25 Kasım 2010 Perşembe

Bu Mim Farklı Bir Mim


Bugün, Blog yazarı Sevgili  Defne Soysal bana bir mim göndermiş. Kendisine teşekkür  ediyorum. Açıkçası birazcık  tedirgin  olurum bana mim gönderilince. Tıpkı  Defne gibi  ben  de sözcük  anlamını  çözmeye çalışmış, sonra  da mimlemek fiilinden gelen işaret anlamında  bir kelime  olduğuna karar  vermiştim. Sözcük  anlamı  her  ne  ise,  blog  dünyasında bir  yeri  var  bu etkinliğin. Blog yazarı  bazı  arkadaşların sosyal  bir  etkinliği olarak görsem de kime ne yararı  olacağı  tartışılabilir  bir  takım  soruları  yanıtlamanız  istenir.Ya da başka  blogların  linklerini  verip  bir tür  zincirleme tanıtım  görevi  üstlenmeniz gerekir.  Şimdi,  sizi okuyup izleyen  blog  yazarı  arkadaşınız bir  de fazladan bu  tür  bir etkinliğe dahil  etmek  istemişse  elbette yanıtsız  bırakmak  nezaketsizlik  olur ama o  soruları  yanıtlamak  da  içinizden  gelmeyebilir. Buna  da  sözüm  yok. Hatta ''Mim ya da  ödül göndermeyin!'' uyarısı içeren  animasyonlu yazılarla  kibarca  reddedenlere de saygı duyuyorum.

Ama, bu  bana  son  gönderilen  mime  doğrusu  hiç  bir  diyeceğim  yok. Çünkü  içeriği ve  işlevi çok  hoş. Kitapla  ilgili  bir  mim  bu.  Yani  tam benlik ve  neyseki  topu  topu  üç kişiye  iletilecekmiş. Reddedilme çekincesi  üçle  sınırlı  olunca  daha rahat  gönderebilirim:) Şimdi  içeriği açıklayayım;

"Kitaplığınızın karşısına geçin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız. O kitabı satın aldığınız  ( ya da hediye gelmiş  de olabilir) anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz,  hatırlayın. Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu! 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blog sayfanıza yazın. Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplaması için gönderin."
 
İşte  talimatlar  böyle.

Ben  de dört  ayrı  üniteden  oluşan  kitaplığımın beni  en çok etkileyen  kitapların  bulunduğu  rafına  uzandım.  Biraz  torpil  yapmış  oldum  o  kitaplara ve  gözlerimi  kapayıp bir kitap seçtim. Eğer  raf  tercihi  yapmasaydım mesleki bir  yapıt ya da Almanca  bir  kitap seçme  olasılığı  olacaktı.
Bakın  ne  çıktı?

Tüm  yapıtlarını  sular seller  gibi  okuduğum,  okurken  bambaşka dünyalar keşfettiğim Jack London'un beni  en  çok  etkileyen deneysel romanı Uçurum İnsanları ..

Kitabı  ne  zaman satın  aldığımı  anımsamıyorum. Sanırım  oğlumun  üniversitede öğrencilik  yıllarında  aldığı  yüzlerce  kitaptan  biri  olarak  kolilerle  geldi  ve  kitaplığımızdaki yerini  aldı. Beraberinde  yazarın  Türkçe'ye çevrilmiş  diğer yapıtlarından  bir  kaçı  daha  vardı. Birini  okuyunca (sanırım  ilk okuduğum Martin Eden'di) diğerlerini  de bir  solukta  okumuş, hatta bulabildiğim  ne  kadar Jack London yapıtı  varsa  almıştım.

Şimdi 55. sayfayı açıyorum. Çünkü  mim konusu  olarak  bu  sayfadan  bir  parağraf  yazacağım.

Yalnız  bunu  yapmadan  önce  size  kitapta  anlatılanlar hakkında  küçücük  bir  ipucu  vermek  istiyorum. Jack London bu yapıtında işsiz bir  gemici kılığına girerek yaşadığı Londra'nın Doğu Yakası'nın gerçek  yaşamını  anlatıyor. Tam  anlamıyla  deneysel  bir  roman.

