18 Haziran 2011 Cumartesi

Uzay Yolu'nun Çağrıştırdıkları

Yıllar yıllar önce, çocukluğumda, ta siyah beyaz tv döneminde bayılarak izlediğim bir dizi vardı; Uzay Yolu(Star Trek). Sonradan farklı kadrolarla yeni versiyonları hatta animasyonları yapıldı ama asla ilk çevriminin tadı olmadı hiç birinde.

Karizmatik Kaptan Kırk, Atılgan Yıldız Gemisi'nde, uzayın derinliklerinde muhteşem mürettebatı ile maceradan maceraya koşuyor, hiç kimsenin bilmediği gezegenlere iniyorlar, çok farklı yaşam formları ile karşılaşıyorlardı. Bu gün gibi anımsarım, çok keyif alarak izlediğimi.

Bir bölümünde, amaçları dünyayı ele geçirmek olan bir canlı türünün uzay gemisi ile karşılaşıyorlardı. Oldukça gelişmiş olan bu tür şekil değiştirebiliyor ve insanların şekline girebiliyor, düşünce okuyabiliyor, işittikleri her dili konuşabiliyordu. Aslında Ahtopota benzer, çok daha iğrenç uzantıları olan jellerle kaplı bir bedene sahip oldukları halde, Kaptan kırk ve mürettabatının anılarında olan sevdikleri insanların görünümünü, seslerini alıp onların kılığına girmişlerdi. Kahramanlarımıza eski dostları gibi görünüp onları kandırabilmek için kendi uzay gemilerine davet ediyorlardı. Uzun süredir uzayda görev uğruna bir çok zorluklarla savaşan Atılgan mürettebatını öyle bir sofra ile karşılamışlardı ki, bizimkiler şaşırıp kalmışlardı. Kocaman bir masa dolusu, hepsinin en sevdiği yiyecekler, içkiler eksiksiz duruyordu karşılarında. Çok da nefis görünüyordu her şey.. Ancak yiyeceklerin tadına bakan mürettebat şaşkınlık içinde kalmıştı. Onların bellekleri okunarak hazırlanan bu yiyeceklerin hepsi sahteydi. Son derece lezzetsiz, tatsız tuzsuz şeylerdi. Görünüşleri birebir aynı ancak molekül yapıları farklı, laboratuvarlarda oluşturulmuş maddelerdi.



Yıllar sonra bu sahneler neden gözümün önüne geldi dersiniz? Sabah özenerek hazırladığım kahvaltı masama koyduğum kıpkırmızı domateslerin, körpe salatalıkların, kusursuz görünümlü çileklerin tadına bakınca yaşadığımız hayal kırıklığı olabilir mi?

3 yorum:

  1. Ben de çok sever, hiç kaçırmazdım. Hormonlu gidalardan tiksinti geldi iyice ama çaresiz yiyoruz. Allah çocuklarımızı kayırsın:(

    YanıtlaSil
  2. ben çok korkardım o diziden ..birde maya vardı ...hele o uzun kulaklar kabusumdu resmen ..

    YanıtlaSil
  3. ahh bizim nesilden olup da seyretmeyen var mı acaba? kapılar yaklaşınca hemen açılırdı, ellerinde şimdinin cep telefonları, bizim çoğu evde ev telefonu bile yokken bizi hayretler içerisinde bırakırdı:)))
    yıllar sonra bizim bir tanıdık migrosa fotoselli kapılar yapılınca uzaktan bakıyor, migros kapalı diyormuş, sonra içeride birilerini görünce kapının camına dayanıp bir bakayım demiş ve tabiii kapı aniden açılınca kendini yerde bulmuştu:)))
    bana hep bu hatıraları hatırlatır, hormonlu gıdalara gelince sanırım nesli tükendi, hormonsuz dediklerimizin bile tohumları ile oynandığı için işimiz çok zor:((
    bir mektup kadar uzun oldu, iyi haftasonları:))

    YanıtlaSil

Beğeni ve görüşleriniz benim için çok değerli. Yürekten teşekkürler.