Evimi seviyorum.
Ne köşk ne de saray benim evim; sade ve iddasız bir evceğiz işte.
Ama seviyorum evimi, binbir emeğim ve özenimi barındırıyor bizimle birlikte.
Sabahları uyanınca penceremden uzaktan da olsa denizin mavisini görürüm; bulutlarla buluşmasını seviyorum güzelim Akdeniz'in.
Öyle şanslıyım ki, bu harika görüntüyle merhaba diyorum her sabah güne. Dünyanın en güzel peyzajlarından biridir Akdeniz ve Toros Dağları'nın kucaklaşması. Pırıl pırıl günlerde, lacivert denizi, dağların kıvrımlarını izlemeyi seviyorum penceremden ve güneye bakan balkonumdan.
Evimi seviyorum; küçüktür ama derli topludur. En küçük detayları hesabederek oluşturduğum dolap çekmece vb kullanım alanları ile başarabiliyorum bunu. Balkonuma yaptırdığım dolabın özel tasarım gözleri, mutfakta binbir hile ile oluşturulan fazladan bölmeler, çekmeceler epeyce kolaylaştırdı işlerimi. Çünkü her şeyin belli bir yeri var Begonvilli Ev'de.
Her sabah kızarmış ekmek kokusunu, demlenmekte olan çayın ve kahve tiryakisi komşumdan zaman zaman bize de gelen mis gibi kahve kokularını seviyorum.
Tam da bu mevsim komşu apartmanın bahçesinde açan turunç çiçeği kokularını, çalışma masamdan eksik etmemeye çalıştığım mevsimine göre, yasemin, sümbül, nergiz, frizya ve papatya kokularını seviyorum.
Tabii ki balkonumdaki minicik yapraklı fesleğenlerin, alımlı ıtırların kokusu da bir başka, onları da seviyorum.
Sabahları pencereyi açınca duyduğum kuş seslerini, dinlenme saatlerimizde evimizden pek eksik olmayan klasik müziği ve 70 li yılların şarkılarını dinlemeyi seviyorum. Trafikten kaynaklanan gürültü, görüntü ve egzoz gazı kirliliğinden nasibimizi alsak da, evimin seslerini seviyorum.
Minik ve Jane'in Günde iki posta rutin kudurmalarını seviyorum. Dünyayı unutup hırsla birbirlerini kovalarken çıkardıkları sesleri ve deli deli koşuşturmalarını izlemeyi olmazsa olmazlarımızdan sayıyorum. Bu iki zıt karakterli hayvanın müthiş bir uyum içinde aynı evde yaşamaları ile ilgili çok ilginç gözlemlerim var. Karşıt karakter ve özelliklerine rağmen uyum içinde ve birbirlerine zarar vermeden yaşam tarzı oluşturmaları konusundaki başarılarına hayranım. Keşke insanlar da bunu becerebilseler.
Evimi seviyorum, evimde iş yapmayı bir şeyler üretmeyi de seviyorum. Bazen büyük bir cesaretle boyumdan büyük işlere giriştiğim oluyor. Boya badana işleri gibi. En son geçen yıl, çalışma odamı, koridoru ve mutfağı boyamış, çok da başarılı olmuştum. Ancak boyun fıtığı sorunum galiba izin vermeyecek bu tür işler yapmama.
Oldum olası gözü yoran, temizlerken zamanımı alan gereksiz eşya ve objelerden hoşlanmam. Ancak, mumları, dekoratif yastıkları, yerden aydınlatan lambaları severim. Bir de şişelere düşkünümdür. Sırf şişesinin dizaynı hoş diye zeytinyağı ya da şarap satın aldığım olmuştur. Sepetleri de severim. Kullanabileceğim her türlü sepeti alır, onları pastel renkli kumaşlarla süsler mutfakta, banyoda, çalışma odamda kullanırım. Yünlerim, Minik ve Jane'in oyuncakları, sabunlar ve meyveler için çeşit çeşit sepetlerim vardır. Özellikle Jane için hazırladığım pembe minderli sepeti çok seviyorum.
Camın önündeki parchwork örtülü berjerimi seviyorum. Çok sevdiğim kitaplarımdan biri de elimdeyse. Minik ve Jane'den bana kalırsa tabii ki.
