Sevgili dostlar,
gönül istiyor ki, buradan hep güzellikler paylaşayım, mutluluk verici olayları ve durumları anlatayım..
Ne yazık ki öyle çok olumsuzluklarla iç içe yaşıyoruz ki, bunların hiç sözünü etmeden yaşamak olası değil. İstemesem de farkındalıklarımızın artması umudu ile zaman zaman paylaşmak zorunda kalıyorum..
Örneğin, Antalya'da yaşanan ve basında yer alan, Duacı Köyü'nde bulunan bir köpek eğitim merkezinde, eğitim ve pansiyon hizmeti amaçlı kendilerine bırakılan köpeklere yapılan işkence olayı..
Videolarla kanıtlanan bu insanlık dışı duruma nasıl seyirci kalınabilir? En azından suçluların cezalandırılması ve benzer yerlere örnek olması için imza kampanyasına katılımı yürekten destekliyorum. Aşağıdaki linki tıklayıp ayrıntılara ulaşabilirsiniz.
http://www.change.org/tr/kampanyalar/antalya-duaci-k%C3%B6y%C3%BC-e%C4%9Fitim-merkezi-cezalandirilsin-gerekli-cezanin-almasini-istiyoruz?utm_campaign=twitter_link_action_box&utm_medium=twitter&utm_source=share_petition
Sözünü edeceğim diğer konu da bir intihal olayı. Yani çalıntı yazı.
Dün farkettim; okumakta olduğum Yrd. Doç. Kahraman Arslan'ın ''Hayata Yön Veren Hikayeler '' adlı kitabında, 204. sayfada ''Gözyaşı'' adlı bir öykü var. Bu öykü kadınları anlatan hoş bir hikayecik. Bu kitaptaki her öykü alıntı ve tek tek kaynaklar belirtilmiş. Web sayfalarında yer almış mı? diye araştırırken bir de ne göreyim; köşe yazarı Nazlı Ilıcak bu öyküyü, 13 Mayıs tarihli Sabah Gazetesi'ndeki kendi köşesinde, Anneler Günü nedeni ile ''Anneler ve Çocuklar'' başlığı ile kendi yazısı gibi paylaşmış. Yazının kaynağı da belirtilmemiş. http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2012/05/13/anneler-ve-cocuklar Bir de aynı sayfada yasal uyarı var: ''Yazarın yazılarının kopyalanması, paylaşılması yasaktır!'' diye. Kendin çal ama öyle bir sahiplen ki, kimse şüphelenmesin! Ne kadar ironik değil mi? Biz toplum olarak fazla okuyan insanlar değiliz ya; yuttururuz sanmış sözde yazar.. Nazlı Ilıcak'ı ve o yazının yayımlanmasından sorumlu tüm gazete görevlilerini kınıyorum.
Hep olumsuzluklardan söz edip canınızı sıkmak istemezdim ama bunlar da bilinmeli ve Begonvilli Ev'de kafa yorulan, gündemde olan konular.
Hadi bağışlatmak için dün yaptığım baykuşlu yastığı paylaşayım;
Eşimin yakası eprimiş gömleğini kullanarak yaptım bu yastığı. Çok şirin oldu.
Dayanamıyorum bu görüntülere :( bu pislikler yüzünden insan olmaya utanıyorum :( Kimse sevmek zorunda değil ama eziyet de etmesinler. Yaratılan her varlık bir can taşır insan denen varlık bunu idrak edebildiğinde dünya her can taşıyan için güzelleşip değişecek. İkinci konuya gelince büyük yazar yaptığının ortaya çıkmayacağından ne kadar da eminmiş. Orijinal metnin fotoğrafını da yayımlayabilir misin ablacığım? Bu işin peşini bırakmayalım yapanın yanına kâr kalmasın. Baykuş yastık çok sevimli olmuş ellerine sağlık.
YanıtlaSilorijinal metin dediğin Kahraman Arslan'ın kitabındaki öykü olmalı. Kitabın adı: Hayata Yön Veren Hikayeler
SilSayfa 204'ü açarsan ''Gözyaşı'' adlı hikayeyi göreceksin.N. ılıcak bu hikayeyi adını değiştirerek kullanmış köşe yazısında. Yazısı da burada:http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2012/05/13/anneler-ve-cocuklar
İmza kampanyasını yayalım Yeşim'ciğim.
YanıtlaSilOrijinal metnin de, çalıntı köşe yazısının da linkleri yazıda var zaten. Tıklaman yeterli.
nasıl vicdan hiç aklım almıyor.yastık harika eline sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler. Yastıkların devamı gelecek.
Sil