Buyrun seralarımızı gezmeye:
Seraların bir bölümünün üzeri açık, bir bölümünün ise tüle benzeyen örtülerle kapatılmış.
Bazıları tomurcuk, bazıları da yarı açmış durumda.
Açmış olanların renklerinin güzelliğini anlatamam. Uçuk pembeden bordoya, sarıdan turuncuya ve mora dek her rengi var.
Serada çalışanlar genellikle ailece bu işi yapıyorlar. Asıl işletmeciler yani büyük patronlar seraların yanına lojmana benzer evler yaptırmışlar ve bu aileleri yerleştirmişler. Kira, elektrik ve su parası ödemiyorlarmış ancak ciddi boyutta emek sarfederek çoluk çocuk çalışıyorlar ve fide başına az bir ücret alıyorlarmış. Bir fidede kaç dal karanfil yetiştiğini sormayı unutmuşum.
Eşi serada çalışırken, Sündüz Hanım da kesilmiş karanfilleri buket yapıyor.
Oğul Şerafettin tezgahın başında.
Çok severim,hele bir de kokuyorsa:))Ben oradan hiç çıkmazdım,Sevgiler.
YanıtlaSilHepsi değil. Koyu kırmızılar enfes kokuyorlardı.
SilÇok güzeller! Çalışanların emeklerine sağlık! Paylaşımınız için teşekkürler!
YanıtlaSilZarif yorumunuz için teşekkürler.
YanıtlaSilYani bize ne emeklerle geliyor değil mi ? Ama değer böyle güzelliklere...çiçeksiz bir dünyayı bırakın odayı bile düşünemiyorum
YanıtlaSilHep merak etmişimdir çiçek seralarını, hatta oralarda çalışan bile olmak isterim :)
YanıtlaSilAnnem Hafize öğretmen (ablanız) selamlarını iletmemi istedi. Ben de bloğuma bekliyorum sizi.
Sevgiler
Canım, çok sevindim bana buradan ulaşmana. Hafize Ablamı çok özledim. En son Beldibi buluşmasında birlikte olmuştuk. Madem karanfil seralarını da seviyorsun, sizleri mutlaka ama mutlaka bekliyorum. Senin çok hayvansever olduğunu biliyorum. Annen söz edince tanımadan sevmiştim:)Bana mail adresini yorum olarak yaz lütfen. Ben onu yayımlamam. Sana adres bilgilerimi ve telefonumu yazayım. Bir hafta sonu (ya da hafta içi benim için farketmez)sizleri konuk etmeyi çok isterim. Ayrıca hemen şimdi bloğunu ziyaret edeceğim. Sevgiler, selamlar
SilBen hiç çiçek serasına girmedim,gerçekten müthiş uğraş.Seraya girdiğinde bayağı güzel koku veriyor mu karanfiller?Sevgiler.
YanıtlaSilHenüz çiçeklenmeden topluyorlar. Tek tük açanlar var serada. Yani koku hissedilmiyor.
SilZaten her güzellik için böyle emek veren, emeğinin karşılığını hak ettiği gibi almayanar bir topluluk yok mu? Biz maalesef o kadar uğraşmamıza rağmen balkondaki sardunyalarımızı bir türlü çiçeklendiremedik. Kimbilir o çalışanlar ne kadar emek sarf ediyorlardır? Bu koku işine de çok taktım bu aralar. Mesela domates, asla eski tatta domates yiyemiyoruz. Kokusu var ama tadı sıfır. Güller, karanfiller de öyle. Anneannemin gülleri o kadar baygın kokardı ki uzaktan kokuyu alırdık.Şimdi görüntü var koku yok çiçeklerde.. Paylaşım için teşekkürler. Sevgilerimle,
YanıtlaSilEvet, çok büyük emeklerle yetişiyor o güzel çiçekler. ''Hiç hata yapmamalıyız''diyor çalışanlar. Yani çapası, gübresi, ilaçlanması vs titizlikle yapılmazsa emekler boşa gidebiliyormuş. Benim hayret ettiğim bir uygulamayı anlatayım: Her fidenin en iri ilk tomurcuğu koparılıp atılıyor. Biblerce fidede ne büyük emek! Nedeni de, eğer o tomurcuk koparılmazsa diğer dallar çiçek vermiyormuş. Kokulu karanfiller de var ama çoğu kokusuz. Sanırım bunlar hibrit cinsler. Yani tohumları yok. Genetik özellikleri dayanıklı olmaları yönünde deiştirilmiş. İlgi ile okuduğunuz için asıl ben teşekkür ederim.
Sil