sağlıklı olduğu raporunu aldım. Bu raporla birlikte hastaneye gittim. Böylelikle son dozu olmaktan kurtulacak ve yasal  sorumluluğumu da yerine getirmiş olacaktım.

Enjeksiyon odasına  girince olumsuzluklar zinciri başladı. Ben köpeğin kuduz olmadığını  belgeleyen raporu ve aşı programı kartımı verdim. Hemşire karta şöyle bir göz atıp ''rapor tamam da,  ayın 22'sindeki aşıya gelmemişsin''  dedi.  (senli benli hitap şekline dikkat!) 22 ağustos günü sabah 9.00 gibi  geldiğimi  ve aşımı olduğumu söyledim. Hemşirenin buz gibi tavrını ve  azarlayıcı ses tonunu  ne derece yansıtabileceğimi  bilemiyorum ama  bir enjeksiyon odasındaki   malzemelerin ondan daha sıcak olduğunu söyleyebilirim. Şöyle diyordu:
-Eğer aşı olsaydın bu karta işlemiş olurdum. Ayrıca yapılan aşıları  deftere kaydediyoruz. Kayıtlarda yok.

Buyrun bakalım; ben aşı olmuştum ama gerekli kayıtları tutmamış olan hemşire  beni suçluyordu, dahası yalancı durumuna düşürüyordu. Zaten hemşirenin tavırlarına sinir olduğum için böyle haksız bir suçlamayı sineye çekemezdim. Neyseki böyle durumlarda anında  düşünür, ne yapılması gerektiğini bilirim. Hemen aklıma  aşı olmadan önce  girişteki memurdan aldığım barkod  geldi. Barkodla aşı olunduğuna göre bilgisayar kayıtlarında girişim olmalıydı.  Aşı kartımı aldığım gibi  barkod işlemleri yapan memura koştum.  22 Ağustos kayıtlarına bakmasını, o gün  olduğum  kuduz aşısı için kayıtlara geçmiş olmam gerektiğini söyledim.  Bilgisayarın ekranını göremediğim halde o günün  kayıtlarında kimlik bilgilerimi  gördüğünü  mimiklerinden anladım.

Ama sıkı durun,  bir an duraklayıp '' ben burada o bilgiyi göremiyorum'' demez mi? Bu insanlar birbirlerini kollama adına  doğru bilgiyi örtbas ediyorlardı.

Şimdi sevgili okurlar, çok önemli bir durum değil diyeceksiniz belki.  Yani hayati bir durum falan değil ama  ben resmen yalancılıkla suçlanıyordum. Ki, kuduz hastalığı gibi ciddi bir riski gözardı eden, görevliyi kandırmaya çalışan  bir vatandaş durumuna düşürülüyordum. ''Yok ben bunu hazmedemem'' diye düşünüp, ısrarcı olmaya karar verdim. Bugün işi gücü bırakıp hemşirenin  işini  nasıl ihmal ettiğini ortaya çıkarmalıydım.

Hastanenin bilgi işlem merkezine  gidip o günün bilgisayar kayıtlarını görmem gerekiyordu. Sakin halimden bir kaç derece daha öteye geçip sinirli  ve kararlı bir modda  bilgi işlem merkezine gittim. Bu  kez gerçekten  de buz gibi bir ses tonu ile görevli  memura  olanları anlattım. Oraya şakalaşmak için uğrayan iki  genç  hastane çalışanını  da  sessiz olmaları konusunda azarlayıp, zavallı memuru şaşkına çevirerek otoriter bir şekilde kayıt dökümanlarını çıkarmasını  istedim. İnanın sevgili okurlar,  aslında insanlara sert davranmak hiç bana göre değil ama başka türlü iş yaptıramıyorsunuz.

