Bu gün size yaratıcı ve çok yönlü bir mücadele insanından söz edeceğim. Şiir ve mimari onun yeteneklerinin farklı alanlardaki görüntüleri. Gençlik yıllarında şair, daha ileri yaşlarda ise mimar olarak üreten, yapıtları ile unutulmazlar arasına giren bir yetenek..
1910 yılında Ula’da doğmuş. O yıllarda tipik bir kasaba olan Ula, bozulmamış sosyal ve kültürel dokusu ile, sevecen insanları ile derin izler bırakmış Nail Çakırhan'da. Kişiliğinin, düşünce yapısının, yaratıcılığının ilk tohumları bu kaynaktan. Bir de doğaya olan tutkusundan. Bu renkli kişiliğin biyografisini mutlaka araştırıp okumanızı öneririm. Özetin de özetini verecek olursak; 12 yaşında ilk şiirlerini yazmaya başladığını, tıp eğitimini yarıda bıraktığını, bir süre Sovyetler Birliği’nde ekonomi ve politika okuduğunu, Arkeolog Prof. Dr. Halet Çambel ile evlendiğini söyleyebiliriz.
Mimarlık Öyküsü
1970'te, doktor tavsiyesine uyarak eşiyle birlikte Akyaka'ya gider. Dinlenebilecekleri, huzur içinde çalışabilecekleri bir eve gereksinim duyarlar. Akyaka'da iki dönüm toprak alır ve iki ustanın yardımıyla inşaata başlar. Geleneksel mimarimizin özelliklerini günümüz koşullarıyla buluşturan, çevreyle doğayla bütünleşen bu küçük ev harikulade estetiği ile hayranlık uyandırır görenlerde. Peş peşe talep gelmeye başlar.Yakın dostları, arkadaşları kendileri için de ev yapmalarını isterler. Ardından turizmciler... Hiçbirini kıramaz.
1983'te, aklının ucundan bile geçmeyen bir sürprizle karşılaşır. Dünyanın en saygın mimarlık ödüllerinden Ağa Han Uluslararası Mimarlık Ödülü verilir Çakırhan'a. Mimarlık eğitimi almamış, kendi kendini yetiştirmiş birinin böylesi önemli bir ödüle layık görülmesi akademik çevreleri ayağa kaldırır. Mimarlıkta alaylı-mektepli, geleneksel-çağdaş tartışmaları yıllarca sürer.
Ödülden gelen parayle Muğla'daki eski bir hanı Kültür Evi olarak restore eder. Ardından otel inşaatları, Letonia, Montana gibi büyük tatil köyleri gelir. Akyaka, Dalyan, Bodrum, Muğla, Datça, Fethiye'deki birbirinden güzel yapılarıyla geçmişin değerlerini günümüze ve geleceğe bağlayan bir ad olarak efsaneleşir.
Sade, alçakgönüllü bir insan Nail Çakırhan. Gülüşünde çocuk ışıltıları dolaşan Ula'lı bir halk adamı... Evrensel bir aydın... Güzelliğe açık herkese pay dağıtan bir şair mimar... Hayalleri, yaratma gücü, üretme arzusu hiç tükenmeyen 86 yaşında bir delikanlı.
NOT: NURSEL DURUEL'in kaleminden Nail Çakırhan yazısı "Daha Çok Onlar Yaşamalıydı" kitabından alınmıştır.(1996)
11 Eki 2008'de Nail Çakırhan’ı kaybettik.
Saygılar Nail Çakırhan.
Saygılar Nail Çakırhan.
Nail Çakırhan'ı ve mimari yaratıcılığını 90 lı yılların başında öğrendim. Evimize nasıl geldiğini hatırlayamadım bir dergiye kapak olmuş,yaptığı evlerin detaylı fotoğraflarına ve yaşam öyküsüne yer veriliyordu.Hayran oldum.Ancak Ankara'da arsa alıp Çakırhan evleri gibi bir ev yaptırmaya gücümüz yetmeyeceğine göre o sırada yeni taşındığımız evimizde hiç olmazsa bu evlerden bir esinti olsun istedim.Mutfakta yarım perde yaptırdığım pencere ve balkon kapısının üstlerindeki fayanslara yapıştırılan ve pencere ahşaplarıyla aynı renkte ahşap alınlıklar yaptırdım.O anda ahşap oymacı bulamadığım için kendi çizdiğim modeli kontrplak üzerine uygulattım. Elbette Çakırhan evlerindeki gibi usta işi olmadı ama bu görüntü bile apayrı bir hava verdi.Ben hala Ankara'da ahşap oyma sanatçısı arıyorum ve o alınlıkları daha kaliteli bir şekilde yaptırma umudumu koruyorum.Pencerelerdeki o ayrıntıya gözüm her takıldığında da Nail Çakırhan'ı rahmetle anıyorum. Kültürümüze sahip çıkan,yaratıcı ve çok zevkli bir mimardı.Nur içinde yatsın.
YanıtlaSil