Sahilde , kuruyup ölmekte olan deniz yıldızlarını toplayıp tekrar denize atan adamın öyküsünü herkes bilir. Hani biri, dudak bükerek der ya, '' binlercesi var, bir kaçını kurtarmanın ne anlamı var ki ..'' diye..Ve adam elindekini denize bırakır ve şöyle der: ''Şu an bu denizyıldızı için çok anlamı var !''
İşte Bambam'ın öyküsü de böyle..O, sokaklarda, parklarda yaşam savaşı veren binlercesinden biri olarak doğmuş bir sokak köpeğiydi ve henüz minicikken yaşadığı korkunç olaylardan sonra şans yüzüne güldü. Şu an kardeşlerinden iki ya da üçü hayatta olabilir.Bambam ise İstanbul'da, onu çok seven insanlarla yaşıyor. İşte Bambam'ın mucizevi öyküsü: (İlk dört fotoğraf, onu parkta bulduğum ve sonrasında ölümden döndüğü günlere ait)
Öykümüz hüzünlü bir öykü ama yine de sevgili Bambam için mutlu son diyebileceğimiz bir durum olduğu için bizler de çok mutluyuz..Bambam bir sokak köpeği olarak doğdu. Ne yazık ki; annesi ve beş kardeşi melek oldular. Onlar yattıkça güzel kızım Bambam’ın çok mutlu olmasını diliyorum.
Onları geçtiğimiz mayıs ayının başlarında tanıdım. Parkta Minik’i yani kendi köpeğimi gezdirirken, bir çalının altında, yeni doğum yapmış bir annenin dokuz şirin yavruyu emzirdiğini gördüm. Öyle tatlılardı ki. Kimi siyah, kimi sarı ve bir tanesi de siyah beyazdı.(Bambam). Aklım yavrularda ve annede kaldığı için, ertesi sabah erkenden süt, mama ve su alıp oraya koştum. Akşam üzeri yine beslemeye ve kontrol etmeye gittim. Bu böyle birkaç hafta sürdü. Başka insanların da dikkatini çekmişler ve başkalarının da yiyecek bıraktığı oluyordu. Derken yavrular serpilip güzelleştiler, birer neşe topu gibi sağa sola koşuşturmaya başladılar. Anne de kimi kez onları bırakıp yiyecek bulmaya gidiyordu. Yavrular hareketlendikçe beni bir korku aldı. Çünkü çok büyük bir parktı ve her türlü insanın uğradığı bir yerdi.Yani, psikopatı, delisi, akıllısı ne ararsanız görebilirdiniz etrafta.. Bir sabah onları görmeye gittiğimde yavrulardan üçü yoktu . Uzun aramalardan sonra, anneyi iki metre kadar derinlikte , içi böğürtlenlerle dolu bir çukurda ağlarken buldum. Yavrular çukura düşmüşler ve anne de onları kurtarmak için atlamış . Bir sürü insan gelip geçtiği halde o ağlamaları merak edip ‘’ne oluyor? ‘’ diye bakan ve kurtaran olmamıştı..Neyse, oradan geçen iki delikanlıya rica ettim ve çukura inip anne ile üç yavruyu kurtardılar. Onları alıp, her zaman beslediğim yere götürdük. Bu olaydan sonra resimlerini çekip Petarkadaş’ta onlar için bir forum açtım. Onları sahiplendirmek için çok uğraştım. Sayfamda gördüğünüz resimlerle onları sahiplenecek birilerini aradım. Bana yardımcı olan birkaç üyenin de gayretleri ile üç tanesine yuva bulduk. Kalan yavrular yaşam savaşına devam ediyorlardı ama bir gece korkunç bir fırtına çıktı . Sabaha kadar yağmur ve dolu yağdı. O gece çok istediğim halde evden çıkıp yavrulara ve anneye gidemedim. Sabah erkenden koştum; yavrular perişandı. Hemen karınlarını doyurdum ama biri kayıptı.Siyah beyaz renkli ve adını Bambam koyduğum yavru ortalarda görünmüyordu. Güvenlik görevlilerine sordum,’’ Piramit Kafe’nin yanında ölmek üzere olan bir yavru var’’ dediler.Koşa koşa oraya gidince insanların daire şeklinde etrafına toplanıp seyrettiklerini gördüm.Bir gazetenin üzerinde yatıyordu, kazık gibi olmuş ve karnı şişmişti..Gözleri kapalıydı. Çenesinin hafifçe oynadığını gördüm ; hemen kucağıma aldım.’’Arkadaşlar, arabası olan yok mu?’’ diye bağırarak bekçi kulübesine koştum ve bekçiye ‘’çabuk bir taksi!’’ diye seslendim..İnsanlar, arkamdan,’’ boşuna uğraşıyor, bu köpek can vermek üzere! ‘’diyorlardı.Hemen veterinere yetiştirdim. Muayene masasına yatırıldığında hala nefes alıyordu ama çok kötü görünüyordu.Veteriner hemen damar yolu açtı ve serum bağladı. Kan dolaşımını hızlandırıcı iğneler yaptı. Sıcak su torbaları hazırladı, saç kurutma makinesi ile ısıttı.Bir yandan da ikimiz birden masaj yapıyorduk. Zavallı Bambam colabs durumundaymış.Yani hem boğulma, hem de donma durumu…Ben ağlıyordum; veteriner, ‘’ yüzde beş şansı var ‘’ diyordu. Nasıl dualar ediyordum bir bilseniz. Derken saat 11’e doğru Bambam gözlerini araladı.Ahmet (veterinerimiz) Kafese koyup güneşe çıkardı..Kuzucuğum yavaş yavaş gerinme hareketleri yapmaya başladı..Veteriner ’’Abla gözün aydın!’’deyince duyduğum mutluluğu asla anlatamam.:)
Bambam üç gün klinikte gözetim altında kaldı.Veteriner Artık götürebilirsin dediği zaman sevindim ama kara kara düşünmeye başladım.Çünkü küçük bir apt. dairesinde oturuyorum ve zaten Minik zor bir köpek ve eşim de rahatsız.Hem de ileri derecede bakıma muhtaç. Ama Bambam’ı parka bırakamazdım.Çok sarsılmıştı, hayatta kalması için çok iyi bakılmalıydı.Eve getirdim. Bir forum daha açıp Bambam’ın başına gelenleri anlattım ve yuva aradığımı belirttim. Bu sayfalarda, cins olmayan köpeklerin yuva bulması neredeyse imkansızdır ama Bambam’ın şans yüzüne güldü. Melek kalpli İlknur okumuş ve Bambam’ı istediğini yazdı.Önce inanamadım; Ta İstanbul’dan nasıl gelip alacaklar diye, ama oldu işte.Bir başka üye arkadaşımız arabası ile gelip, Bambam’ı aldı ve İlknur’a teslim etti.O günden beri İlknur’la sürekli telefonlaştık ve yazıştık.O artık benim manevi kızım.Bambam da çok mutlu.Artık adı Noya..Ben hala Bambam diyorum.Güzel kızımız kocaman oldu. Onu MSN web cam’dan görüyorum.İlknur annesi canı gibi seviyor.Bu gün güzel kızıma çok cici hediyeler aldım ve güzel bir paket hazırladım. Kargo ile göndereceğim.
Ne yazık ki diğer beş kardeşi ve annesi tüm çabalarımıza rağmen belediye tarafından itlaf edildi. Onları nefretle kınıyorum. Lütfen denizyıldızlarını toplayan adamın ve Bambam'ın öyküsünü unutmayın..
İsmet Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Beğeni ve görüşleriniz benim için çok değerli. Yürekten teşekkürler.