1 Ağustos 2017 Salı
Sade Yaşam, Huzurlu Yaşam!
Sevgili Dostlar,
Bir önceki paylaşımımda ''Sanılanın Aksine Satın Aldıkça Daha Mutlu Olmuyoruz'' başlıklı harika yazı ile bu konuyu ele almıştım. Kaynağını bilmediğim bu yazı muhtemelen bir çeviriydi ama evrensel bir sorunu ele aldığı için bana fazlası ile hitap ediyordu. Uzunca bir süre bloğa dönüp bakmadığım için gelen yorumlardan haberim olmamıştı. Dün gördüm ki, oldukça ilgi görmüş. Çok yararlı olabilecek görüşler içeren mesajlar yazılmış. O halde bu önemli konu burada kalmasın ve kendi yaşamlarımıza uyarlayıp bazı çıkarımlarda bulunalım istedim. Çünkü böyle önemli bir konu alıntı yazılarla geçiştirilmemeli.
Sade ve az tüketime yönelik, az eşyalı bir yaşam tarzı için herkesin farklı nedenleri olabilir. Yaşam koşullarımız, şehrimiz, ülkemiz farklı olabilir. Kimimiz çevre bilinci nedeni ile, kimimiz istifçiliğe yönelik bir tv. belgeseli izleyip etkilendiği için, kimimiz de daha az yorulup daha çok tasarruf etmek için sadeleşmeye ilgi duyuyor olabilir. Bende bunların hepsi var. Sonuçta amacımız iç huzuru içinde daha rahat yaşamak ise bunun yollarını kendimize göre bulmamız lazım. Ben de kendimden örneklerle durumu gözden geçirmeye karar verdim:
Şu günlerde evimin bir bölümünde yenileme çalışmaları sürüyor. Mutfağımı daha kullanışlı ve ferah bir ortam yapma çabası içindeyim. Bu zor ve külfetli iş benim için gereksiz eşya ve araçları görüp onlardan kurtulmam için iyi bir fırsat oldu. Burada detaya girip yazıyı fazla uzatmayacağım ama emin olun kullanılmayan ya da az kullanılan çok ama pek çok şeye sahibiz. Bunların bizimle yaşam alanlarımızı işgal etmeleri temizlik, düzen ve göz estetiği yönünden büyük rahatsızlık nedeni. Alırken harcadığımz paralar ayrıca iç sızlatıcı bir durum. Yenileme işi bitince kesin kararlıyım, mutfağımda gereksiz bir bardak ya da fincan dahi olmayacak. Sonra da sıra evin diğer bölümlerine gelecek.
Çoğumuzun hiç kullanmadığı ya da çok az kullandığı ne çok eşyası var kim bilir.. 80-100 parçalık yemek takımları, gardroplar dolusu giysiler, onlarca ayakkabılar vs. vs. Bendekileri saysam utanç içinde kalırım. Geç kalmış olsam da sistemli bir şekilde hepsi gidecek. Kışa kadar bu sorunu çözüp sade ve huzurlu olacağını düşündüğüm yeni yaşamıma adım adım ulaşmayı planlıyorum. Bunu şöyle ya da böyle yapacağım diye kesin kurallar koymuyorum ama kafamda bazı yöntemler oluşmaya başladı. Mutfak yenileme işinden dolayı biz mutfaktan başlıyoruz. Mutfağımı gereksiz eşyalardan dolayısı ile kalabalıktan arınmış, aradığımı bir çırpıda bulabileceğim duruma getirdikten sonra sanırım giysi dolaplarına el atacağım. Zaten bunu her yıl az çok yapıyor, giyilmeyen ya da az giyilenleri elden çıkarıyorum. Bu yıl biraz daha dikkatli yapacağım. Sonra ev tekstili ile ilgili azaltmalarım olacak. Gerçekten düzenli olarak kullandığım çarşaflar, nevresimler, örtüler, masa örtüleri elimin altında tutup diğerlerini alt kattaki depo odama yaptıracağım raflara koymayı düşünüyorum. Çünkü örtü türü şeylerin eskisi de yenisi de her an lazım olabiliyor. Özellikle patilileri olan evlerde. Kendimi kaptırıp her şeyi elden çıkarırsam lazım olunca bulma sıkıntısı doğabilir. Buna özen göstermeli. Önümdeki üç aylık planda sözünü ettiğim depoyu da gereksiz yere saklanan eşyalardan arındırma projem var. İstifçilerin evi gibi her saklanılan eşyayı tek tek elden geçirip elemeye kalkarsam başarısız olabilirim. Bunun yerine bana gerçekten gerekli olan mangal, bahçe şemsiyesi, şövalem, dikiş malzemelerim, evin artan boyaları ve alet edevatın listesini çıkarıp geri kalan her şeyi gözden çıkarmam gerekiyor. Örneğin kullanılmayan elektrik sobaları, nesli kesilmiş fayans artıkları, koliler dolusu kitaplar...
Bir de onarılır ve kullanılır diye depoda bir köşede duran aletler var. Üç yıldır ne onarıldılar ne de kullanıldılar. Vantilatör, eski bir şofben vs. Bunların artık hiç bir şansı yok bu evde.