55. Sayfadan yaptığım  alıntı  aşağıda:
''Heyecanla önümüzdekileri saydık. Otuz dört kişiydik. Çevremdeki insanların yüzlerine düş kırıklığı ile birlikte sonsuz bir keder çöreklendi.Hiç de hoş bir şey değildir, aç ve parasız olarak koca bir geceyi sokaklarda karşılamak. Oysa bizler tüm umutsuzluğa karşılık hala umutlanıyorduk. Kapının dışında on kişi kaldığımız zaman görevli geri çevirdi bizi.''

Yalnız  şu  kadarını  söylemeliyim  ki,  kitabın  tamamı  bu  paragraftan  çok  daha  etkileyici  betimlemelerle  dolu.  Uçurum  insanlarını  okurken, açlığı  çaresizliği,  korku  ve  umutsuzluğu,  parklarda, sokaklarda, yoksul evlerinde  yaşayan  uçurum  insanları  olarak  hissedeceksiniz.
  Şimdi  işin  zor  kısmı; üç  kişiye yönlendirmemiz  gerekiyormuş  bu  mimi. Üstelik  kuralları  da  varmış:
1- Mimlenenler mimi cevaplamak zorundadırlar, mim bozulamaz.

2- Mimin bozulması teklif dahi edilemez.

3- Mim yalnızca 3 kişiye gönderilebilir.

4- Karşılıklı mimlemeler yasaktır.

5- Mim, her bir blog için sadece bir kez cevaplanabilir.

6- Mim kurallarının ilk 6 maddesi değiştirilemez."

Şimdi de ben bu mimi çok sevgili blogger dostlarımdan
 




gönderiyorum.. Ama  yanıtlamak  isteyen  herkes  yanıtlayabilir. 

11 yorum:

  1. Ben de beğendim bu mimi. Jack London'a denk gelmesi de ayrı keyif verdi.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Aylin Hanım. Eğer siz de yanıtlarsanız çok sevinirim.

    YanıtlaSil
  3. İlginç kitapmış, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. çok teşekkür ederim, beni de düşünmüşsünüz ama ben mimlerden pek hoşlanmıyorum. şunu şöyle yap, bunu yap diye sözler bana ters geliyor. forward mailler de öyle hiç sevemedim. bir de itiraf edeyim kitaplığım yok :) çünkü sadece birkaç kitabım var. ben sanırım blog dünyasının kara koyunuyum :)

    YanıtlaSil
  5. Harika olmuş.Ellerinize sağlık.Beni kırmadığınız için de ayrıca teşekkürler.En keyifli tarafı, bu mimi yazarken neler hissetmiş olduğunuzu, kendi tecrübemden hissedebiliyor olmam ve sizin bu mimi kendinize göre yazış şeklinizi izlerken hissettiklerim.Ayrıca hep güncel kitapları görüyoruz.Bu vesile ile Jack London'ı hatırladık.Ne müthiş yazardır.Martin Eden'ı okumuştum bir zamanlar.Güçlü kalemi çok etkilemişti beni.

    YanıtlaSil
  6. Ben de mimledim seni, blogumda sorular seni bekliyor :)

    YanıtlaSil
  7. Guzelmıs mım
    senın kalemınden cıkanları okumak daha da guzel

    sevgıler gonderıyorum begonvıllı evım

    YanıtlaSil
  8. Jack Landon'u hep çok sevmişimdir. Mimler konusu da çok kafa karıştırıcı gerçekten. Anlamlı mı, gereksiz mi bilemiyorum.

    YanıtlaSil
  9. Teşekkür ederim, çok hoşuma gitti hemen yanıtladım :)

    YanıtlaSil
  10. kitabı merak ettim bende sahaflara bir bakayım belki bulup okuyabilirim ...sevgiyle kalın ..

    YanıtlaSil
  11. Mimler konusundaki düşüncelerinize saygı duyuyorum mim cevaplamaktan pek hoşlanmasamda arkadaşlarımı kırmamak adına cevaplamayı tercih ediyorum.Tabi tercih kişiye kalmış en azından teşekkür edip cevaplayamayacağımı belirten bir yorum bırakıyorum .
    sevgilerimle...

    YanıtlaSil

Beğeni ve görüşleriniz benim için çok değerli. Yürekten teşekkürler.