Aslında içinde bulunduğumuz durumu anlatacak daha başka sözcükler var ama ben ''bağımlılık'' sözcüğünü tercih ettim.
Evet, biz yediden yetmişe dizi bağımlısıyız. Çoğu insan işinden gelip ya da ev işlerini düzenleyip belli bir saatte beklediği diziyi seyretmek amacıyla televizyon başına geçmektedir. Hatta yapılacak sosyal toplantılar ya da arkadaş toplantıları bile bu dizilere göre düzenlenmekte.
Kendimce şöyle değerlendiriyorum bu dizi konusunu;
İnsanlar yaşamlarındaki boşlukları ve eksiklikleri dizilerle doldurmayı tercih ediyorlar. Özellikle büyük şehirlerde, apartman yaşamında, komşularını tanımadığı, birbiri ile selamlaşmadığı ve birbirine şüphe ile baktığı bir yaşam tarzı içinde, yalnızlık duygusu ile kendilerini oyalamak ve sosyal ilişkilerden kaçmak için böyle bir yol izliyor olabilirler. Bir de dizilerde hep daha mükemmel hayatlar izleniyor, böylelikle izleyiciler kendi hayatlarındaki eksiklerin farkına varıp, bir şekilde izledikleri karakterlerle özdeşleşiyorlar. Sanıyorum onların yerine kendilerini koyarak tatmin oluyorlar.
Ne var ki, reel dünyadan kopma derecesinde dizi düşkünü olmamız düşündürücü. Popüler dizilerin popüler oyuncularını, canlandırdıkları karakterle tanıyıp, dizideki kişi sanacak kadar yüzeysel algılayan insanımız var. Geçenlerde Tv'de bir programın konuğu olan Selçuk Yöntem anlatıyordu: Birisi cebine bir not bırakmış. ''Eşiniz sizi aldatıyor. Haberiniz olsun!'' diye. Bir an şoke olmuş tabi.. Sonra durum anlaşılmış. Akıllı izleyici dizideki durumdan etkilenip uyarmak istemiş Adnan'ı. Gerçekle dizinin ayrımında değil adamcağız..
O kişler, sevdiği dizideki özellikle başrol karakterinin her şeyi doğru yaptığına kendini inandırıyor ve aksi durumlarda huzursuz olup müdahale gereği duyuyor. O mektubu verme şansı olmasaydı içi içini yiyecekti.
Elbette dizi sektörü de bir iş kapısı. Yüzlerce binlerce insan ekmek yiyor. Yurt dışında da iyi bir dizi pazarımız oluşmuş. İyi güzel de diziyi dizi olarak algılayıp değerlendiremeyen, hayatının baş köşesine koyan, üretmek, yaşamını daha güzel hale getirmeye çabalamak yerine, ifrat derecesinde tv dizisi izleyen, gördüklerini zavallıca taklit etmeye çalışan insanımızı ne yapacağız?
Dün alışveriş sırasında gördüm ve ''yok artık!'' dedim. O kadar çok gördüm ki onlardan; vitrinlere yazıp koymuşlar:
Hürrem yüzüğü geldi!!
Bihter parfümü!
Feriha kolyesi burada!
Ne diyeyim, Allah akıl fikir versin. Bu acınası taklitçilik ruhu, daha çook fırsatçıların çıkmasına neden olur.
Dönüşte kuaföre uğrayıp saçımı kestirdim. Oradaki sohbetlerin değişmez konusu da popüler dizilerdi. İnsanlar eni konu dizilerdeki olaylar ve karakterler için dertlenip, durumun ne olacağını merak ediyorlar.. Keşke kendi yaşamları ve ülkeleri ile ilgili sorunlar konusunda da biraz duyarlı olsalar..
Evet bence dizi izlemek bağımlılık yaratıyor. Tıpkı diğer bağımlılıklar gibi..Sorunlardan kaçmak, kendine farklı bir dünya kurmak, insan ilişkilerindeki sorunlarıyla baş edebilmek, yalnızlıktan kurtulmak için bağımlı olunabiliyor. Sonuçta da kendini geliştiremeyen, okumayan, üretmeyen, taklitçilikle mutlu olan sığ insanlardan oluşan bir toplum olmamız kaçınılmaz..
keşke hayır yanılıyorsun diyebilseydim ama malesef haklısın...
