18 Mayıs 2013 Cumartesi

Tahammülsüz Bir Toplum Olduk!

Ama nelere?

Bir kaç gün önce bir komşum sızlanıyordu; her sabah sesleri ile uyanınca kendimi cennette  sandığım kuşlardan şikayet ediyordu. Terasını, balkonunu kirletiyorlarmış!

Şaşkınlık içinde kaldım. Bir diğeri de köpek havlamalarından rahatsızmış! 

Şehrin gürültüsünden, karmaşasından kaçıp adeta cennetin son kırıntıları dediğim ve ne yazık ki etrafın yavaş yavaş yüksek  apartmanlarla çevrilmeye başlaması ile kaybetmekten kaygı duyduğum bu yerde bunları işitmek ne üzücü... 

Oysa ki;
Nelere tahamül ediyoruz şu ülkede:

Kötü yönetilmeye, çevrenin  kirletilip talan edilmesine,  bedelini ödediğimiz halde  hak edilen hizmetlerin alınamamasına, adaletsiz adalet sistemine, kötü eğitim koşullarına, haksız kazançlara, emeğin sömürülmesine, iğrenç popüler kültür dayatmalarına, etik olmayan reklamlara, insanlara ve hayvanlara yapılan işkence ve kötü muameleye, doğanın katledilmesine  vs. vs. 

Yaşam halkasının en zayıf zincirleri olan,  gözümüz gibi korumamız gereken korunmasız hayvanlara tahammülümüz yok. En zayıf halka olmaları  önemsiz olmaları anlamına  gelmez. Çünkü bir halka  koparsa zincir  işlevini yitirir.  Ey insan oğlu, nelere tahammül edip  nelere edemeyeceğine  iyi düşünerek karar ver! Zincirler kırılıyor..

10 yorum:

  1. İsmet abla Bugün 19 Mayıs Atatürkü Anma Gençlik ve Spor Bayramı Tahammül den girdiğin bu yazıya şöyle bir not ile izmir den selam olsun umarım iyisindir Daisy çok iyi birde kız kardeşi var Zilli beyaz ankara kedisi mutlu mesut ayvalık ta yaşıyor şimdi asıl konuya gelelim:
    Fazla değil 10 gün önce sabah çok şiddetli bir yağmur yağdı izmirde herkes sabah telaşı işine koşturuyor kimseyi suçlamak değil amacım ama fark yaratabilmek varken bu duyarsızlık nedir?
    Yağmurdan sersemlemiş ıslanmış ve yolun ortasına düşmüş serçe hikayemizin kahramanı sırt üstü düştü yolun ortasına aramızda 30metre falan var dedim yağmurda yoruldu kendinide atamadı bi yere yerde can çekişirken ccan havliyle kendini yolun ortasından kenara doğru attı yaşama direnci işte orda kaldırımda can çekişirken ben yanına gidene kadar oradan geçen insanlar tamam fark etmediler ama ayağıyla çarpanlarda mı fark etmedi bastığı yere bakmayan bu insanların sorunu bir çok kere tekmelenmiş şekildeydi yanına gittiğimde artık canı kalmamıştır dedim bi ara kendi kendime sonra düşündüm BİLEMEZSİN dedim belkide son anda kurtulabilir!!!
    Avucuma aldığımda herhangi bir canlılık belirtisi yoktu tamda ümidi kesmiştim bi karton kutu buldum içine koydum sonra o karton küçük gelir diye başka bir kutuya alacakken bi mucize oldu karton çıkardığımda avucumun içinde bi hareketlilik açtım acaba ne yapacak diye kendini karşıdaki ağacın dalına attı aferim sana küçük serçe :) Ablacım demem o ki insan olarak o kadar duyarsız olmaya başladık ki etrafımızı değiştirebilecekken yapıcı olmak var ken yıkıcı olmakta ki bu ısrar neden...
    Bir canlıya yaşama şansı verebilmek varken yoksaymak görmezden gelmek ben mi ilgilenicem demek neden. Etrafınıza Müdahale edin farkındalık yaratın anlatın öğretin Dünyanın size cevap verdiğini göreceksiniz.

    İyi Bayramlar Herkese.

    YanıtlaSil
  2. Ne kadar halı ve yerinde şeylerden bahsetmişsiniz.Hayatın karmaşasında kaybolmuş insanların,doğal olanlara tahammülleri kalmıyor.Kendi adıma ders aldığımı düşünüyorum. :(

    YanıtlaSil
  3. :( BENİM DE İÇİMDEN GEÇENLER ,AKLIMDAN GEÇENLER...
    Kaleminize sağlık!

    YanıtlaSil
  4. Aksine benim dünyadaki çarpıklıklara tahammül etmemi sağlayanlar doğa ve doğanın bizlere sundukları...

    YanıtlaSil
  5. belli bir yaştan sonra insanlar asabileşiyor, özellikle kadınlar yaşlandıkça daha huysuz erkekler daha yumuşak oluyorlarmış..
    kuş sesinden sıkılır mı insan yahuu <3

    YanıtlaSil
  6. Ne tuhaf, İstanbul'da korna seslerinden öyle bıktık ki sabahtan beri bunu konuşuyorduk, kaçma planları yapıyoruz uzun süredir. Camdaki saksılara kuşlar geliyor bazen, nasıl seviniyoruz.
    Bazı insanlar için her zaman yakınacak bir şey vardır, gittiklere yerlere olumsuzluklarını da taşırlar.
    Kuşlara, çiçeklere selam söyleyin :)

    YanıtlaSil
  7. Ülkedeki birçok tahammülde zorlandığım olaylar olurken, yürüyüş yaparken karşılaştığım masum canlılar, iğde ve hanımeli kokuları olmasa ne yapardık diye düşünüyorum sık sık.

    YanıtlaSil
  8. O minik varlıkların çıkardığı sesler değildir şikayet ettiği ruhundaki dengesizliğin gürültüsünden yorgundur ama isimlendiremediğinden en yakın bahaneyi söylüyordur.
    Acaba diyorum komşunuza söyleseniz onunla ben evleri değiştirsek ama benim üst kattaki kalma şartıyla bir haftada mumla arasa o kuşları adam yatak odasına bilgisayarını koymuş sesli sohbet yapıyor yoruluncada myzen izliyor ruhunu dinlendiriyormuş:)))

    YanıtlaSil
  9. zaten hayvan,kuş...sevmeyen insandan uzak duracaksın ,o en namkörüdür.
    Kızımın oturduğu evin yanında geçen sene tek ağaç kakan varmış,bu sene gelin bulmuş kendisine,sabahları onların cıvıltısından mutlu uyanırmış benim kız.

    YanıtlaSil
  10. Yahu, bak ağzımı bozacağım.
    Bu aralar havadaki küçük sineklerden de çok şikayet var, ulan yandan hergün sifon çektiğimizde katkıda bulunduğumuz dere geçerken kimse ses etmiyor, sonra yok sinek, yok kuş sesi, kamyon geçer ses etmez, çocuk sesinden rahatsız olunur. Anlayabilmek bizi mümkün değil.

    Sinirli anne

    YanıtlaSil

Beğeni ve görüşleriniz benim için çok değerli. Yürekten teşekkürler.