Son yıllarda iyice farkında olduğum bir durum daha var: Evimi seven ve dekorasyon konusuna önem veren biri olarak bazı ev aksesuarlarımız biraz fazlaca. Bunlar mevsimlere ve özel günlere göre değişiyor, azalıp çoğalabiliyor. Kendimce güzel ve zevkli şeyler ama tozlarının alınması, yerleştirilmesi hiç de kolay değil. Kışın bazılarını ambalajlayıp karton kutulara yerleştirdim ve depoya koydum. Yine de epeyce bu tarz ıvır zıvırımız var. O halde çoğu ortada olmamalı ve depoda kolay ulaşabileceğim raflarda ruh halime göre dönüşümlü olarak kullanılmalı. Kalabalık gruplar halinde değil. Ne demiş bilge büyükler; eşyanın kölesi değil efendisi olun. Onlar sizi kullanmasın, siz onları kullanın.
Tabii ki iş sadece elimizdeki fazlalıklardan kurtulmakla bitmiyor. Aslında asıl sorun satın alma evresinde başlıyor. Alış veriş alışkanlıklarımızı ciddi olarak gözden geçirip neleri doğru neleri yanlış yaptığımızı kavramalıyız. Çok donanımlı aletlerin sadece bir kaç işlevini kullanıyorsak onca fark ödemeye değer mi? Kocaman bir evin sadece bir kaç odasını, iki banyonun sadece birini kullanıyorsak fiyatı üçe dörde katlayan, bu özellikler için yıllarca banka kredisi ödemeye değer mi? Benim tanıdığım, böyle evler için ya da üstün donanımlı arabalar için ömrünü yiyip tam ulaşınca ağır hastalıklarla mücadele eden ya da maalesef yaşamını kaybeden insanlar var. Eminim sizin de vardır.
Azla yetinip tam da ihtiyacına göre mal edinen, enerjisini ve zamanını borçla boğuşmak yerine yaşadığı yeri keyfince düzenlemek için harcamak daha mantıklı değil mi? Ya da bankaları zengin etmek yerine olanaklar dahilinde tatile çıkmak, gezmek, tozmak..
Az eşya ve her şeyin daha azı ile yaşamanın önemli bir karar olduğunu, uygulanabilmesi için kararlı olmanın ise ilk koşul olduğunun bilincindeyim. Bana nefes alma ve daha az yorulma şansı olduğunun da farkındayım. Bu anlattıklarım benim koşullarıma göre uygulamayı düşündüğüm bir proje. Sizler de kendi koşullarınızı gözden geçirip nelere ihtiyacınız olup neleri gereksiz yere bulundurduğunuzu belirleyebilirsiniz. Unutmamalı; gereksiz her eşya enerjimizi, ortamımızı, zamanımızı bizden çalıyor. Bir de bizim ihtiyacımız olmadığını anlayıp gözden çıkardığımız eşyalara gerçekten gereksinim duyan insanlar olduğunu düşününce onların duyacağı mutluluk için bile bu fazlalıkları vermek iyi olur diyorum. Tüm dostlara selamlar.
Etiketler:
Alışveriş,
Begonvilli Ev Halleri,
Toplum,
Yaşamdan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Minimal yaşam candır. İnsan fazlalık eşyalardan kurtulduğunda, evin enerjisi hafiflediği için üzerindeki ağırlık da gidiyor. Kolaylıklar diliyorum.
YanıtlaSilÇok doğru! Teşekkür ederim.
SilSevgili komşucuğum ben de giysiyi o mevsim giymediysem hemen elden çıkarırım . Mutfak tadilatı esnasında pek çok tabak çanağı da eledim ama o arada karlanma yaptığı için yenisiyle değiştirdiğim çalışır durumdaki buzdolabımı da bağışladım ve 3 ay geçmeden yeni dolap bozulunca yaz sıcağında ortada kalakaldım. 1 haftadır firmayla yaptığım sayısız görüşme ve teknik servisi evde ağırlama(!) seanslarından sonra dolabı yenisiyle değiştirmeye ikna ettim ama bazen eşyayı elden çıkarmadan önce birkaç kez düşünmemiz gerekiyor galiba:-( Ben size yerden göğe kadar katılıyorum. 2 kişilik hayatımızda evimizin maksimum 20 metrekaresini kullanıyoruz, evdeki kuyruklular nedeniyle koskoca evi her gün sil - süpür , yıka - ütüle ; hem yorucu hem de masraflı ama minik bahçeli evler yapmıyorlar ki .
YanıtlaSilGiysi konusunda doğrusu bu. Buzdolabının bir yedeği zaten çok katlı evlerde şart. Benim ilk çıkan no frostlardan bir tane emektar var. İthal olduğu için servisi bile yok ama maaşallah sonradan alınana taş çıkartır. Bu tadilatta ben de bulaşık makinesini ustalardan birine bağışladım. Yenisi umarım beni üzmez. Tabii ki elden çıkarırken biraz düşünmek lazım. Kesin gitmesi gerekenler zaten kendini belli ediyor. Ben bir yılda evi büyük ölçüde ferahlatacağıma inanıyorum. Dediğiniz gibi artık sürekli temizlik yapacak hal kalmadı. Bir de gözümü açan örnekler var. Teyzemin evi 260 metrekare. Eşi de kendi de artık yaşlandılar. Koca ev düzenli olarak temizletiliyor. Hiç kulanılmayan odalar silinip süpürülüyor. Camlar, kapılar siliniyor. Mutfak devasa ve ikisi için çok fazla donanımlı. Yazık, evin kölesi gibiler. Kullandıkları bir oda, mutfağın bir köşeciği ve banyolardan biri. Dünyanın elektrik su parasını ödüyorlar.
SilKitaplarınızı instagram hesabınızda paylaşsanız da keşke görüp satın alma şansımız olsa...
YanıtlaSilKitaplarımı bir süre daha tutup bir köy okuluna bağışlayacağım. Bir süre daha tutma nedenim bana kalsın:)
Sil