YanıtlaSilbu şekilde yetiştirdiğimiz çocuklarımızdan da iyi ,güzel şeyler yapmalarını bekleyeceğiz utanmadan...ne yanılgı...
evet yahu 10larca dizi var en olmadı iki tanesini izle.. tüm dizileri izleme meraklısı olanlara ne demeli. yok kardeşim ben bi bölümde cinnet geçiriyorum sonuna gelemyorum sabredemiyorum. insanlar bütün hikayeyi yıllarca izliyorlar. ayrıca ben izlemem, izlenirim. aktif faaliyetlerden hoşlanırım dikiş dikmek, yemek yapmak, çalışmak, okumak.. işin içine katılmadan yaptığım bu faaliyetler bana hiç zevk vermiyor. dizi bağımlılarına da acıyorum. insan niye bir hikayeyi yıllarca izler ki. film izlesinler onun yerine..
YanıtlaSildizi izlemeyen bir birey olarak kendimle ve beni bu şekilde yetiştiren annemle gurur duyuyordum
YanıtlaSilEn son takip ettiğim dizi süper babaydı ve cuma günleri yayınlandığı için izlememe izin veriliyordu.
Zaten artık hiçbir dizi bir süper baba değil bir mahallenin muhtarları değil..
hepsinde tecavüz,aldatma,kavga,küfür,sahtekarlık...
çocukluğumda akşamları komşulara gidilir sohbetler edilip her türlü konu konuşulurdu.komşuya haber vermekte bana düşerdi.bu akşam evde iseniz annemler gelecek diye.şimdiler de komşuya oturmaya gidemezsin ya çocuğu ders çalışıyor.ya çok yorgunlar ya da dizi seyrediyorlar.kendilerine gelişmiş ülke diyenlerin diğer toplumları uyutma oyunudur diziler.eski diziler az ama özdü.şimdikiler ise saçma sapan.yazacak o kadar çok şey var kisatırlar yetmez.sevgi dolu günlerrrrrrr
YanıtlaSilEvet ne yazık ki dizi bağımlısıyız.. İşin kötüsü sadece beyinler uyuşmakla kalmıyor,sosyal hayat neredeyse bitiyor ve ekran başında geçirilen uzun saatler yeme içme düzenimizi de kötü etkilediği için obez bir toplum olduk.
YanıtlaSilDiziler bizi uyutuyor, uyuşturuyor. Gerçeklerden bihaber oluyoruz. Eğitim, ekonomi ,sağlık, güvenlik herşey sütliman oluyor böylece.
YanıtlaSilMaalesef öyleyiz!
YanıtlaSilçok haklısın tam gündeme ait bir post olmuş.
YanıtlaSilbu yıl dizilerin konseptinde küçük kızlar yaşlı yada kendinden oldukça büyük lerden hamile kalma veya tecavüz olayı var geçen yıl tüm dizilerde çocuk ve kanser ölümü işlendi baydılar yeni birşey başladığın acaba seyredilebilirmi deyip biraz bakıyorum sonra amannnn buda rezillik deyip kalkıyorum Çok şükür bağımlı bir TV izleyicisi değilim.Ben bunların bilinçli yapıldığına inanıyorum insanları uyuşturmak amaçlı dikkat çekmeden başımıza örülen çoraplar farkedilmesin diye üzücü yanı maalesef birleri boğazına kadar o çorabı giyince farkedecekler:((
aile içerikli hiç bir diziyi yayında tutmuyorlar bir iki tane var onlar da görüntüde öyle. fikir sahibi olmak adına bir bölüm seyretmek yetiyor.
Film seyretmek çok daha keyifli bence
çok haklısın..o kadar fazlalaştı ki bağımlılıklar yalnızlaştıkça insanlar
YanıtlaSil