Kararlıyım, yağmur yağmadığı sürece yapacağım jimnastiğimi.
Sabah evden çıkmam için epeyce nedenim var zaten. Minik'in rahatlaması, belli yerlerde beni bekleyen minik patili dostlarımız ve ''nasıl olur?'' diye beni hayretlere düşüren kolestrol belası.
Evimin karşısındaki minik parka fitnes aletleri konulalı, insanlarda baya spor yapma hevesi başladı. Çevreden tanıdık yüzler görüyorum. Sabah yürüyüşü dönüşü uğrayıp beş on dakika çalışıyorlar. Ben de bir yandan sistemli olarak hareketlerimi yaparken diğer yandan bir köşede mamalarını yiyen kedicikleri ve aletlerle çalışan insanları gözlemliyorum. Bazıları dinlenmek, zaman geçirmek için uğrayıp piknik masalarında oturuyorlar. Sigaralarını içip sohbet ediyorlar. Parkta kadınları görmek hoşuma gidiyor ama çevreyi temiz tutma konusunda pek de duyarlı değiller ne yazık ki. Bir de çocuklar oluyor, en çok da tatil günleri.
Bu sabah beş yaşlarında bir kız çocuğu ve annesi geldiler. Hemen öndeki belediye ekmek standından ekmek alıp parka uğramışlar besbelli. Kadının spor yapma gibi bir derdi yoktu; oturup bir sigara yaktı. Kız hareketli ve bıcır bıcır bir şeyler anlatıyor annesine. Minik'le ilgilendi ve ''sevebilir miyim?'' diye sordu. Annesi izin verirse sevebileceğini söyledim. Minik'ten zarar görmeyeceğinden kesinlikle eminim ama belki annenin kendince kuralları olabilir diye.. Anne: '' sev!'' deyince Minik, küçük kız muhabbeti çok hoş görüntüler oluşturdu. Bir yandan pedal çeviriyorum diğer yandan küçük kızın enerjisine, tatlılığına hayran hayran bakıp konuşmalarını dinliyorum. Yeni bir sözcük öğrenmiş, yineleyip duruyor. ''Hipopotam, hipopotam'', hatta o sözcüğü kullanacak bir alan arıyor dünyasında, sonunda ''anne sen hipopotamsın'' deyiveriyor. ''O ne beee?'' diye yanıt veriyor anne. ''Çizgi film işte, o çizgi film'' diyor kız. Demek ki çizgi filmde bir hipopotam görmüştü. Gülümsememi saklamak için diğer tarafa çevirdim başımı ama öyle tatlıydı ki kız..Anne pek de umursamıyor. Derken kız bana bile bir numara büyük gelen egzersiz aletlerine tırmanıyor. Anne de tam iki metrekare büyüklüğündeki uyarı levhasının yanında oturuyor. Şöyle yazıyor levhada: ''16 Yaşından Küçüklerin Kullanmaları Yasaktır!'' Gerçekten çocuklar için çok tehlikeli ve sakatlama olasılığı yüksek ama anne umursamıyor. Dayanamıyorum ve levhayı gösterip çocuklar için tehlikeli olduğunu söylüyorum. Çocuk, ''Ama bizim için yeterince oyuncak yok burada'' diyor. Kaydırağı saymazsak doğru dediği. ''Yine de büyükler için olanları kullanma, canın yanar, sakatlanırsın'', diyorum. Anne hala ilgisiz.. Aklıma dün gece izlediğim ''Matilda'' adlı sinema filmi geldi. Danny De Vito 'nun filmi "Matilda", bizlere sıradışı ve çok zeki bir kızın öyküsünü anlatıyor.
Matilda çok zeki ve sevimli bir kız. Ailesi ise bencil ve pek de zeki olmayan insanlardan oluşuyor.