Tahmin edeceğiniz gibi, bir kaç dakika  sonra istediğim bilgiler  elimdeydi. Sonra soluğu nerede aldım dersiniz? Hasta Hakları Birimi'nde.. Görevli kişi, dr. olduğunu tahmin ettiğim biriyle sohbet halindeydi. Sabahtan beri yaşadıklarımı, maruz kaldığım  muameleyi ve özellikle  de kendi ihmali ya da işini eksik yapmasını beni yalancılıkla suçlayarak örtbas etmeye çalışan hemşirenin çalışma şeklini anlattım. Tabii  ki, barkod işlemleri yapan görevlinin  ''giriş işleminizle ilgili  bilgiye ulaşamıyorum'' deyip  beni  başından savmaya çalışmasını da..Düşünün  sevgili okurlar, hastaneye gelen yüzlerce, binlerce hasta profilini;  çoğu  köyden kasabadan gelen   yorgun,  sorununu ifade edemeyen insanlar bunlar. Mutlaka  benim  yaşadıklarımı hatta daha kötüsünü yaşıyorlar  her  gün. Sonuçta  da  onlar suçlanıyor  ve azarlanıyorlar.

Durumu  Hasta Hakları Birimi'ne ilettikten sonra başhemşire ile de görüştüm. Telefonumu alıp  beni  mutlaka bilgilendireceğini, bu tür sorunların yoğunluktan kaynaklandığını, giderilmesi için  gerekenin yapılacağını söyledi.

Sonra da, o gün aşı olduğuma dair  elimdeki belgeyi  göstermek üzere enjeksiyon odasına gittim.  Her  nasılsa, benim yaklaşık bir saat  süren araştırmalarım  ve  Durumu Hasta Haklarına yansıtmam, ışık hızı ile hemşire hanıma ulaşmış. Resmen bozum olmuş bir suratla, ''Ben sizin arkanızdan  seslendim, siz  aşı oldum diyorsanız olmuşsunuzdur, işinizi hallettim'' diyordu. (Bakın  nasıl  da  ''sen'' olmaktan ''siz'' olmaya terfi etmiştim..) ''Sorarım  size,  hangi  işim  miş?'' Sizin eksik yaptığınız iş mi yoksa?'' dedim  ve çıkmadan önce  de  ''Sabahki gibi sen  değil, siz  demeyi öğrenmişsiniz bakıyorum!'' diye  belirtmeden edemedim..

Hasta Hakları Burada

Sevgili  dostlar; amacım kimseye  ağzının payını vermek falan değil. Tek istediğim  işini  düzgün yapmayan insanlar  bunu örtbas etmek için  baskı  uygulama, azarlar  gibi konuşma vb  tavırlara girmesinler.. Umarım sizler böyle durumlar yaşamazsınız. Yani hiç kimse yaşamasın..

15 yorum:

  1. canım öncelikle tekrar çok geçmiş olsun.ve tabiki helal olsun:)) ama maalesef senin yaşadığın bu durumlar yada benzerini insanlar sürekli yaşıyordur.hakkını aramasını bilene ne mutlu,ama bilemeyenin vay haline,artık işi orda çalışanların merhametine kalıyor..sevgiler..yavrusları da öpüyorummmm

    YanıtlaSil
  2. Hükümetin '' Sağlık Yasası'' ile başımıza daha neler gelecek ? Performans peşinde koşarken yorulan bıkkın bezgin sağlık çalışanları hastayı insan değil de müşteri olarak gördükçe ,acil serviste sabaha kadar uyumadan oturmadan yeyip içmeden çalıştırılan doktorlar hırpalandıkça ... Hasta olmayalım en iyisi biz :(

    YanıtlaSil
  3. Asla tek yönlü düşünmüyorum. Hastane çalışanlarının sıkıntılarını biliyorum ama bu onlara işlerini eksik yaptıkları zaman bunu örtbas etmek için hastayı azarlama hakkı vermez.

    YanıtlaSil
  4. Öncelikle araştırma,ssk hastenelerinde çalışan pesonelin hepsi emekliliği çoktan geçmiş.fakat hala çalışmakta kendilerini zorlayan yüzleri hiç gülmeyen insanlar sonuçtada böyle, gelen insanlara kötü davranıyorlar. benim de başıma değişik iki olay gelmişti.soluğu hastane müdürlerinde aldım.

    YanıtlaSil
  5. Geçmiş olsun. İşkence bu resmen.

