19 Haziran 2011 Pazar
Kitaplarla İlgili Çocukluk Anılarım
Küçükken o da ben de birer kitap kurduyduk. Bir yaş küçüğüm olan erkek kardeşimsen söz ediyorum. Harçlıklarımızı biriktirir kitap alırdık. Henüz ilkokuldayken Jül Verne'den Aleksandr Dumas'ya, Victor Hügo'ya, Cervantes'e dek pek çok yazarı yapıtlarıyla tanıyorduk. Ortaokulda kitap okuma alışkanlığını tam anlamı ile edinmiştik. Çizgi romanlara da bayılırdık. Örneğin Ten Ten'in maceralarını okumayı çok severdik. Derken bir ara kendi yazarlarımıza merak sardık. Orhan Kemal, Kemal Tahir, Fakir Baykurt, Yaşar Kemal okumaya başladık. Hatta bizim yaşlardaki çocukların pek tanımadığı yazarları keşfettik. Eski İstanbul'u, Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrası Anadolu'yu, Çukurova'yı ve daha pek yeri kitaplardan öğrendik. Okul başarımız da çok iyiydi. Karaalioğlu Parkı'nın girişindeki Belediye Binası'nın bir bölümü olan Şehir Kütüphanesi'ne de giderdik. O yıllarda otobüs dolmuş olmadığından evimize epeyce uzak olduğu halde yürüyerek gider gelirdik. Çok da mutlu olurduk kütüphaneye gidip oradan ödünç kitap almaktan. Kendimizi büyümüş, önemli kişiler olarak görürdük. En keyiflisi de, bir kitabı ikimiz de bitirince, kitaptaki etkilendiğimiz karakterleri, gülünç olayları anlatıp eğlenmemizdi. Hatta kitaplarda okuduğumuz bize komik gelen konuşmaları günlük yaşamımızda kullanır, bol bol gülerdik. Çok beğendiğimiz kitaplar olursa, kitap hakkında konuşma işini bir adım daha ileri götürüp, adeta bir sinema uyarlaması yapardık kendimizce. Şöyle ki, her kahramanı canlandıracak kişileri seçer, o kişiyi en iyi kimin canlandırabileceğini tartışırdık. Bu kişiler yerli yabancı sinema oyuncuları olabildiği gibi çevremizde tanıdığımız kişler de olabiliyordu ve dünyanın en tuhaf film kadroları çıkıyordu ortaya:) Örneğin Kemal Tahir'in Sağırdere'sini okuyup bayılmıştık.
Sanki Anadolu insanını ve kitapta anlatıldığı dönemde oradaki yaşamı görüyor gibiydik. Bu romanda komik karakterler de vardı.Şunu şu kişi oynamalı diye öyle bir film kadrosu oluşturmuştuk ki, değme film yapımcıları bu kadar detaylı karakter incelemesi yapmamıştır.
Yaşar Kemal'in Ortadirek adlı romanını okuyunca da öyle. Bu kez Çukurova insanını tanıyıp sevmiştik. Romandaki karakterlere bayılmış, bazı replikleri sık sık günlük konuşmalarımızda kullanır olmuştuk. Bu romanda ''Kimsecikler alınmasın, kimselere değil sözüm'' diye söze başlayıp herkesi iğneleyen, her fırsatta insanları eleştiren bir nine karakteri vardı. Biz de birinin en ufak bir yanlışını görünce ''kimsecikler alınmasın, kimseye değil lafım'' diye başlayıp o kişinin hatasını yüzüne vururduk. Hatta birinde , bu sözleri söyleyip, '' birinin ayağı kokuyor'' diye devam etmiştik. Hangimizdi söyleyen tam anımsamıyorum ama misafirlerden biri için söylenmişti ve annem çok mahçup olmuştu.'' Kusura bakmayın çocuk işte'' deyip durmuştu.
Kitaplarla dolu çocukluk günlerimiz güzeldi, çok güzeldi..
Ne de güzel yazmışsınız! Çocuklukta okunan kitapların zevki bir başka oluyor gerçekten. Kitap size Binbir Gece Masalları'ndaki uçan halılar gibi geliyor adeta. Yazınız duygu dolu olmuş. Tebrikler...
YanıtlaSilBloguma da beklerim, sevgiler!
çocukluğum boyunca kitaplarımı oradan oraya taşırdım ben de, özellikle şehir dışı bir yere gideceksek bütüüün kitaplarımı yanımda götürürdüm. hayatımda en en en sevdiğim , ilk kitabım olan Fadiş'in ayrı bir yeri vardır bende. İlk okuduğum kitaptı, benimle her yere gitti, herkese ondan birşeyler okudum. Ben de bir kere değil defalarca okudum. Ne güzeldi çocukluğum :)
YanıtlaSilKitapla ne kadar küçük yaşta tanışılırsa o kadar sıkı dost olunuyor. Ben de yalnız büyüyen bir çocuk olarak kendime en yakın arkadaş olarak kitapları ve kedileri seçmiştim .Kardeşim dünyaya geldiğinde ben 11 yaşındaydım ve ilk günden itibaren ona kitap okudum . Şimdi o başka ben başka türlerden hoşlansak da kitaplar ve kediler hala ikimizin de ortak dostu.