Biz parktan ayrılmaya hazırlanırken kadın da toparlanıyor.''Hadi kız, Seda Sayan başlayacak, gidelim'' diyor. Kızın yanıtı: ''Bugün pazar, yok o , akıllım'' diyor ve beni yine gülümsetiyor.
hayırlı pazarlar, spora devam. :)
YanıtlaSilküçük kızı düşündüm. etrafımda bir çok örnek var bu kadar sığ ailelerde nasıl da böyle sevimli zeki çocuklar yetişiyor aklım ermez :)
YanıtlaSilyağmur olmasa bile sis ve kasvet bizim ellere de hakim :) ama napıyoruz ; her şeye rağmen gülümsüyoruz :)))
selamlar
cok sıcak samımı bı yazı
YanıtlaSilseverek okudum
kedı aılesının hıkayesnı de mernakla bekleyecegım
sevgılerımle
keşke çocuklar ve minikler kadar eğlenceli olabilse büyükler de.
YanıtlaSilama nerdee onların seda'ları var.
Bizim burada hava açık ama her yer karlı, ne güzel anlatmışsınız anne kızı:)
YanıtlaSilNe hoş,sanki parkta biz de vardık.Keşkül küçük kızın peşisıra dolanıyor elindekinden bana da pay çıkar mı diye umut ediyor :)Kedi ailesini merakla bekliyorum.Sevgiler,iyi pazarlar...
YanıtlaSilUmarım bu küçük kız annesini örnek alıp büyüdüğünde ona dönüşmez.
YanıtlaSilSize de hayırlı pazarlar Swotpisces. Bu pazar bitmek üzere olsa da nice nice hayırlı pazarlar diyelim:)
YanıtlaSilBack to Black, ben öğretmenlik yaşamımda bunu çok gördüm. Bazı anne babalar gerçekten anne baba olmayı hak etmiyorlar. O güzelim çocuklarına yeterli ilgiyi ve sevgiyi göstermiyorlar. İyi birer insan modeli de olamıyorlar.
Öykü'cüğüm, burada öğleden sonra hava açtı ama öyle bir soğudu ki, sırf o yavruların hatırına büyük parka gittim ve mamalarını verdim. Oradaki kafenin çardaklarından birinin altında güvendeler çok şükür.
Haklısınız gonlumunbayramları, çocuklar çok tatlı, saf ve temizler. Bu yüzden de eğlenceliler.
Artık kış kışlığını yapacak elifin terazisi. Anne kız öykümüz gibi çok gözlemlerimiz oluyor.
Ah Colette'ciğim, keşke komşu olsaydık sizinle. Bunu çok isterdim doğrusu. Sizinle benzer yönlerimiz pek çok:) Kediciklerle ilgileniyorum elimden geldiğince. Size sık sık onlardan haberler yazacağım.
Sevgili sarkaç, ne yazık ki, kaygınızda haklısınız. Bu akıllı ve güzel kız model olarak anneyi gördüğü için büyük olasılıkla bir takım olumsuz davranışlar edinecektir. Çocuklara iyi örnekler olmak zorundayız.
Ne güzel böyle güzel bir parka bakıyorsunuz daha doğrusu Antalya da yaşıyor olmanız bile ne büyük nimet
YanıtlaSilsevgiler
Ne güzel küçük bir öykü gibi olmuş bu yazı... Tavuk suyuna çorba hikayeleri gibi... Teşekkürler. Kar resimleri bizden, hikayeler sizden olsun :)
YanıtlaSilböyle zehir gibi çocuklar ve sığ anneleri bana da rast geliyor bazen ve anneleri o küçük çocuklarla konuşmama öyle bi bakıyorlar ki, sanki yaşıtmışız sanıyorlar ama çocuğun dünyasıyla biraz ilgili gibi görünüldüğünde yada onun izledikleri sevdikleri hakkında bi konu açtımmı sohbet bitmiyor.
YanıtlaSiliyi gözlemci olanlar genelde çok iyi yazılar yazıyor, siz de onlardansınız
YanıtlaSilsevgilerle..
Kendimce,bunu her zaman söylüyorum zaten. antalya'da yaşamak bir ayrıcalık.
YanıtlaSilKar resimlerinizi bekliyorum Kiraz Çekirdeği. Bu yazdıklarım yaşanmışlıklarım. Ayrıca öykü denemelerim de olmuştu. Sizlerle paylaşmalı mıyım? diye düşündürdünüz beni.
Çok doğru söylüyorsunuz Mavi Balon, sabır ve özen istiyor çocuklar. Yetişirlerken iyi örnekler görürlerse sonuç da mükemmel oluyor.
Teşekkür ederim Verago, beğenmenize sevindim.