    YanıtlaSil
  6. Sizi tebrik ediyorum.... Ben onların bizim sınırlarımıza göre davrandığını düşünüyorum ilk senli benli konuşmasında bile bunu sorabilirsiniz... Özür dilerim neden bana sürekli sen diye hitap ediyorsunuz? deyince o hemşirenin yüzünü görmek isterim... Çünkü kimse bugüne kadar ona bu soruyır sormamıştı? sorun da bu aslında... Susuyoruz... Tebrikler bu yüzden...

    YanıtlaSil
  7. Çok doğru yapmışsın, okudukça Allah düşürmesin demekten kendimi alamadım hele ki böylesi ciddi ihmale gelmeyecek bir konuda, lakin kimse işinin bilincinde ciddiyetinde çalışmıyor bu ülke de. Bugün ben de bir bankada meslekdaşımı azarladım ve çok üzüldüm, kadın almış eline telefonu 1 yıldır haberleşmediği birine bu süreçte başından geçenleri anlatıyor ki bayram ertesi her yer tıkış tıkış. Yazdıklarından herkes orada da laylay lom havasında, üzücü. Geçmiş olsun...

    YanıtlaSil
  8. bu tavırlar genelde var canım sebebide karşılığında tavrını koyamayan insanlarımız aslında saygıdan susuluyor ama maalesef hepsi öyle değil ama arada bu tipler de çıkıyor.
    Dünya tatlısı çalışanlarda oluyor ve ben onlar için işte işini severek seçmiş bir kişi diyorum
    geçmiş olsun , bundan sonra birilerine tavırlı davranıp beylik taslarken iyice düşünür.

    YanıtlaSil
  9. Geçmiş olsun.Yaşadığım olaylardan sonra (oğlumu ve annemi kanser den kaybettim,Babamı koah vs vs).
    Türkiye'deki insan kalitesi hakkında ciddi şüphelerim var.Sonuç olarak beni Türk hekimlerine emanet etmeyiniz.Sevgiler.

    YanıtlaSil
  10. çok geçmiş olsun hatalarını bastırmak için böyle davranıyorlar sağlık konusunun bence hiç affı olmamalı her ne olursa olsun insan hayatı

    YanıtlaSil
  11. Geçmiş olsun. Çok doğru yapmışsın işin arkasını bırakmamakla. O hemşirenin kuağına küpe olur. Birine haksızlık yapmadan önce bir kez daha düşünür artık.
    Zaten burada soruun eksik iş yapmaktan öte bunun suçunu hastaya yükleme çalışmak ve kabalık. Değilse herkesin hataları olabilir.

    YanıtlaSil
  12. Oooh yüreğim yağ bağladı. İşte hayatta beni en çok sinirlendiren olaylar bunlar. Hele genç insanların kendilerinden büyüklere ''sen'' hitabı beni öldürüyor. Geçmiş olsun tekrar.Sevgiler.

    YanıtlaSil
  13. Çok teşekkürler sevgili dostlar. O değerli görüşlerinizi yazmanız inanın bana moral verdi. Bundan sonra da vatandaş olarak herhangi bir çarpık durum karşısında sonuna kadar uğraşı vermeye devam..Ben dün bunları yaşarken yalnızca kendimi düşünmedim. Aynı tavırlara maruz kalan yüzlerce hastayı düşündüm. Hepiniz de ''aklın yolu birdir'' dercesine yorumlar yazmışsınız. Özellikle ada ve deniz çok doğru tesbiti ile son noktayı koymuş:
    ''Zaten burada soruun eksik iş yapmaktan öte bunun suçunu hastaya yükleme çalışmak ve kabalık. Değilse herkesin hataları olabilir.'' diyerek...Hepinize teşekkürler.

    YanıtlaSil
  14. ne yazık kı ulkemızde saglık konusunda
    daıma
    her açıdan ayrı bı skandal ayrı bı haksızlık ayrı bı acı yasanıyor..

    cok uzuldum yasasıklarınaAllah beterlerınden korusun

    YanıtlaSil
  15. Evet Öykü'cüm, ne yazık ki öyle ama mücadele edeceğiz, öyle değil mi?

    YanıtlaSil

Beğeni ve görüşleriniz benim için çok değerli. Yürekten teşekkürler.