Daha üretken olduğum ve çok daha fazla çalıştığım yıllarda yaptığım, duvarlarımı süsleyen yağlıboya tablolarımı seviyorum.
O zamanlar gösterdiğim sabırlı ve sistemli çalışma tempomu özlüyorum.
Kütüphanemi, çalışma masamı, mutfağımı, Minik'imi, Jane'imi, çiçeklerimi, özellikle yazın harika renkleri ile içimi açan begonvillerimi çok seviyorum; onları sevmenin ne büyük bir mutluluk olduğunu biliyor, şükrediyorum.
Komşularımı seviyorum; her karşılaşmamızda hatır sormalarını, iyi günler dilemelerini, elim kolum doluysa yardım etmelerini, Minik'in başını okşamalarını seviyorum. Ne şanslıyım komşu konusunda.
İşte Begonvilli Ev'in küçük, sade yaşamının renkleri bunlar; daha ne olsun.
tatlım sana minik bir blog ödülü gönderdim.kabul edersen memnun olurum...
YanıtlaSilCanim, ne guzel anlatmissin belki inanmayacaksin ama evini gozumde canlandirabiliyorum anlattiklarindan ve eminim ki cok sirin ve cok kullanisli bir eve sahipsin.
YanıtlaSilEn guzel, en mutlu gunleri sevdiklerinle beraber Begonvilli Ev´in altinda yasaman dilegiyle..
Sevgiyle kal...
Canım Şule, ne kadar zarifsin. Her gün bloğunda içten selamlarını ve güzel mesajlarını okuyorum. Onur duydum beni de ödüllendirdiğin için. Çok teşekkür ederim, iyi ki tanıdım sizleri.
YanıtlaSilSevgili Mediha, taa uzaklardan öyle güzel seslenişlerin var ki, özenli ve dolu dolu blog sayfanı her gün mutlaka ziyaret ediyorum ve zevkle izliyorum. İnan bana uzaklardaki kız kardeşim gibi geliyorsun bana:) Güzel dileklerine çok teşekkür ederim canım. Aynı güzel dilekler benden de sana olsun. Seninle bir gün mutlaka karşılıklı sohbet etmek isterim. Dilerim gerçekleşir.
Sevgili Begonvilli Ev,
YanıtlaSilİnsanın çevresindeki güzellikleri farketmesi ne kadar güzel birşey.Bakmak başka görmek başkadır.Kendiyle barışık olmak,farkındalık,benim de yaşam biçimim.Paylaşımlarınız ve pozitif enerjinizi yansıttığınız için teşekkür ederim.Sevgiyle kalın.Aida
Teşekürler Aida, Begonvilli Ev'den sevgiler, selamlar.
YanıtlaSiltam düşündüğüm gibi biri olduğunu okudum ismet.içi sevgi dolu..uğraşılarını,yaratıcılığınla zenginleştirip,kendin ve çevrendekiler için güzelbir dünya kurmuşsun..evet bunun temelinde sevgi var..inan blogunda da bunu hissettiriyorsun..anlattıkların çoğu zaman bize de rehber oluyor..bütün güzellikler seninle olmaya devam etsin...
YanıtlaSilTeşekkür ederim Sevgili Arkadaşım. Aynı güzel dilekler benden de sana olsun. Dünyan hep güzelliklerle dolsun Gülgün'cüğüm.
YanıtlaSilAy öyle bir anlatmışsın ki, yarın yola çıkıp sana gidesim geldi. Şöyle karşılıklı birer kahve içsek güzel güzel sonbet etsek :))
YanıtlaSilBekleriz efendim. Begonvilli Ev'de konuklar çok sevilirler. Yalnız, ''köpeğini kedini bir yere kapat''demezsiniz umarım.
YanıtlaSilAh oyle bır anlatmıssınız kı..
YanıtlaSilİstanbul a asık bı ınsan olarak
benı bıle oralara cektı..
Fotograflar da bırbırınden guzel
Huzurunuz mutlulugunuz daım olsun dılıyorum
Teşekkürler Sevgili Öykü.İstanbul'a aşık olmayan var mı? Ama Antalya da , yazın iki ay aşırı sıcakları dışında yaşanılası bir yer.Aynı güzel dilekler benden de size..
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş.GÜLÜMSEDİM OKURKEN
YanıtlaSilHep gülümsemeniz dileği ile Sevgili İmpossible.
YanıtlaSil