Hiç yapmadığım bir tarifi denedim. Teyzemin çok güzel yaptığı yeşil incir reçeli.
Bizim bahçıvan dün bu yeşil incirleri getirdi. Irmak kenarındaki yabani incirleri görmüştüm daha önce. ''Aaaa, ne kadar çok!'' dedim. Çünkü soyulması gerektiğini biliyordum.
Hemen telefona sarılıp teyzemden tarifi aldım. Söylediklerini aynen yaptım. Yalnız haşlama aşamasından sonra bir kaç saat göztaşı (bakır sülfat) karıştırılmış suda bekletmemi söylemişti. İşte bunu yapmadım. ''Şart değil ama güzel bir renk verir'' dedi. Kimya derslerinden zehirli olduğunu anımsadığım bir eriyiği kullanmak istemedim. Bir de incirlerin bazılarına karanfil saplamam gerekiyordu ama karanfilim kalmamış. İncirlerin yarısı duruyor. Diğer yarısını karanfilli olarak yapacağım.
Önce incirlerin saplarını ve altlarını kesip kabuklarını soydum. Yapmak isteyenleri korkutmayayım ama zor ve sıkıcı bir iş. Sonradan elim alıştı, daha kolay geldi.
İncirleri bir güzel haşladım. Kaynama başlayınca bir kaç dakika bekleyip suyu dökerek yeniden sıcak su koyup haşlama işlemini sürdürdüm. Üç kez yineledikten sonra süzüp Soğuk suya attım.
Ertesi sabah suyunu değiştirip bir taşım daha kaynatıverdim. Tekrar soğuk su banyosundan sonra incirleri tek tek sıkıp içine aldığı suların çıkmasını sağladım. Şekilleri bozulsa da şekerle kaynama sırasında tekrar eski şeklini alıyorlar. İncirler süzgeçte beklerken genişçe bir tencereye incirlerle eşit ağırlıkta şeker koyup bir buçuk bardak su ekledim ve şeker eriyene dek orta ateşte kaynattım. (Bir kilo incire bir kilo şeker, bir buçuk bardak su)İncirleri de ekleyip kaynatmaya devam ettim. Biraz koyulaşınca yarım limon suyunu da ekleyip iyice karıştırdım ve ocaktan aldım.
Ben incir reçelini sadece içine aldığı kadar şerbeti ile seviyorum. Servis tabağına alırken tek tek alıp şerbetsiz olarak dizdim.