Bugün, Blog yazarı Sevgili Defne Soysal bana bir mim göndermiş. Kendisine teşekkür ediyorum. Açıkçası birazcık tedirgin olurum bana mim gönderilince. Tıpkı Defne gibi ben de sözcük anlamını çözmeye çalışmış, sonra da mimlemek fiilinden gelen işaret anlamında bir kelime olduğuna karar vermiştim. Sözcük anlamı her ne ise, blog dünyasında bir yeri var bu etkinliğin. Blog yazarı bazı arkadaşların sosyal bir etkinliği olarak görsem de kime ne yararı olacağı tartışılabilir bir takım soruları yanıtlamanız istenir.Ya da başka blogların linklerini verip bir tür zincirleme tanıtım görevi üstlenmeniz gerekir. Şimdi, sizi okuyup izleyen blog yazarı arkadaşınız bir de fazladan bu tür bir etkinliğe dahil etmek istemişse elbette yanıtsız bırakmak nezaketsizlik olur ama o soruları yanıtlamak da içinizden gelmeyebilir. Buna da sözüm yok. Hatta ''Mim ya da ödül göndermeyin!'' uyarısı içeren animasyonlu yazılarla kibarca reddedenlere de saygı duyuyorum.
Ama, bu bana son gönderilen mime doğrusu hiç bir diyeceğim yok. Çünkü içeriği ve işlevi çok hoş. Kitapla ilgili bir mim bu. Yani tam benlik ve neyseki topu topu üç kişiye iletilecekmiş. Reddedilme çekincesi üçle sınırlı olunca daha rahat gönderebilirim:) Şimdi içeriği açıklayayım;
İşte talimatlar böyle.
Ben de dört ayrı üniteden oluşan kitaplığımın beni en çok etkileyen kitapların bulunduğu rafına uzandım. Biraz torpil yapmış oldum o kitaplara ve gözlerimi kapayıp bir kitap seçtim. Eğer raf tercihi yapmasaydım mesleki bir yapıt ya da Almanca bir kitap seçme olasılığı olacaktı.
Bakın ne çıktı?
Tüm yapıtlarını sular seller gibi okuduğum, okurken bambaşka dünyalar keşfettiğim Jack London'un beni en çok etkileyen deneysel romanı Uçurum İnsanları ..
Kitabı ne zaman satın aldığımı anımsamıyorum. Sanırım oğlumun üniversitede öğrencilik yıllarında aldığı yüzlerce kitaptan biri olarak kolilerle geldi ve kitaplığımızdaki yerini aldı. Beraberinde yazarın Türkçe'ye çevrilmiş diğer yapıtlarından bir kaçı daha vardı. Birini okuyunca (sanırım ilk okuduğum Martin Eden'di) diğerlerini de bir solukta okumuş, hatta bulabildiğim ne kadar Jack London yapıtı varsa almıştım.
Şimdi 55. sayfayı açıyorum. Çünkü mim konusu olarak bu sayfadan bir parağraf yazacağım.
Yalnız bunu yapmadan önce size kitapta anlatılanlar hakkında küçücük bir ipucu vermek istiyorum. Jack London bu yapıtında işsiz bir gemici kılığına girerek yaşadığı Londra'nın Doğu Yakası'nın gerçek yaşamını anlatıyor. Tam anlamıyla deneysel bir roman.
55. Sayfadan yaptığım alıntı aşağıda:
''Heyecanla önümüzdekileri saydık. Otuz dört kişiydik. Çevremdeki insanların yüzlerine düş kırıklığı ile birlikte sonsuz bir keder çöreklendi.Hiç de hoş bir şey değildir, aç ve parasız olarak koca bir geceyi sokaklarda karşılamak. Oysa bizler tüm umutsuzluğa karşılık hala umutlanıyorduk. Kapının dışında on kişi kaldığımız zaman görevli geri çevirdi bizi.''
Yalnız şu kadarını söylemeliyim ki, kitabın tamamı bu paragraftan çok daha etkileyici betimlemelerle dolu. Uçurum insanlarını okurken, açlığı çaresizliği, korku ve umutsuzluğu, parklarda, sokaklarda, yoksul evlerinde yaşayan uçurum insanları olarak hissedeceksiniz.
Şimdi işin zor kısmı; üç kişiye yönlendirmemiz gerekiyormuş bu mimi. Üstelik kuralları da varmış:
1- Mimlenenler mimi cevaplamak zorundadırlar, mim bozulamaz. 2- Mimin bozulması teklif dahi edilemez.
3- Mim yalnızca 3 kişiye gönderilebilir.
4- Karşılıklı mimlemeler yasaktır.
5- Mim, her bir blog için sadece bir kez cevaplanabilir.
6- Mim kurallarının ilk 6 maddesi değiştirilemez."
Şimdi de ben bu mimi çok sevgili blogger dostlarımdan
Ben de beğendim bu mimi. Jack London'a denk gelmesi de ayrı keyif verdi.
YanıtlaSilTeşekkürler Aylin Hanım. Eğer siz de yanıtlarsanız çok sevinirim.
YanıtlaSilİlginç kitapmış, teşekkürler.
YanıtlaSilçok teşekkür ederim, beni de düşünmüşsünüz ama ben mimlerden pek hoşlanmıyorum. şunu şöyle yap, bunu yap diye sözler bana ters geliyor. forward mailler de öyle hiç sevemedim. bir de itiraf edeyim kitaplığım yok :) çünkü sadece birkaç kitabım var. ben sanırım blog dünyasının kara koyunuyum :)
YanıtlaSilHarika olmuş.Ellerinize sağlık.Beni kırmadığınız için de ayrıca teşekkürler.En keyifli tarafı, bu mimi yazarken neler hissetmiş olduğunuzu, kendi tecrübemden hissedebiliyor olmam ve sizin bu mimi kendinize göre yazış şeklinizi izlerken hissettiklerim.Ayrıca hep güncel kitapları görüyoruz.Bu vesile ile Jack London'ı hatırladık.Ne müthiş yazardır.Martin Eden'ı okumuştum bir zamanlar.Güçlü kalemi çok etkilemişti beni.
YanıtlaSilBen de mimledim seni, blogumda sorular seni bekliyor :)
YanıtlaSilGuzelmıs mım
YanıtlaSilsenın kalemınden cıkanları okumak daha da guzel
sevgıler gonderıyorum begonvıllı evım
Jack Landon'u hep çok sevmişimdir. Mimler konusu da çok kafa karıştırıcı gerçekten. Anlamlı mı, gereksiz mi bilemiyorum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, çok hoşuma gitti hemen yanıtladım :)
YanıtlaSilkitabı merak ettim bende sahaflara bir bakayım belki bulup okuyabilirim ...sevgiyle kalın ..
YanıtlaSilMimler konusundaki düşüncelerinize saygı duyuyorum mim cevaplamaktan pek hoşlanmasamda arkadaşlarımı kırmamak adına cevaplamayı tercih ediyorum.Tabi tercih kişiye kalmış en azından teşekkür edip cevaplayamayacağımı belirten bir yorum bırakıyorum .
YanıtlaSilsevgilerimle...