17 Ocak 2010 Pazar
Kadın Yazarlar / Doris Lessıng
Doris Lessing, (Doris May Taylor) (d. 22 Ekim 1919 - Kermanşah, İran)
İran'da doğan İngiliz yazar Doris Lessing'in hayatı meydan okumakla geçti. Romanlarında ırkçılığı ve kadın sorunlarını işledi. Halen Londra'da yaşıyor ve yazmaya devam ediyor.
Annesinden yana yaralıydı. Hani vardır ya; annesi ile asla ana kız olamayan ve bunun gizli utancıyla yaşamaya çalışırken, yaşamı boyunca acı çeken kadınlar. Sanıldığı kadar az değildir sayıları. Can ciğer kuzu sarması olan ve annesi ile o özel bağı kuramayanlara hayretle bakan, hatta yadsımadan öte kınayan ana kızlar kadar olmasa da sayıları, ne yazık ki, doğanın bir şaşırtmacası gibi kopuk duygulu ana kızlar da az değildir her toplumda. İşte onlardandır Doris'le annesi de.
Öfkeliydi kendisini doğuran kadına. Yaptıklarına onun ve yapmadıklarına..Bir kez olsun kucağına alıp sarılmamıştı mutsuz bir anında. Fısıldamamıştı kulağına ''bebeğim yanındayım'' diye. Okşamamıştı başını bir kez bile..Bir mesafe vardı aralarında ve bunun taşımakla gurur duyduğu o asil kanla bir ilgisi yoktu. Erkeğinden erkek çoğaltmanın, kendine yeni bir erkek yaratmanın verdiği Tanrıça gururuyla oğluna aşıktı işte annesi, çoğu anneler gibi.
Bu yüzden hep babasını daha çok sevmişti Doris. Birinci Dünya Savaşı'nda babasının eksilen bacağının yerini alan tahta uzantısına bakmamaya çalışarak..
Ne var ki İngiltere'ye katlanamamıştı babası ve tayinini istemişti İran'a, Kirmanşah'a. Bir depresyon çocuğu olan Doris işte burada dünyaya gelmişti. Hayatının ilk yıllarından belleğine kazınan, anadilinden tek kelime bilmeyen sert Fransız dadılarla, Tahran'daki İngiliz kreşi oldu.
Sonra aileyi Rodezya(bu günkü ismiyle Zimbabwe) yılları bekliyordu. Siyahların yoksulluğu, kendi evlerindeki aristokrat yaşam çabasını gösteren kırmızı deri ciltli klasikler ve İran halıları ile nasıl da karşıtlık oluşturuyordu.
Ellerindeki paranın büyük bir bölümü babasının çiftçilik denemeleri alıp götürmüştü. Hem de içten içe tarlalarında altın bulma umudu için.
Protestan oldukları halde, iyi yetişmesi için gönderildiği yatılı Katolik okulunda çok kalamadı. Rahibelerin, sürekli ne kadar günahkar çocuklar oldukları telkinleri ile ve korkutmaları ile, yapılanları ailelerine anlatmamaları için tembihlendikleri halde ailesini ikna etmeyi başardı ve eve döndü. Devam edeceği ortaokulda da fazla kalamadı. Çünkü manastırdan çok da farklı değildi orası da. Onun başarılı olmak gibi bir derdi yoktu. Aralarına gömüldüğü kitapları ile, şiirler öyküler yazmak ona yetiyordu.
Doris'in yaşam öyküsü uzayıp gidiyor tabii ki ama tamamını burada anlatmak olası değil. Ne kadar kısa tutmaya çalışsam da buraya dek olan kısım bile epeyce uzadı..Kısacası, Güney Afrika dergilerinde yayımlanan öykülerinin ardından ilk romanı
Türkü Söylüyor Otlar yayımlandığında artık bilinen bir isimdi. Altın Defter'in yayımlandığı 1960'larda kadın haklarını savunan az sayıda kadından biriydi o.
Sonraki on yıl içinde mistisizmle ilgilendi. Bu ilgisi ona doğa üstü ve bilim kurgu romanlar yazdırdı. Kendisi gibi beklenmeyen bir çocuğun ailesine yaşattığı korkunç olayları anlattığı Beşinci Çocuk'un yayımlandığı 1980'lerde bir de takma isimle bir kitap kaleme aldı. Jane Somers'in Günlüğü'ndeki tanınmamış yazar kendisinden başkası değildi.
''Nasıl olsa biri yazacak, o zaman bunu yapan ben olayım'' diyerek, merak edilen uzun, mücadele ve meydan okumalarla dolu yaşamını Tenimin Altında ve Gölgede Yürümek isimli kitaplarıyla ortaya koyacaktı.
Haberi olmadan adının Kraliçe Elizabeth'in asalet listesine yazılmasına tepki gösterecek ve verilmesi planlanan ''Dame'' ünvanını reddedecekti.
Edebiyatın kendisini delirmekten koruduğunu söyleyen Lessing bugün seksensekiz yaşında. Londra'da sakin bir hayat sürüyor. Her sabah beşte uyanıp tek başına uzun yürüyüşlere çıkıyor. Parklardaki kuşları besledikten sonra evine dönüp yazı masasının başına oturuyor. Yazıyor....
Biyografisi ve Yapıtları İçin Burayı Tıklayın
Güzel arakadaşım, bu günde beni yanlız bırakmayıp ziyaretime geldiğiniz için teşekkür ediyorum, güzel dilek ve temennileriniz beni çok mutlu etti, sağolun, iyi ki sizleri tanıdım. ( paylaşımın çok güzel arkadaşım, çok büyük feyz aldım, edebiyat benim vazgeçilmezimdir)
YanıtlaSilBu arada bugün sizlere çok güzel bir konu hazırladım, bu paylaşımımı gelip görmenizi isterim, böyle değişik şeyleri paylaşmak beni ayrıca mutlu ediyor, güzel bir pazar günü diliyorum, sevgiyle kalın.