YanıtlaSilGelmez miyim Kontrast. Elbette bloglarınızı ziyaret edeceğim.
YanıtlaSilDemek siz de kitap kurdu bir çocuktunuz Robin:)
Sevgili komşum, sonunda da edebiyat öğretmeni olmuşsunuz. Ne güzel. Ayrıca ben de kedilere bayılıyorum biliyorsunuz:)
kitap kurdu ne demek ötesiydim, kitaplarım benim yuvamdı resmen, hala öyleler aslında :)
YanıtlaSilHarikasınız Robin:)
YanıtlaSilKitaplar... Onlarla ilgili anılar hiç biter mi. Ailem okumaya düşkündü, abim ve ben de öyle... Kemalettin Tuğcu kitapları en çok aklımda kalan seri, bir de vapurla İstanbuldan Yalovaya giderken poşet içinde 10 tane kitaplar vardı, babam onlardan alırdı, ne çok severdim onları, sonra sonra onların seçtiği romanlara geçmiştim... Ah kitapları gördüm mü içim bir hoş oluyor, anlatamıyorum, o ilk sayfayı açmak, ilk satırları okumak var ya....
YanıtlaSilDemek ki bizim kuşak öyleymiş Banu Hanım. Şimdiki çocuklar internet ve tv çocuğu ne yazık ki.
YanıtlaSilBegonvilli Ev beni eskilere götürdünüz..Yaşıt olduğumuz için aynı şeyleri paylaşmışız..Ankara Sanatseverler derneğiindeki edebiyat sohbetlerini,yaz aylarında,tatile giderken yanıma aldığım kitapları anımsadım..Sevgiler.Aida
YanıtlaSilNe kadar güzel bir konu seçmişsin böyle. hiç aklıma gelmezdi.. bu yazına bende kendi çocukluğumdan birşeyler eklemek istedim. Ayşegül serisi( tabi o zamanlar onları alacak gücümüz yoktu ve ben o kitapların albenisine bayılırdım. Zengin arkadaşlarımın aileleri aldığında onlardan ödünç alır okurdum özellikle hikayelerinde bahsedilen (ayşegülle sanki arkadaşmışcasına) sandık odasında oturur onunla balolara gider,seyahatlere çıkar, o güzelim kıyafetleri dener arkadaşlara verir veya çok güzel oyuncaklarım olurdu. daha sonra Kemalettin Tuğcu romanlarında hep hüzünlenirdim kendimizden kesitler bulurdum. Denizler altında 20 bin fersahta yaşananları birebir yaşardım..Ayşegül serisini geçen yıl internetten araştırıp aldım arkadaşlar..Şu an 52 yaşındayım Aziz Nesin, Kemal Tahir, Yaşar Kemal,Muzaffer İzgü, daha adını sayamadığım bir çok yazarın büyün kitapları evimizde vardır ve defalarca ben ve eşim kızlar dahil onları tekrar tekrar okuruz. Buradan kitap severlere kocaman sevgiler..
YanıtlaSilSevgili Aida, ne hoş anılar değil mi? Doğrusu çocuklukta kazanılan bazı iyi alışkanlıkların meyvelerini tüm yaşam boyu topluyoruz. İyi ki kitap sevgisi ve okuma alışkanlığı edinmişiz.
YanıtlaSilSevgili Şükran, bir gün Ayşegül serisinden söz edelim. Ne güzel kitaplardı onlar. Pırıl pırıl ofset baskılı capcanlı resimleri ile, evleri, bahçeleri, köpekleri ile çok özendiriciydi. Ayşegül tatilde, lunaparkta, köyde vs diye okumaya ve resimlerine bakmaya doyamadığım bir seriydi. Kitabı resimleyen ressamı da kutlamak lazım.
Ayyy nerelere gittim bu yazınızla.Rahmetli Anneciğim ve ben okumaya pek düşkündük,anneme okumaya bayılırdım o ütü yapar ben ona okurdum bir gün bana ''AYŞEGÜL TRANSANTLANTİKTE'' adlı kitabı alma gafletinde bulunmuş ve ben Ayşegül'ü çok seviyorum okuyorum okuyorum fakat tır,tırın,tran,sıt,tırt mırt zırt derken bastık ikimizde kahkahayı ah be anacığım kabrin nurlarla dolsun,bana ne güzel bir anı hatırlatıp annemi yad ettirdiniz Allah sizden de razı olsun.Sevgilerimle
YanıtlaSilAnnenize ben de rahmet diliyorum. O yattıkça Alla size uzun ve sağlıklı ömürler versin.
Sil