11 Şubat 2011 Cuma

Kitch Binalar


Her  meslek  alanının iyileri  ve  kötüleri  var. Ne  yazık  ki yaşam  alanlarımıza  damgasını  vuran ve  kültürümüzün   yansıması  olan mimaride de bu  böyle..  Mimar  var  sözde  mimarlar  var. Bir  diploma  edinilmiş bir  şekilde ama  yapılan  işlere  bakılınca çirkinlik  ve  kullanışsızlıktan  başka  bir  şey  olmadığı  görülüyor.

Adını  tarihe  dahi  mimar  olarak yazdırmış  bir  kişiden alan  üniversitenin  mimarlık  bölümünden  mezun  bir  kişi tanıyorum. Mezuniyet  tezini ,  parayı  bastırıp başkasına  hazırlattığını hiç  utanmadan  söyleyen  biri  bu.  Mesleğinde  ne  derece  başarılı  bilemiyorum.  Etrafımdaki  ucube  apartmanları  ve  kitch  binaları  gördükçe  hep  o  kişi  geliyor  aklıma.


Yaşadığım  yerde balkona  çıkınca, bulvarın  iki  yanına sıralanmış  yedi  katlı birbirinden  ucube,  kalitesiz  apartmanları  görünce içim  sızlıyor.  Denize  beş  dakika  yürüme  mesafesindeki  bu yerin  böylesine  görüntü  kirliliği  ile ziyan  edilmesini  aklım  almıyor. Bu  durumun  sorumlusu  sadece  mimarlar  değil  elbette. Çocukluğumda bahçeli  güzel  evlerin  olduğu  bu  yerler apartman yaptırıp  kazanç  sağlama  uğruna, en  fazla  daire  ve  dükkan  veren  müteahhitlere verildi.  Herkesin  tek  düşündüğü  olabildiğince  fazla  sayıda  daire  sahibi  olabilmekti. Ortaya  çıkacak  yapıların  estetiği,  sağlamlığı,  çevreye  uyumu  kimsenin  umurunda  değildi. Durum  böyle  olunca  inşaat  işlerinden  hiç  anlamayan  bazı  müteahhitler  türedi. Masraftan kısarak hem  toprak  sahiplerini  memnun  etme  hem  de  kendi  ceplerini  doldurma  yoluna  gittiler. Çizilen  planlar  da  fazla  daire  çıkarma  amaçlı  kullanışsız ve   uyduruk tasarımlardı.  Hatta  bazı  mimarların  kendi  çizimleri  olmadığı  halde,  ruhsat  için  projelere  imza  attıklarını, inşaatçı  olan  amcalarımdan  duymuştum. Dış  görünümler  ise içler  acısıydı. İçleri de öyle.. Bitişik  iki  blogda  alakasız  dizaynlar  ve  renkler,  apartman  önlerinde  farklı  malzemelerle  yapılmış  zemin  düzenlemeleri,  kot  farkları  vs durumu  daha  da  kötü  hale  getirdi.  Yeşil  alan  kavramı  hiç  önemsenmedi..Bahçeler  yok  edildi,  bahçelerde  yaşayan  kediler,  kuşlar  kaplumbağalar  yok  oldu.. Kısacası  geri  dönüşümü  neredeyse imkansız  pek  çok  hatalı  yapı  ile  doldurulmuş  bir yaşama  alanı  oluşturduk. İçinde yaşamak  zorunda  kaldık ve bırakıldık. Üstelik bir  de  yaşamsal  yönü  var  bu  ucube  binalarla  dolu  hayatın..Bir  deprem  durumunda  yaşanılan  facialar ortada...Yine  de  ders  almadık.
Bir  de  aklımın  almadığı  şu  ki, bir  kentin  kaderi  diyebileceğimiz  yapılaşma  ile  ilgili  kararları alan  ve  uygulamalara  onay  veren kurumların  nasıl  tüm  bu olumsuzluklara  göz  yumduğu. ..Kültürel  mirasımızın  mahvedilmesine  neden  olan  kişiler,  kurullar ve  onay  mercileri  ,  hepiniz  suçlusunuz...

