23 Şubat 2011 Çarşamba

Özgürlük Mücadelesinin Düşündürdükleri ?/ Ezop'tan Bir Öykü



Günlerdir heyecanla  ve  merakla  izliyoruz; Tunus ve Mısır halklarının dikta rejimini devirmelerinin ardından bölgedeki diğer ülkelerde de hareketlenmeler başlamıştı. Hatta direniş  dalgası daha  da  uzaklara sıçradı.  Bir  süredir  manşetlerden  inmeyen   şu  haberleri  her  gün  okuyor, dinliyoruz:

''Tunus ve Mısır’ın izinden Yemen’de halk 5 gündür sokakta. Başkent Sana’da devlet başkanlığı sarayına yürümek isteyen rejim karşıtlarına iktidar yandaşları cop ve taşlarla saldırdı.

Ürdün’ün ikinci büyük kenti İrbid’de binlerce kişi akşam namazından sonra, “Hükümetteki yolsuzlukları protesto etmek ve siyasi reform istemek” için gösteri yaptı.Ürdün halkı düzenlenen gösteride, “Bir halk devrimi yapacağız”, “Sonunda ulusal birlik sağlandı” sloganları atıldı. Göstericiler, dağıttıkları broşürlerde, akaryakıt fiyatlarının düşürülmesini, yolsuzluk yapanların yargılanmasını ve seçim yasasının değiştirilmesini istediler.

İran'ın başkenti Tahran'da muhalif karşıtları yürüyüş başlattı ardından polisle çatıştı..
Tahran sokaklarında bunlar yaşanırken İran meclisinde de hareketli anlar yaşandı. İran Meclis Başkanı Ali Laricani, gösteri yapanların dış bağlantılı olduklarını iddia ederek, ABD ve Batıyı suçladı. Laricani konuşurken milletvekilleri ise Kerrubi'ye ölüm, Musavi'ye ölüm sloganları attı.

Bahreyn'de muhalif gruplar hanedanın, parlamentoya daha çok yetki devretmesini istiyor. Ülke nüfusunun yüzde 70'ini oluşturan Şiiler de uzun süredir, Sünni lider kadrosunun kendilerine ayrımcılık yaptığından şikâyet ediyor.''

Elbette  Libya’da  yaşanan dikta rejiminden  kurtulma  ve direniş  hareketleri  bizi  çok  daha  fazla  ilgilendiriyor. Ülkede,  ekmek  parası  uğruna  bulunan  binlerce  vatandaşımızın  ve onları  kaygı  ile  bekleyen  ailelerinin  dramı  çok etkiliyor  hepimizi. Öncelikle  onların  güvenliği  ve  dönüşü  için gerekenin  yapılmasını bekliyoruz. O  ülkelerin de  siyasi   istikrara  ve hak  ettikleri  rejime  kavuşmalarını diliyoruz..

Mısır’da  Mübarek’in  devrilme  sürecinin  sancılarını aşama  aşama izledik. Öyle  görülüyor  ki, diğer  halklar  da  her  şeyi  göze  almışlar.

Ancak,’’ bu  süreçlerin  sonucunda beklentilere  yanıt  verecek  güvenli  ve  adil  bir siyasi  düzenin  garantisi  nedir?’’ sorusu  hep  içimi  acıtır.  Aklıma Ezop’tan bir  öykü  geliyor. Bakın  nasıl anlatmış  Ezop:

Ezop'un yaşadığı dönemlerde bir  siyasetçi yolsuzluktan yargılanıyor. Ezop  bu  kişiyi savunarak kurtarıyor. Bunun  için  tilki ile kirpinin öyküsünü anlatıyor. Ezop mahkemede  yargıçlara  dönerek:" tilkinin birinin başı pirelerle oldukça derde girmiş. Bunu gören bir kirpi de onu pirelerden kurtarabileceğini söylemiş. Tilkiye  "seni pirelerden kurtarayım mı? diye sormuş, Tilki de hiç düşünmeden  ‘'hayır, bu pireler oldukça doydu, artık fazla kan ememiyorlar. Onları temizlersem, yerlerine yeni ve daha  aç pireler gelir'’ demiş . Ezop bunu anlattıktan sonra   yargıçlara dönerek, şöyle seslenmiş: "Saygıdeyer Kurul  Üyeleri, bu nedenle  müvekkilimi cezalandırırsanız onun yerine onun kadar zengin olmayan birileri gelir ve sizi daha da beter soyar." demiş. Anlamlı ve düşündürücü  yani filozofik bir yaklaşım.

Yine  de bunlar  gidince  daha  beterleri  gelir  mantığı     tutarlı  değil.  Daha  beterlerini  getirmeme kararlılığı  ve  yaptırımı  halkın  bilinçle  gerçekleştirebileceği  bir  durum.


7 yorum:

  1. Önemli olan başını pirelerden kurtarmak değil, o işin kolay yanı,
    bir daha pirelerin gelmesini önleyecek tedbirleri alabilecek görüş ve yaptırıma sahip olabilmek.

    YanıtlaSil
  2. Kesinlikle asıl vurgulamak istediğim konu bu Defne Hanım.

    YanıtlaSil
  3. Başını pirelerden kurtarıp da sülüklere kaptıran ülke örneği Irak yanıbaşımızda. Tarih bunun örnekleri ile dolu. Denize düşen yılana sarılmamalı, kendi başının çaresine bakmayı göze almalı. Kurtuluş Savaşı'nda bunu başarmış bir ulusuz biz. Sonrasında ne denli aşama kaydettiğimiz tartışılır ama..

    YanıtlaSil
  4. Ne güzel bir hikaye!Bin yıllardır halklar aynı hikayenin kahramanları olurlar ama akıllanmazlar.Akıllanmalarını istemeyenler pek çoktur çünkü.Bildik düşmanı yeğlemek yerine düşmanı yok etmeyi istemezler,alışkanlıktan mıdır bilinmez.

    YanıtlaSil
  5. İnşallah bundan sonra ortadoğu'daki halklar için iyi bir gelecek olur.Artık halk gözlerini açtı.diktatörlerin sonu gelecek inşallah.

    YanıtlaSil
  6. Yemin ediyorum kazara yaşıyoruz şu dünyada.
    İnsanlığın çivisi çıkmış.
    Hani derler ya; insanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum.
    Tiksinme duygusu alıyor herhangi bir basın-yayın organında ülkemizin yöneticileri olarak adları geçen, Türkçe konuşmayı beceremeyen Takunyalı Führer ve adamlarının yüzlerimni gördüğümde.
    Bir millet bu kadar salak, avanak, enayi, gerizekalı, ucube yerine konulabilir ve bunu sindirebilir!
    Yuh diyorum artık! Şu önümüzdeki seçimlerde de bu koyun millet (koyun demek hakikaten hakaret oluyor koyunlara) etini-sütünü çobana teslim ederse yaşanmaz olur memleketimde.
    Çok kızgınım bugün Begonvilcim, uygun bulursan yayımla, bulmazsan yayımlama.
    Cidden dönüp bakmadım bile ne yazdığıma.
    Küfür yazdıysam da affola.

    YanıtlaSil
  7. Canım Ella'm, az bile yazmışsın. Ne diyeyim, pireler, sülükler ve tüm asalaklar akıllandıramıyor demek ki bu milleti.

    YanıtlaSil

Beğeni ve görüşleriniz benim için çok değerli. Yürekten teşekkürler.