21 Mart 2011 Pazartesi

İçimden Gelmiyor Yazmak ! / Gündemdekiler



Elim  varmıyor, havadan, sudan, çiçekten  böcekten  yazmaya..

Şunu  yaptım, bunu  gördüm, okudum, izledim, pişirdim  muhabbetleri  hepten  sıkıyor.

Zaman  zaman  istemeden  de olsa  yaptığım  gibi  hastalık  güncesi  oluşturmaya  ise  hiç  niyetim  yok,  utanıyorum..

Dünyanın  teknoloji  devi  Japonya  belini  doğrultamaz  kolay  kolay  diyorum. Yüreğim  paramparça,  ne  yaşamlar  karardı,  ne  umutlar  yok  oldu  gitti..Bunca  önlem,  bunca  bilimsel  çalışmalar yetmedi bu  olanları  engellemeye..

 Dahası  dünyanın  başına  da öyle  bir  dert  açıldı  ki; sonumuz  ne  olur  bilinmez. Nükleer  kirlilik,  doğayı  bilinçsizce  tüketmenin, kirletmenin   ve  verilen  zararların  toplu  bedeli  gibi.. Belli  ki  sonumuzun gayet  açık  bir  göstergesi  bu   yaşananlar. Hadi  bakalım,  hala  yok  etmeye  devam!!

''Reaktörler  soğutuldu  mu? İkinci  bir  Çernobil  durumu olduğu  ne  derece  doğru?''  derken  Libya'ya  yapılan  müdahale daha  ön  plana  geçiyor  sanki.

Obama'nın ''müdahale  gerekebilir'' açıklamalarından  sonra  dünya böyle  bir  olasılığı tartışa  dururken
Libya'ya yönelik operasyonun öncülüğünü yapan Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy sahnede  yerini  alıyor.
Gelecek  yıl  yapılacak  seçimler  öncesi  yatırımını yapıyor  böylelikle. İngilizler  geri  kalır  mı?  Başbakan David Cameron, İngiliz güçlerinin de devrede olduğunu, operasyonlara katıldığını açıklıyor.   Nedense  petrol  kaynakları  olan  ülkelerin  demokratik  yaşamları  konusunda  çok  duyarlı  batının  gelişmiş  ülkeleri.
Operasyonlara, şu anda ABD, Fransa, İngiltere, Kanada ve İtalya'dan oluşan koalisyon güçleri katılıyor.
Öte  yandan Kaddafi  ne  kadar  antipatikse, demokrasi isteği  kılıfı   giydirilmiş  askeri  müdahaleler  de en  az o  kadar antipatik ve bu  ikilemi  yaşamak düşüyor bizlere  de..
Bizde  ise  ilk  başlarda  müdahaleye   tepkili davranan hükümet  ve  hatta  ana muhalefet partisi,  şu  günlerde  bu  durumun  zorunluluk  olduğundan  söz  etmeye  başladılar..Hangi  zorunluluk? İyi  düşünmek  lazım.

Nato saldırısının yaratacağı yıkım, hem Sırbistan'a yönelik Nato saldırısından hem de Afganistan işgalindeki sivil kayıplardan biliniyor.
AAa,,  şimdi  izliyorum; başbakan  açıklıyor: Türkiye'nin bazı  şartları  varmış  katılım  için. ''Libya'nın  zenginlikleri  Libyalılara  aittir. Bu  zenginliklerin  dağıtılması  için  değil,  Libyalıların  olması  için  destekleriz, müdahale  işgale  dönüşmemelidir  diyor.''  diyor.  Güzel  laflar  ama  böyle  olacağının  garantisi  var  mı? Biraz  popülist  bir  yaklaşım  bu  bana  göre. Çünkü bu  ülkeler  babalarının  hayrına  yapmazlar  bu  müdahaleyi.


Ülkelerdeki  demokrasi  arayışı  sancıları  hep  bir  fırsat  olmadı  mı işgalci  güçlere, bu  güne dek? Fazla  uzağa  gitmeye  gerek  yok,  en  yakın  örneği  Irak  yanı  başımızda..

Hastalıkla boğuşurken, dünya  ve  ülke  gündeminden  uzak  kalınmıyor  ve benim  ilk  aklıma  gelenler bunlar. Uzun  ve  derin  düşünmeden  aklıma  gelenleri  paylaşıverdim.  Belli ki  kaygı  dolu günler bekliyor bizleri..

Moral  bozucu  yazım  için  özür  dilerim  ama görünen  köy böyle..

4 yorum:

  1. Özür dilemek mi, neden? Her zaman sevgi pıtırcığı gibi olacağız diye garanti vermedik ki kimseye. Keşke elimizden endişelenmekten başka birşeyler de gelse!

    YanıtlaSil
  2. yazı moral bozucu da olsa realistik olduğu su götürmez.. Gelecek günler düşündürüyor.. bu arada ablacım umarım daha iyisinizdir. sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Haklısınız Sevgili Elif ve birdy, yaşamın acıtan yüzünü görmezden gelemeyiz.

    Çok teşekkür ederim Sevgili birdy,
    daha iyiceyim.

    YanıtlaSil
  4. Ülkemizde ve Dünyada o kadar moral bozucu şeyler oluyorki, bazen keşke teknolojinin hiç uğramadığı bir yaşamım olsa diyorum, internet, tv, telefon olmasa, dünyadan haberim olmasa, huzurlu olurmuydum o zaman?

    YanıtlaSil

Beğeni ve görüşleriniz benim için çok değerli. Yürekten teşekkürler.