Kentlerin, yerleşim  birimlerinin  bir  ruhu  olduğuna  inanıyorum. Özgün  mimarisi  olan   tertemiz  batı  kentlerine  imreniyorum. Yüzyıllarca  öncesi  oluşturulan  tarzlarını  klasik  bir  tablo  gibi  koruyabilen  kentler, kasabalar  var.  Bizde o  kadar  az  ve  yetersiz  ki..  Çok  sevdiğim  Antalya'nın Kaleiçi  semti  bile turizme  teslim  olup  özgünlüğünü  kaybetti.  Turizme  karşı  değilim  ama   o  özgün  Antalya  evlerinde  yaşayan görgülü  ve  kültürlü   insanlardan eser kalmadı. Yapılara  bir  takım   eften  püften  oturma  yerleri eklendi.  Yer  kazanmak için bahçelerdeki  portakal  turunç  ağaçları  kesildi. Bazı  güzelim  evler  harabeye  dönüştü  ve  yıkıldı.. Kaleiçi'nin  mimari  dokusu  değişti.  Sosyal  yapısı çoktan dönüşüm  geçirdi.. Her  yerde, turistlerin  peşine  düşen  çığırtkan  satıcılar  ve lokantalara,  barlara, dükkanlara  müşteri  çağıran  garsonlar  olması  sinirimi  bozuyor.

Özellikle  şehirler  arası otobüs  yolculuklarında  bir  yerleşim  yerine girerken  dikkar  kesilir,  heyecanla  izlerim  etrafımı. Mimari  bir  tarz,  özgün   ve estetik  açıdan hoş, çevre  ile  bütünleşmiş  yapılar  görebilecek  miyim  diye..Çoğu  kez  hayal  kırıklığı  yaşarım. Yine  de  bazı  köylerde  mimarlık  eğitimi  almamış,  yöresel  ustaların  yaptığı  harika  evlere  rastlamak  olası. Örneğin  Ege  kıyılarındaki  taş  evler.  Manavgat'ın  Köprülü  Kanyon  yöresindeki  dağ  köylerinde  de  gördüm  bu  evlerin  farklı  türlerini.  Kendi  iklim  koşullarına  akıllıca  uyarlamışlar.  Ne  var ki  yeni  yapılar  özenti ve kitch olmaktan  öte  gidememiş.
Bu  yazı  uzayıp  gider ..Estetik  yoksunu, kalitesiz  ve  kar  amaçlı  yapılaşmaya son  vermek  için  öncelikle  sektördeki  meslek  gruplarının  ve  denetim  birimlerinin  görevlerini  iyi  yapmaları  gerekir..

6 yorum:

  1. Ne diyeceğim geçtiğimiz aylarda Adana'ya gitmiştim.Son derece modern görünümlü bir kent çıktı karşıma..Kocaman, yüksek, renkli ve süslü binalar gözüme güzel gelmişti.Taa ki senin yazını okuyana kadar hiç aklıma "kitch bina" diye düşünmek gelmedi.Belki de güzel bir şehiri görmenin heyecanıyla mimari yanlışlıkları falan göremedim şimdi düşününce bunların yanlış olduğunu anlıyorum

    YanıtlaSil
  2. sahi bir zamanlar kaplumbağalar vardı dimi. Biz çocukken ansızın bireyerlerde karşımıza çıkarlardı....:(

    YanıtlaSil
  3. Elinize saglik ne guzel ifade etmissiniz. Gecen gun bir dergide okudum. Istanbul'da sile civarinda bahceler kiralaniyormus.insanlar hafta sonu bahcesine gidip cocuguna topragi gosterip capa yapiyormus. Bunu okuyunca sevineyim mi uzuleyim mi bilemedim. Hayvan sevgisini tadamadan buyuyen cocuklara da cok uzuluyorum...

    YanıtlaSil
  4. canım git gide betonlaştı ülkemiz iyice tarihi ,otantik dokular yok oluyor:((
    bide avrupalı olmaktan bahsediyorlar gidip görsünler özel dokuları nasıl yaşatıyorlar.

    YanıtlaSil
  5. Bizde çok katlı konutlara hızlı bir geçiş yapıldı. Estetik ve çevre ile bütünleşme hemen hemen hiç kaale alınmadı. Dediğiniz gibi sağlamlıkta da sınıfta kaldı çoğu yapılar. Sonuçta kentlerin özellikle merkezden uzakça yerlerinde beton yığınlarından oluşan yerleşim alanları ortaya çıktı. Yeşil alansız, soğuk görünümlü ve çirkin binalar.

    YanıtlaSil
  6. kesinlikle doğru; estetik diye hiçbir şey hiçbir alanda kalmadı maalesef...

    YanıtlaSil

Beğeni ve görüşleriniz benim için çok değerli. Yürekten teşekkürler.